Rusya - Türkiye ilişkilerinde 'win-win' taktiği

On dokuzuncu yüzyılın ortalarında İngiltere Başbakanı Lord Palmerston, “Milletlerin kalıcı dostları veya müttefikleri olmaz, sadece kalıcı çıkarları olur” sözüne Türkiye-Rusya bir madde daha ekledi: "Milletlerin kalıcı düşmanlıkları da olmaz."

Rusya - Türkiye ilişkilerinde 'win-win' taktiği
Türkiye Gazetesi'nden Osman Sağırlı'nın haberi...

Tarihsel süreçte savaşlarla, gelgitlerle ayakta durmaya çalışan Türk-Rus ilişkileri yıllar sonra Suriye’deki iç savaşla birlikte Rus uçağının 2015 yılında düşürülmesiyle bir defa daha büyük sarsıntı geçirdi. Ancak yıkılmadı. Savaşın eşiğine gelen Türkiye ve Rusya  bugünlerde hem Suriye’nin geleceğini belirleme noktasında müttefik hem de kazan kazan modeliyle kurduğu ekonomik ilişkilerle âdeta bahar havası yaşıyor. ABD’nin Suriye’den çekilme kararının ardından Türkiye ile Rusya’nın yeniden anlaşmazlığa düşeceği yönünde birtakım endişeler yaşanıyor; bölgede terör devleti kurma hayaliyle çalmadık kapı bırakmayan YPG/PKK’nın Rusya’dan destek verme ihtimali, ABD’nin çekildiği toprakların Suriye rejimine bırakılması, İsrail’in bölgedeki ince hesapları, Fıransa’nın Suriye sevdası, Deyrizzor’daki DEAŞ artıkları, Suriye’nin yeni anayasasının hazırlanması süreci, Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyon ve Esad’ın geleceği gibi birçok mesele Türkiye ile Rusya arasında çözüme kavuşturulmayı bekleyen konular.

RUSYA’NIN NEFES BORUSU

Öncelikle zorlu süreçten geçerek bugünlere gelen Türkiye-Rusya ilişkileri, anlaşmazlığa düşülse de bu tip meselelerle bozulamayacak kadar sağlam bir zemine oturtulmuş durumda. Ekonomik olarak zor bir dönem geçiren Rusya’nın dünyaya açılan petrol kapısı Türkiye’nin elinde. Kriz dönemlerinde bile kesintiye uğramayan Türk Akımı Projesi, Türkiye ile Rusya arasında dünyanın en büyük enerji koridorlarından biri. Rusya, Türkiye’nin enerji tedarikçisi. Akkuyu Nükler santrali ise Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamak adına olmazsa olmaz projelerden ve üstelik Ruslara emanet. Türkiye’nin tarım ürünleri için Rusya büyük bir pazar. Turizm keza yine öyle, yıllık 8 milyon Rus turist hedefimiz var. Türk müteahhitlerin son on yılda Rusya pazarında 60 milyar dolarlık bir kazanç elde ettiği de dikkate alınırsa ticari anlamda iki ülkenin birbirinden vazgeçmesi neredeyse imkânsız. Avrupa’nın ve ABD’nin yaptırımlarına hedef olan Rusya’nın hem Orta Doğu’da hem de Avrupa’da sağlam bir müttefik ihtiyacını karşılayacak tek ülke Türkiye.

Suriye krizinin gölgesinde kalan ancak yıllardır neredeyse bütün Batı’nın bir şekilde yerleştiği ve pastadan pay kapma yarışına girdiği Doğu Akdeniz ise önümüzdeki süreçte gündemi oldukça meşgul edecek. 15 Temmuz süreci ve Suriye konularında Türkiye’nin beklediği desteği göremediği ABD, Doğu Akdeniz’de de benzer yaklaşımlar sergileyebilir. Rusya bu anlamda da Türkiye için vazgeçilmek bir müttefik olarak rol oynayabilir.

TÜRKİYE’NİN ZOR ZAMANLARINDA...

Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen ne yazık ki ihtiyaç duyduğu hiçbir zaman NATO’yu yanında göremedi. Mesela; Suriye’den Türkiye’ye yönelik terör saldırıları olduğunda NATO’dan talep ettiği füze sistemlerini bile alamadı. Irak’tan Türkiye’ye yönelik PKK saldırıları sırasında da NATO her zamanki gibi demeç vermekle yetindi. Hatta AB ülkelerinden bazıları Türkiye’yi terör örgütlerine yardım ve yataklık etmekle suçlayacak kadar densizlikte ileri gitti. Doğu Akdeniz ise sıradaki bir başka kriz. Ateş hattına dönen Suriye-Irak boyunca 1.400 kilometrelik sınırda DEAŞ ve PKK eylemleri ile başbaşa bırakılan Türkiye, bütün bunlara ek olarak ekonomik operasyonlara maruz kaldı. Bu süreçlerde Türkiye beklediği desteği, uçak krizi yaşamasına rağmen Rusya’dan gördü.

Suriye’deki diyalog kanallarını açık tutan Rusya, savaşın maddi ve manevi yükünü sırtında taşıyan Türkiye’ye ciddi destekler sağladı. Zira, İsrail’in başta Kürt gruplar olmak üzere bazı terör örgütlerine, ABD’nin ise Türkiye’nin itirazlarına rağmen YPG/PKK’ya her türlü destek vererek burada bir terör devleti oluşturmasına karşı Türkiye ile yakınlaşan Rusya’nın bu hamlesi birçok planı altüst etti. Türkiye’nin terör örgütlerine yönelik operasyon arzusu “Bölgede güçlerimiz var” diyen ABD ve Batının engeline takılırken Rusya hava sahasını açarak Türkiye’nin operasyonlarına yeşil ışık yaktı. DEAŞ sınırlardan uzaklaştırıldı, sözde kantonları birleştirme hayalinde olan terör örgütü Afrin’de kazdığı tünellere gömüldü.

