Yeni Türkü solistinden tartışma yaratacak sözler!

Yeni Türkü grubunun solisti Derya Köroğlu, Sabah gazetesinde verdiği röportajda tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu.

Yeni Türkü solistinden tartışma yaratacak sözler!
Sabah’tan Tuba Kalçık’a konuşan Derya Köroğlu’nun “Yeni Türkü, sol dünya görüşü içerisinden çıkmıştır ama ulusal değerlerimize sahip çıkmak ve onları korumak açısından aynı zamanda 'muhafazakar' sayılırız” sözleri dikkat çekti.

İşte o röportaj…

- Yeni Türkü'nün 40 yılı aşkın süredir varlığını koruyabilmesinin sırrı nedir?


Yeni Türkü'yü müzisyenlerden şairlere kadar herkesin gönüllü olarak bir araya gelip kotardıkları imece bir iş olarak görüyorum. İnsanların inancıyla yoğrulmuş bir gruptur Yeni Türkü. Ben hem bir kurucusu, hem de fiili olarak grubu bugüne taşıyan kişiyim. Rock seven insanlar olmamıza rağmen Türkçe rock yapmadık. Hareket noktamız Türk müziğinin ögeleri oldu. Türk müziğinin makamlarını, usullerini ve enstrümanlarını kullandık.

- Yeni Türkü'nün çok sadık bir dinleyici kitlesi var. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?

Yaptığınız müziğin insanların hayatında bir yeri varsa, varsınız. Demek ki insanların hayatında iz bırakmışız. Mesela dinleyicilerimiz bize gelip 'Sizin bu şarkınızla evlendik', 'Bizim ortak şarkımız şuydu' gibi şeyler söylüyor.

Demek ki biz müziğimizle insanların hayatına sızmışız.

“MUHAFAZAKAR SAYILIRIZ”

- Günümüzdeki birçok şarkı sözünün aksine sizin şarkı sözleriniz derinlik taşıyor...


Sosyal yapı sanatta da kendini gösteriyor. 90'lardan itibaren yaşam giderek daha kolaycı, fast food denen hayat tarzına doğru gittiği için, bu durum müziğe de yansıyor. Örneğin, 60 ve 70'lerin müziği insanların düşünmesini ve konsantrasyonunu isteyen şarkılardan oluşur. Müzik dinlemek için vakit ayırıp kendinizi vermeniz gerekiyor. Şimdi böyle bir yaşam yok. Yeni Türkü olarak şairlerin şiirlerini besteleyerek başladık müziğe. Türkiye'de çok zengin bir şiir geleneği vardı. Ne yazık ki artık bu alanda da üretim eskisi gibi değil. Biz hem eski, hem de çağdaş dönemin şairlerinin şiirlerini kullandık. Yeni Türkü'nün ismini bile şair Yaşar Miraç verdi. Kendimizi yaşadığımız çağın tanığı olarak gördük ve müzikte de hep o derinliği aradık, aramaya devam ediyoruz.

- Yeni Türkü çok geniş bir dinleyici kitlesine sahip. Muhafazakar kesim de sizin şarkılarınızı dinliyor...

Biz müziğimize hem çok özen gösterdik, hem de samimiyetimizi hiç elden bırakmadık. Her kesimden insan bizi seviyorsa, işte bu samimiyetten dolayıdır.

Zaten sanat ve zanaat samimi yapılmıyorsa bu hemen belli olur. Yaptığı köfteye hile karıştıran aşçıdan bir daha yemek yemezsiniz! Şarkılarımızda umutlu bir geleceği insanlara sunduğumuzda her kesimden insan bundan kendine göre bir pay çıkarıyor. Yeni Türkü, sol dünya görüşü içerisinden çıkmıştır ama ulusal değerlerimize sahip çıkmak ve onları korumak açısından aynı zamanda 'muhafazakar' sayılırız. Osmanlı döneminde yapılmış değerli eserler var. Bunları göz ardı edemeyiz.

- Dünyada iktidara gelen sol hareketlerin uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sol geçmişte iktidara geldiği yerlerde toplumsal düzeni otoriter bir düzene dönüştürdüğü için kaybetti. Bunu Sovyetler'de Stalin dönemiyle birlikte gördük mesela. Şöyle bir gerçek çıktı ortaya; sosyalizmin ideallerini hayata geçirmek çok zor. Evrensel eşitliğin sağlanması ve dünya servetinin tüm insanların eşit mülkiyeti haline gelmesi ancak yüzyıllar sonra gerçekleşebilir gibi görünüyor. İnsanlığın topyekun olgunlaşması gerekiyor. O zamana kadar dünyamız, bir avuç multi-milyarder ile açlık sınırında yaşayan yığınlar arasındaki uçurum toplumları olarak kalacak. Türkiye'de ise sol, halkın talep ve beklentilerine daha iyi kulak vermeli; ancak o zaman başarılı olur.

- Peki, Avrupa'yı nasıl görüyorsunuz?

İslamofobi öyle yaygınlaştı ki Avrupa'da, iktidarlar bu rüzgarla ırkçı davranmaya başladı. Avrupa'da sağcı ırkçılığın yaygınlaşması korkunç bir gelişme. Yaşananları görüyoruz dünyada ama her yer de böyle değil.

Mesela Kanada Başbakanı, 'Hoşgeldiniz' diye kapılarını açabiliyor göçmenlere. Bu ırkçılık rüzgarı bitecek.

