Selin Çakar 'Güllerin Savaşı'nı yazdı

"...Bu hafta diziye yeni bir isim dahil oldu. Alma Terzic… Bosna Hersek doğumlu güzel oyuncu hikayeye Ömer’in Amerika günlerindeki sevgilisi Brooke olarak katıldı."

Selin Çakar 'Güllerin Savaşı'nı yazdı

Uzun süredir kendini intikam duygusuna ve mantığına hapseden Gülru’nun nihayet bu hafta buzları çözülmeye başladı. Bölüm sonunda Ömer’in ‘Bana bizim gerçeğimizi ispatla Gülru!’ demesiyle Gülru soluğu Ömer’in kollarında aldı. Seyirci bu kavuşmayı haftalardır bekliyor, sosyal medya üzerinden Gülru ve Ömer’i artık kavuşturun diye sitem üzerine sitem ediliyordu. Nihayet beklenen oldu ancak bu kavuşma seyirciyi yeteri kadar mutlu etti mi orası tartışılır. Ömer’in aklında çok başka planlar olduğu her halinden belliydi. Gülru onun canını fazlasıyla yakmıştı ve şimdi sıra Ömer’deydi. Kavuşmuş gibi görünseler de Ömer’in buzlarının bu kadar çabuk çözüleceğini, Gülru’ya olan öfkesinin bu kadar kolay geçeceğini hiç zannetmiyorum. Tabi bunlar benim tahminlerim. Her zamanki gibi hüküm senaristte…

Bu hafta diziye yeni bir isim dahil oldu. Alma Terzic… Bosna Hersek doğumlu güzel oyuncu hikayeye Ömer’in Amerika günlerindeki sevgilisi Brooke olarak katıldı. Daha önce hiçbir şekilde adı sanı geçmeyen bu karakter bir anda çıkageldi. Karakterin gelişiyle dizinin bir sezon daha devam edeceği de onaylanmış oldu. Belli ki Ömer, Gülru’ya şık bir çalım atabilmek için Gülru’nun deyimiyle ‘çakma Barbie’ Brooke’u kullanacak. Peki ama neden? Birbirine aşık iki insanın birbirine kavuşamaması için illa araya üçüncü bir şahsın mı girmesi gerekiyor? Zaten bugüne kadar yaşananlar Ömer ve Gülru’nun kısa sürede bir araya gelememeleri için fazlasıyla sebep yaratmıştı.

Gülru’nun Cihan’la, Ömer’in Gülfem’le evlenmesi iki aşığın arasına aşılması güç mesafeler sokmuştu zaten. Dizilerde sıklıkla başvurulan bu üçüncü şahıs durumu bana ‘kolaya kaçmak’ gibi geliyor. Zorlamadan, yorulmadan hikayeye yazılan bir sarışın afet ile hooop aşıklar yeniden ayrı düşer. E yaratıcılık nerede kaldı? Bunca basma kalıp yapımın arasında fark yaratmak nerede kaldı?

Senaryo yazmak bence en zevkli işlerden biri... Hatta bir gün yapabilmeyi istediğim tek iş. Ama ince iş, meşakkatli iş… Oyun gibi. Bir hikaye yaratıyorsunuz. Zamana, mekana, olacak olaylara ve yaratacağınız karakterlere siz karar veriyorsunuz. Gel gelelim bizdeki bir çok dizinin senaristi ya önceki bölümlerde ne olduğunu unutuyorlar ya da yarattıkları karakterlere yükledikleri özellikleri unutuyorlar. Ömer Hekimoğlu (Barış Kılıç) karakteri bizim karşımıza prensipleri olan, yaptığı doğruların da yanlışların da sorumluluğunu üstlenebilen, planlardan, entrikalardan çok uzak, hissettiğini yaşayan, yaşadığına da sonuna kadar sahip çıkan biri olarak getirildi. Evet tamam yaşadığı hayal kırıklığı ile dağıldığı zamanlar da oldu. Ama şimdi hiçbir geçmişi olmayan, önceki bölümlerde adı bile geçmeyen bir karakteri getirip bu adamın yanına koyarsanız yapmacık ve eğreti durması çok normal. Bu hafta diziyi izlerken Brooke karakteri o kadar gözümü tırmaladı ki onun olduğu her sahnede kanalı değiştirdim. Abartılı hareketleri, inandırıcılıktan uzak tepki ve mimikleriyle bence Brooke hikayenin çok ama çok dışında kalmış.

BİR ‘MERYEM UZERLİ’ MESELESİ

Altı aydan daha uzun bir süredir Meryem Uzerli haberleri peşimizi bırakmıyor. İşin beni ilgilendiren tarafı ise Meryem Uzerli’nin Star Tv’de yayınlanacak yeni bir dizi için O3 Yapım ile anlaşmış olması. Gelin görün ki önce haftalarca kimle oynayacağı konuşuldu. Ozan Güven mi Özcan Deniz mi Murat Yıldırım mı derken, dizi partnerinin Murat Yıldırım olacağı kesinlik kazandı. İlginç olan ise ortada bu dizinin bir hikayesinin ya da bir senaryosunun olmaması. Olay tam da ‘dereyi görmeden paçaları sıvama’ durumuna döndü. Hayır madem ortada somut hiçbir çalışma yok neden bu kadar çok haber yapıldı? Yazıldı, çizildi… Neyin tanıtımı yapılıyor? Adını bırakın senaryosu bile belli olmayan bir dizinin mi?

Sanırım diziden çok Muhteşem Yüzyıl dizisinden ‘tükenmişlik sendromu’ sebebi ile aniden ayrılan Meryem Uzerli’nin tanıtımı yapılıyor. Ne diyelim umarız kaş yapalım derken göz çıkarmazlar. Bende bir antipati oluştu bile. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla da bu hissimde yalnız değilim. Ve umarız bu meçhul yeni dizi Eylül ayında başlarsa şayet seyirci aylardır boş beleş haberlerle adını duyduğu Meryem Uzerli’den  sıkılmış olmaz…

Selin Çakar / [email protected]
twitter.com/sLn_kRy