Öncel Öziçer yazdı: "Koçluk: En kolay meslek"
"...İlişki koçu, yaşam koçu, beslenme koçu, oyuncu koçu, melek koçu, egzersiz koçu, annelik koçu, bebek koçu ve bunu en son duydum; rüya koçu!"
Uydur uydur ipe diz…
Boş işlerle uğraşıp ‘hiçbir şey
üretenler’ için babam çok sık söylerdi bu lafı…
Şimdi etrafımız, bu ipe dizme üstadlarıyla doldu.
Bu insanların mesleklerinin genel adı
‘koçluk’.
İlişki koçu, yaşam koçu, beslenme koçu, oyuncu koçu, melek koçu,
egzersiz koçu, annelik koçu, bebek koçu ve bunu en son duydum; rüya
koçu!
Kendi kendine hayatını idame ettiremeyen, en ufak kararları dahi
tek başına alamayanlar için yaşam koçunu…
Aşkını, ilişkisini bile tek başına yaşamayı beceremeyen insanlar
için ilişki koçunu…
Boğazını tutmayı bir türlü başaramayanlar ya da bir zahmet açıp
sağlıklı beslenmeyle ilgili kitap karıştırmaya üşenenler, bu konuda
bir bilgisayar tuşuyla elinin altında binlerce döküman olduğunun
farkına varamayanlar için beslenme koçunu…
“Uğraşamam ben öyle uzun eğitimlerle okulla, kısa yoldan
şöhrete kavuşmam lazım” diyenler için oyuncu koçunu…
Benim gibi iki hareket yapmaktansa, güneşte taşa yapışan kertenkele
gibi öylece durmayı sevenler için, kendilerini zorla dürtecek
egzersiz koçunu…
Bir dereceye kadar anlarım da, ‘rüya
koçu’ ne ola ki?
Bazı rüyalar tamam çok önemlidir, alt beyninizi alıp önünüze serer
vs… Ama genelde rüyalar, o günlerde yaşadıklarımızın geceye
yansıyan tezahürü değil midir?
* * *
Bakınız şöyle ki:
– Sorma, gece çok acayip rüyalar gördüm.
– Hayır olsun, gündüz niyetine, anlat…
– Şimdi böyle bir ormandayız, ama ağaçlar, ağaç gibi değil.
Gövdeleri döner tezgahı, dalları sucuk, yapraklar fiyonk makarna…
Ben böyle bir yandan ağacın gövdesini, elimdeki 200×200
santimetrelik lavaşa sarmaya çalışırken, bir yandan sucuk dallarını
kemiriyorum. O sırada annem, aşağıda göl gibi bir şey var onu
kaynatıyor, içinde makarna yapraklarını haşlıyor. Ben arada kendimi
tokatlıyorum. Sonra bir bakıyorum, karşıdan sevgilim geliyor ama
kafası hoşmerim şekli.
– Abi sen bir maydanoz suyu, enginar sapı diyeti yapıyordun hani,
nasıl gidiyor o?
– 16. gündeyim. Hiç bozmadım. Midemin sırtıma kaynak olmasına
alıştım da, gün içinde geçirdiğim sekiz sinir krizi biraz canımı
sıkıyor sadece. N’oldu, niye sordun? Rüyamı anlatıyordum dur
ya…
– Yok bir şey canikom, devam et sen dinliyorum…
* * *
Şimdi bu rüyayı oturup da uzun uzun analiz etmenin,
“Rüyada ağaç görmek ne demek?” diye
araştırmanın bir manası var mı, yok!
ÖNCEL ÖZİÇER'İN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK
İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ!...