Ben insanların diline, dinine ve rengine göre kimsenin birbirini ayrı görmediği bir dünyaya ulaşacağımızı umut ediyorum.

BİR TOPLUMDA BU KADAR DÜŞMANLIK OLMAMALI

- 'İki İyi Çocuk' filminin müziklerini yaptınız. Bize biraz bu çalışmanızdan bahseder misiniz?


Film için şarkı besteledim. Özlem Ünaldı yazdı sözlerini. Özlem'in sözlerini çok beğendim, seve seve besteledim. Bu hafta 'İki İyi Çocuk' şarkısının klibi de filmle birlikte yayınlanacak. Filmin müziklerini de yayınlamak üzerine bir projemiz var. Yönetmeni Mehmet Demir Yılmaz, Yeni Türkü tarzı bir müzik olsun istemiş filminde. Fon müziklerinin yanı sıra şarkıyı da ekleyince çok güzel bir sonuç çıktı. Filmin isminden de anlaşılacağı gibi; insanların 'iyi' yönlerini ortaya çıkaran bir senaryosu var. Aynı ruh 'Süper Baba'da da vardı mesela. Şimdiki dizilere bakın, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor, sürekli bir entrika dönüyor vb. 90'ların dizileriyle yeni diziler arasında büyük bir fark var.

- Filmin geçtiği Hatay, yüzyıllardır farklı kültürlerin yan yana kardeşçe yaşadığı bir şehir. Bu ruhu genele yaymak çok önemli bence...

Öfke ve nefret toplumu haline geldik. Bu çok üzücü bir tablo. Herkes birbirinin kötülüğünü ister hale geldi. Bir toplumda bu kadar düşmanlık olmamalı. Ülkemiz kendine sahip çıkmıyor! Hatay ise farklı kültür ve inançlardan gelen insanların nasıl medeni bir şekilde bir arada yaşayabileceklerinin harika bir örneği.

TRUMP DÜNYA DENGELERİNİ BOZMAK İÇİN AJAN GİBİ ÇALIŞIYOR

- Trump saldırgan üslubu ve politikalarıyla dünyayı daha da kaotik bir ortama sürüklüyor, ne dersiniz?


Trump'ın ne olduğunu anlayan varsa beri gelsin. Zaten Cumhuriyetçiler'in adayı olarak seçileceğine bile kimse inanmıyordu, adam başkan seçildi.

Trump sanki dünyanın her açıdan dengesini bozmak için oraya getirilmiş ajan gibi çalışıyor.

2007-2008 krizinde Amerika tedbir aldı. Tüm dünyaya dolar saldı. Bu süreç içinde kendi ekonomisini tamir etti. Şu anda Trump da bu rüzgarı arkasına alarak hareket ediyor. Sadece Türkiye'ye değil; Rusya'ya, Çin'e ve hatta Avrupa'ya da meydan okuyor.

GENÇLERİ EĞİTMELİYİZ

Dünyada ekonomideki bolluk dönemi artık bitti. Türkiye keşke o dönemi daha verimli değerlendirebilseydi. Üretim yapabilmek için hâlâ çok yüksek oranda ithalat yapan bir ülkeyiz. Tarımdan sanayiye birçok alanda katma değer yaratan bir ülke haline gelmek zorundayız. Ekonomide ve eğitimde ciddi reformlara ihtiyaç var. Türkiye, ekonomik açıdan çok önemli bir ülke. G-20 içindeyiz. Türkiye'nin ekonomik açıdan düzlüğe çıkması için sorunları doğru anlayıp doğru bir strateji ile insan yetiştirmesi gerekir. Hâlâ genç bir nüfusumuz var. Bu nüfusu iyi eğitmeli ve katma değer yaratacak alanlara yönlendirmeliyiz. Bizler, daha önceki 68 kuşağı gibi Amerika'nın dünyada uyguladığı emperyalist politikalara karşı mücadele eden bir kuşağız. Yurtsever ve anti-emperyalist bir kuşağız. Atatürkçülük; yurtsever olmak ve emperyalizmin karşısında durmaktır. Zaten Atatürk, dünyada emperyalizme karşı savaşarak milli mücadeleyle Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve dünyaya örnek olan yegane liderdir. Ancak aradan geçen yıllar ve geçmiş iktidarların uyguladıkları politikalar, antiemperyalist ilkeleri koruyamamıştır. 68 kuşağının isyanı ve özgürlükçü gençlik hareketlerinin sebebi budur. Askeri darbeler ne yazık ki bu özgürlük hareketlerini boğmaya çalışmıştır.

10'UNCU YILIMIZA KADAR MÜZİKTEN PARA KAZANMADIK

- Üniversitede sistanlık yaptınız, yazılım alanında çalıştınız. Müzikten para kazanamadığınız için mi başka alanlarda çalışmaya devam ettiniz?


Fen lisesinden sonra ODTÜ Mimarlık okudum. Tasarım nedir onu öğrendim mimaride. Sanatta da, müzikte de önceden tasarlayabilmek önemli. Mimarlığı bitirdikten sonra bu mesleğin bazı çıkmazlarını gördüm ve yüksek lisansımı ODTÜ Ekonomi'de tamamladım. Tüm bu işleri yaparken müzik hep hayatımda oldu. Yeni Türkü olarak 10'uncu yılımıza kadar müzikten para kazanmadık. Mesleklerimizden kazandıklarımızı müziğe yatırıyorduk. Çalışmasaydık müzik yapamazdık.
Konular Röportaj