Nursel Köse: "Güzin Abla yanımda cahil kalır"

Birçoğumuz Nursel Köse’yi Paramparça dizisinde “Keriman” olarak tanıdık. Dizinin bitmesinin ardından “Soytarı Özgürlüğü” adlı bir kitap çıkaran başarılı oyuncu çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Nursel Köse: "Güzin Abla yanımda cahil kalır"
Akşam'dan Aysun Yıldız Güngör'ün röportajı...

Bu sıralar neler yapıyorsunuz?


Bir oyuncunun hep yapmak istediği şeyi yapıyorum, bol bol senaryo okuyorum.

Çok teklif geliyor değil mi?

Başımdan senaryo yağıyor. Hem yurt dışından hem yurt içinden hem dizi hem sinema…

Bu arada "Soytarı Özgürlüğü" adlı kitabınız hayırlı olsun. Nasıl bir kitap oldu anlatır mısınız?

Teşekkür ederim. Herkes ikinci bir şiir kitabı çıkaracağımı sanıyordu ama bu çok başka bir şey oldu. Daha çok bir oyuncu biyografisi oldu.

Ne anlatıyorsunuz kitapta?

Soytarı Özgürlüğü, hep yazmak istediğim bir kitaptı. Nursel Köse kimdir? Bu zamana kadar nerededir? gibi ve daha fazla soruların cevapları bu kitapta… Komedi oyunculuğuna çok önem veren biriyim. Yurt dışı kökenimde de kabera ve stand up yaptım yıllarca. Komedi oyunculuğu çok ciddi bir disiplin ister, hatta “Kraliyet disiplini” denir oyunculukta. O yüzden çok ayrı, özel ve zor bir yolu vardır. O yola nasıl gidilir? Nasıl komedi oyuncusu olunur? Kendime has tecrübelerimden yola çıkarak anlattım. Kitabın arkasında da yazıyor. Mottom; “İçindeki çocuk yerine, soytarıyı keşfet.”

Soytarı ne söylüyor bize?

Bazı tabuları kafadan kaldırmalı. Bir oyuncu “Ben bunu oynamam, şunu oynamam” dememeli. Toplumun bize yüklediği korkulardan tamamen arınmalı. Soytarı, işte bunları söylüyor…

Kitapla ilgili geri dönüşler nasıl?

Aslında tanıtım yapmak izin çok zamanım olmadı ama buna rağmen çok güzel şeyler duyuyorum.

Şimdi ben soruyorum size; bu zamana kadar neredeydiniz?

He işte kitabı al oku (kahkahalar). Aslında bilindik bir hikâyem var. Yurt dışına okumak için gittim ve oyuncu olmak için bir meslek edinmemşarttı. Mimarlık okudum. Diplomamı aldıktan sonraözgürlüğüme kavuştum…

ROLÜN HAKKINI VERECEĞİM

Keriman’dan sonra nasıl bir karakteri oynamak istiyorsunuz?


Nasıl bir şey görmek istersiniz? Herkes ters köşe bir şeyler yapmamı bekliyor ama bilmiyorum, illa bir kalıbım yok. Tabii insanları işleyecek bir karakter olsun isterim. Ukalalık olmasın ama ne gelecekse güzel oynayacağımı biliyorum.

Okuduğunuz senaryolar arasında aklınıza yatan bir proje var mı?

Henüz karar vermedim ama üzerinde durduğum iki proje var. İkisi de çok ilginç, beni çok heyecanlandırıyor.

Nasıl bir karakter?

Öncelikle insan olacaklar. Güldürecekler de ağlatacaklar da. Canlandırmadığım bir karakter istiyorum. Keriman, bildiğimiz kötü bir görümceydi. Onu ben değiştirdim…

Keriman karakterinin hakkını çok iyi verdiniz.

Gelen rolün de hakkını vereceğim merak etmeyin (gülüyor).

BİR ANDA MİLYONLAR TANIDI

Tanınır olduktan sonra hayatınızda neler değişti?


Seyirci kitlem çok değişti. Bir an da milyonlar tanır oldu. Sokakta hala, “Keriman Hanım” diyorlar. Zoruma gitmiyor aksine sevildiğini görmek, çok güzel… Tabii bu arada özel bir hayatta kalmıyor tabii.

Ailenizde oyuncu var mı?

Sanatı, müziği ve tiyatroyu çok önemseyen bir aileden geliyorum. Özellikle şiir ve edebiyat bizim ailede çok önemli, başköşedeydi… Hala öyle kardeşlerim enstrüman çalar, bir araya geldiğimizde de hep beraber şarkı söyleriz.

Siz de söyler misiniz, sesiniz nasıl?

Söylerim ama çok kötü söylerim, çok kötü... Repertuarım geniştir ama sesim yok. Hayatım boyuncu şarkıcı olmak istemiştim ama mümkün değil bu sesle (gülüyor). Allah bana nasip etmedi, şarkıcı olamadım.

SAHNEDE ÇIPLAK HİSSEDİYORUM

Sahnede veya kamera karşısında ne hissediyorsunuz?


Sahnede kendimi çıplak ve korunmasız hissediyorum. Sonuçta tekim. Sahnenin yalnızlığı paylaşılmaz… Kamera önü öyle değil, sonradan gelen bir sihri var. Yaptığınız işi bir hafta sonra izleyebiliyorsunuz. Ayrıca kameranın tekrarı oluyor, “Olmadı, kestik” deyip kesiyorsun…

Sizi korkutan roller olur mu?

Mutlaka olur ama üstesinden gelemeyeceğim bir rol yok. Çünkü artık işin metodunu biliyorum. Reçetesini yazdıktan sonra her role hazırlanıyorsun. İyi bir oyuncu, yönetmenin ne istediğini bilen ve anlayan bir oyuncudur.  

