Kullandığımız maskeler bizi ne kadar koruyor?

Yeni tip koronavirüsün neden olduğu Kovid-19’dan korunmak için olmazsa olmaz önlemlerden biri olan medikal maskede standart altüst olmuş durumda. Tüketici Hakları Derneği Başkanı Bülent Yılmaz, mevcut maskelerin koruyucu özellikli filtre görevi gören kumaşların kullanılmadan üretildiğini söylüyor.

Kullandığımız maskeler bizi ne kadar koruyor?

Milliyet Gazetesi'nden Cihat Aslan'ın haberine göre dünya genelinde 900 binden fazla kişinin ölümüne neden olan yeni tip koronavirüsten korunmanın en etkili yolu mevcut koşullarda; sosyal mesafe, hijyen ve yüz maskesi kullanmak.

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bir çok ülke dünyada 28.3 milyon kişiye bulaşan Kovid-19’un yayılmasını engellemek için bu bireysel önlemlerin uygulanmasının olmazsa olmaz tedbirler arasında.

Dokuz aydır dünyanın mücadele ettiği salgından korunmak için en önemli tedbir olan maskede hijyen kurallarına uymayan, standart dışı üretim de artmış durumda.

Takmak zorunda olduğumuz maskenin bizi koruyup korumadığını hâlâ bilmiyoruz.

Standartlara göre maskelerin solunabilirlik konusunda yüzde 60 solumaya müsait olması lazım. Ayrıca maske cebe girdiği an koruyuculuğu da bitiyor.

Tüketici Hakları Derneği Başkanı, eczacı Bülent Yılmaz, mevcut maskelerin koruyucu özellikli filtre görevi gören kumaşlar kullanılmadan üretildiği iddiasında bulundu.

İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Bülent Özipek ise, maskede kumaştan çok EN-14683 standardına bakılması gerektiğini söyledi.

Üç katlı ama... 

Bülent Yılmaz, dünyada maske savaşlarının başladığı mart ve nisan aylarında üzerinde “CE” işareti bulunmayan maskelerin üretilmesi için herhangi bir izin şartı aranmadığını bu nedenle “Tıbbi Satış Yetki Belgesi” alınmasına gerek olmayınca herkesin maske üretmeye başladığını söyledi.

Bu maskelerin üretilmesi için bazı koşulların olması gerektiğine işaret eden Yılmaz, standartlara uygun maskenin özelliklerini paylaştı:

“Bunlar üç katlı olması ve bazı nitelikleri taşıması gerekiyor. Fakat şu an üretilen maskelerin büyük bölümü bu sorunu yaşıyor. 3 katlı maskelerde 1’inci ve 3’üncü katta ‘sponbond’ isminde bir kumaş kullanılıyor. Bu kumaşın kilosu 5 dolar. Ancak asıl koruyucu özelliği olan, filtre görevi gören ‘meltblown’ ismindeki kumaş ise içte kullanılmalı. Onun da kilosu 15-17 dolar arasında.

Şimdi maske üreticilerinin büyük çoğunluğu maliyeti düşürmek için her üç katta da ‘sponbond’ denilen kumaşı kullanmaya başladı. Şu an ülkede bulunan bu maskelerin toplumda salgını artırdığını iddia ediyoruz.”

‘Test edilmesi şart’ 

İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı, Tekstil Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Bülent Özipek da maskenin standartlara uygun üretilmesinin kumaşıyla ilgili olmadığını söyledi:

"'Bu kumaş veya şu kumaş uygundur, 3 veya 5 katı olsa uygundur’ bunlar afaki rakamlar ve saptamalar. Bunların testleri var. Biz bunları EN 14683 belli testlere göre kontrol ediyoruz.

Bu kontrolde bakteri geçiş hızı, basınç farkı gibi standart test metoduna uygun davranıyor olması şart. Ben size şu kumaş iyidir derim, ama adam daha sıkı yapar, daha kalın elyaf kullanır.

Dolayısıyla bunu belli bir kumaş tipine veya özelliğine bağlamak çok yanlış olur. Yapılması gereken bunun EN 14683 standartına test ettirmek gerekir. Değişik kumaşlar üzerinde spekülatif konuşmak yanlış yola iletebilir. Siz o kumaş daha iyi dersiniz. Ancak bir test ederiz değerler tutmaz.”

‘Sahte CE belgesi türedi’ 

Milliyet’in konuştuğu Femko Denetim Test Belgelendirme Periyodik Kontrol Muayene Hizmetleri’nden üst düzey bir yetkili, salgının başladığı ilk dönemde maskeler piyasaya standartlara ve uluslararası normlara uygun olarak arz edilmediğini söyledi. “Herkesin elinde CE sertifikası türemeye başladı” diyen yetkili, devamında da şunları ifade etti:

“2000 TL’den 5000 TL’ye kadar CE belgesinin sahtesi hazırlandı. Haliyle Kovid-19 sürecinde Avrupa’ya gönderilen bazı ürünler geri gönderildi. Bu işin olmazsa olmazı EN-14683 standardında maskeler için 3 tip var. Bunlardan biri ‘TİP-1’ diye adlandırılan maskeler, en az yüzde 95 bakteri filtreleme zorunluluğu gerekiyor.

‘TİP-2’de yüzde 98 bakteri filtreleme zorunluluğu, ‘TİP-2R’de ise hem bakteri filtrasyonu bir de kan sıçrama testi gibi özel testler isteniyor. Vatandaşların sokakta kullandıkları genellikle ‘TİP-1’ oluyor. Ayrıca bununla ilgili olarak biyouyumluluk testi de var.

Her türlü medikal ürün firması bütün bu testleri yaptırdığı ve teknik dosyasını hazırladığında ürününü piyasaya arz etmek için önünde hiçbir engel kalmıyor. Ayrıca maskeler 3 katlı da 5 katlı da olabilir.

Önemli olan burada o kumaşın kalitesi ve testleri geçmesi. Vatandaş maskede hangi kumaşın kullanıldığını bilemez. O yüzden üzerinde CE yazan, EN-14683 standardına göre test yaptırmış, üreticinin adres veya firma bilgilerinin yazıldığı ürünler tercih edilmeli.

Şüphe edilen ürünlerle ilgili olarak üreticiden en azından satıcılar test sonuçları istemeli. Çünkü piyasada test raporsuz çok arz edilmiş geçmişteki ürünler var.”