PKK, RUSYA’DAN YÜZ BULAMAZ

Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonda da Rusya’nın benzer tavırlar sergileyeceği açık. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin iyi şekilde ilerlediğine dikkat çektiği basın toplantısında “Bağlarımız güçleniyor. Türkiye’nin Suriye’de gözettiği ulusal çıkarlarına saygı duyuyoruz. Bütün konularda hemfikir olmasak da uzlaşabiliyoruz. Türkiye, bir NATO üyesi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli rolüyle bağımsız bir dış politika güdüyor ve bunun böyle devam etmesini umuyoruz” sözleriyle tam da ABD’nin Suriye’den çekilme kararı aldığı günün arefesinde operasyon ile ilgili endişelerin yersiz olduğuna işaret etti.

ABD sonrası Fransa’ya yanaşan ancak tatmin olmayan, sonrasında Şam’a giderek Esad ile pazarlık masasına oturan, Moskova ve Lazkiye’de Rus heyeti ile görüşen PKK’nın umutlarının suya düştüğü açık. Rusya, ABD’nin uzun süre içine düştüğü yanlışa düşmeyecek kadar planlı hareket ediyor.

Türkiye ile PKK arasında tercih yapmayacak kadar meseleye mesafeli. ABD’nin gücünü kendi gücü zanneden, Afrin operasyonunda hava sahasını açtığı için ağır ithamlarına muhatap olduğu, görüşme kanallarını tıkayan PKK’ya Rusların diyet ödettirmesi kaçınılmaz. Kısacası kalabalıkta kabadayılık yapan PKK’nın tenhadaki özrünü kabul etmeyecek kadar öfkeli.

FRANSA, MİDE BULANDIRIYOR

ABD’nin çekileceğini açıklamasından sonra Fransa’nın Suriye’de rol kapma girişimi Rusya’yı ciddi anlamda rahatsız ediyor. Zira Fransa’nın ABD sonrası 50 vatandaşının da içinde yer aldığı terör örgütü YPG/PKK’ya desteğini sürdüreceğini duyurması, üstelik de çoğu askerî noktada ABD imkânlarından yararlanarak bunu hedeflemesi, Rusya’nın midesini bulandırıyor. Bir zamanlar manda yönetimi altında tuttuğu Suriye’yi 71 yıl sonra yeniden hatırlayan Fransa’nın burada atacağı her adım, Rusya’yı farklı adımlar atmaya zorlayacak.

Çünkü Rusya verdiği emeklerin karşılığını almak isteyecektir. 30 Eylül 2015’te Rus askerleri Suriye’ye girdiği zaman ülkenin yüzde 8’ini kontrol eden Esad rejimi gidici idi. Üç sene zarfında Rusya’nın Suriye’de güçlü hava kuvvetleri grubu kurması ve rejimin Rusya sonrası ülkenin üçte ikisini kontrol etmeye başlaması göz önünde bulundurulduğunda Fransa’ya Kürt kartı üzerinden Suriye’de harekât alanı açılmayacağı aşikâr.

AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım kararlarında başat rolü üstlenen ve bu kararları uygulamakta son derece iştahlı davranan, dahası Kuzey Denizi’nde Rusya’ya karşı tatbikat düzenleyen grupta yer alan Fransa’ya karşı Rusya’nın ilk fırsatta rövanş imkânı kolladığı biliniyor. Son ‘sarı yelek’ eylemleri sebebiyle Fransa’nın Rusya’yı suçlaması, bardağı taşıran son damla hükmünde.

DEAŞ MASAYA YATIRILACAK

Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki günlerde Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile kritik bir görüşme yapacak. Bu görüşmenin esas konusunu Deyrizor’da kalan DEAŞ atıkları olacağı muhakkak. Çünkü Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon için hazırladığı planlar ABD’nin çekilme kararı sonrası yeniden revize ediliyor. ABD Başkanı Trump’ın çekilme kararıyla birlikte Erdoğan’a “DEAŞ’ı buradan siz temizler misiniz?” diye sorduğu ve Erdoğan’ın da “Biz temizledik ve bundan sonra da temizleriz. Yeter ki, sizler lojistik anlamda bizlere gerekli desteği verin” sözleri dikkate alındığında, Türkiye’ye 300 kilometre uzaktaki planda olmayan Deyrizor’a yönelik bir operasyon olduğu ortada. Putin ve Erdoğan’ın bu meseleyi müzakere etmesi bekleniyor. Akabinde ise ABD’nin kararı sonrası YPG/PKK’nın kontrolündeki yerlerin Esad’a devredilip devredilmeyeceği meselesi de şüphesiz gündeme gelecek. Türkiye, başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu deklare ediyor. Ancak Esad’a tahammülü yok. Yeni anayasa ile birlikte bu da çözüm bekleyen konulardan. İdlib’deki radikallerin temizlenmesi ve halkın evlerine dönüş süreci Rusya -Türkiye arasında ciddi konulardan birisi olacak gibi görünüyor. PYD gündeme gelir mi? Gelebilir; ancak terör örgütüne burada artık hiçbir rol “Paylaşımında Yoksun Diyecekleri” kesin...