TV izlerken, “Bu karakteri ben oynasaydım, daha iyi oynardım” dediğiniz oluyor mu?

Ben daha iyi oynardım değil de, öttürürdüm (kahkahalar). Hepimizin parmak izi farklı ya, rol yapmakta kişiye göre değişir. Bir rolü bin kişi oynasın, hepsi başka oynar.  Herkes, kendine has bir tarz katar.

ALLAH’IN ŞANSLI KULUYUM

Hayattaki en büyük hayal kırıklığınız?


Büyük hayal kırıklıklarım yok ya. Allah’ın şanslı kuluyum. Hayatımı istediğim gibi yaşadım. Direksiyon hep benim elime oldu. 17 yaşında üniversite okumak için yurtdışına gittim. Dolayısıyla karışanım, görüşenim olmadı. Kafama ne estiyse onu yaptım. Nerede istiyorsam, orada yaşadım.

En mutlu anınız?

Abartama gibi olacak ama mutlu anım çok. Angelina Jolie ve Brad Pitt’in yürüdüğü kırmızı halıda bir gün sonra benim yürümem ve ödül almam, en mutlu olduğum anlar… Ülkemi çok seviyorum ve başka ülkelerde oyunculuk yapmak beni mutlu ediyor.

Almanya’ya dönmeyi düşünüyor musunuz?

Dönmek diye bir şey yok. Artık orada ya da burada yaşıyorum diye bir şey de yok. Almanya’ya hangi konumda gidersek gidelim hep göçmendik…

En çok sevdiğiniz?

Duruma göre değişir bu. Duygusal anında ailendir, sevdiğindir veya bir şiirdir. Bir şiirimde “Nasıl bıraktım, onsuz olamadıklarımı” diyorum. Hani bir an gelir, onsuz olamam dediğin şey bir gün sonra “Ay ben nasıl bununla yaşamışım” diyorsun. Her şey yer değiştiriyor. İşte o yer değiştirmeye fırsat vermek lazım. Derler ya “Eskileri atın, yenilere yer açın.” Ruhumuz da öyle, kötülükleri atın içinizden yenilikler, güzelliğiyle ve temizliğiyle gelsin.

MUTLU AŞKI YAŞAMAK ÇOK GÜZEL

Kendi çevrenizde nasıl birisiniz?


İlişki uzmanıyım. İlişkilerde büyük hataların yapılmasını önlerim.

Biraz Güzin Ablalık yapıyorsunuz yani.

Güzin Abla yanımda cahil kalır. Daha hayati şeyler öğretiyorum (gülüyor)… Basit tüyolar veriyorum.

Mesela?

Bir kadın kendi huzurunu kendi sağlar. Bir kadın ancak kendi kendini mutlu eder ve bir kadın değerini kendisi belirler, bir başkası onu değerli kılamaz…

Uzun süreli ilişkinizi ayakta tutan sizsiniz sanırım.

Adamın mayasının da iyi olması lazım (gülüyor). Karşı tarafın aldığı eğitim ve terbiye çok önemli. Bizim ailede erkekler, kadına saygı duymayı ve sevgi göstermeyi bilirdi. Bütün mutsuzluklarımızın temelini başkasına atmamalıyız. Kendimizle ilgili bütün sorunları başkasına yıkıyoruz. Sen sorumluluk taşımızsan olmaz. Böyle hazır reçetelerim var işte…

AĞLAMADAN, KÜSMEDEN...

İlişkiniz size ne öğretti?


Mutlu aşkı yaşamak çok güzel... Ağlamaksız, kavgasız, küsmeli ve barışmalı… Biz de öyledir ya; bir küsüp bir barışılır. Kadının morali düzelir, adam arıza çıkarır ya da tam tersi. İşte bu yarışlardan hep uzak tuttum ilişkimi. Sevdiğim adamla neyin yarışını yapacağım?

İlişkide en çok canınızı ne acıtır?

Hiçbir şey. Terkedilmek, aldatılmak, yalan… Her neyse işte herkesin başına gelen, benim de başıma gelebilir. Üzülürüm mutlaka ama hayat devam ediyor. “O giderse benim hayatımbiter ya da ben gidersem onun hayatı biter” diye bir şey yok. Onun dışında kıymet bilmiyorsa çok üzülürüm.

Eğlenceli ve keyifli biriyim

Siz nasıl bir kadınsınız; geleneksel mi, yenilikçi mi?


Muhteşem bir kadınım (gülüyor). Klasik olduğum noktalarım var. Çok kafa olduğum ve çok keyifli taraflarım da var. Prensiplerim katıdır. Belirli şeylere çok sinirlenirim. Mesela yollarda kaldırım olmaz, anneler bebek arabalarını süremezler ve ben bunları gördükçe çıldırırım. Ya da neden bebek arabası süren bir erkek göremiyoruz?

Çılgın bir tarafınız da var tabi…

Evet.

Ve bence o çılgın tarafınızsizi çok güzel yapıyor.

Teşekkür ederim. Eğlenceli ve keyifli biriyim. Espri yapmayı seviyorum. Bana “Hayatta ki amacın nedir?” diye sor. Cevabım; “İnsanları güldürmek” olur. Son zamanlarda herkes çok acı çekiyor, bir huzursuzluk var. İnsanlar ülkelerini terk ediyor. Haberleri açtığımızda maalesef hep negatif şeyler duyuyoruz. Yaptığımız işle insanları biraz olsun güldürebiliyorsak ne mutlu bize. 
Konular Röportaj