Bazı insanlar vardır, insan suretinde kalmış mahlûklardır. Yaşar ama gelişmezler; yaşlanır ama olgunlaşmazlar. Yıllar onlara bir şey öğretmez çünkü öğrenmek için önce utanmak gerekir. Oysa utanma duygusu onların beyin haritasında hiç oluşmamıştır.
Hayat onları defalarca tokatlar, yine de akıllanmazlar. Her düşüşü başkasına yükler her hatasını kader diye yutturmaya çalışırlar. Çünkü sorumluluk almak bu tür insanlara ağır gelir. Onlar için en kolay yol suçu hep bir “öteki”de aramaktır.
Cehalet, diplomasızlık değildir; cehalet, kibirdir kendi yanlışlarını kutsamak ve bilgisizliğini fikir sanmaktır. Bazı insanlar öyle kördür ki, görmemekle kalmaz; göreni de körleştirmek için çabalarlar. Zihinleri pas tutmuş, ruhları çürümüştür. Yeni bir düşünce onların dünyasına girince, oksijen zehire dönüşür. Çünkü gerçekler onların yalanlarının konforunu bozar.
Bu türlerde ne eğitim işe yarar, ne öğüt. Her söz çarpıtılır, her doğru reddedilir, kitap versen yakarlar, fikir versen aşağılarlar, doğruluk desen dalga geçerler. Çünkü cehalet sadece bir eksiklik değil, aynı zamanda bilgiçlik haline gelmiştir bunlarda!
Olgunlaşmak, zeka değil, karakter ister. Fakat mayasında karakter yoksa her şey nafile! Ne zaman görsen aynı sığlık, aynı bencillik, aynı kabalık ve aynı avamlık… İnsan evrim geçirip bu günlere geldi ama mutant türler asla evrimleşemez.
Ne acıdır ki; cehalet belki kıyamete kadar bitmeyecek ama en kötüsü bu hastalığın bulaşıcı olması. Çünkü cehalet konuşmayı sever; susmak ve düşünmek asla bunların kitabında yazmaz.
Bazı insanlar insan olarak doğar, ama insan olarak göçüp gitmez bu dünyadan çünkü insan olmak bir biyoloji meselesi değil bir şuur meselesidir ve o şuuru taşımayanların sayısı ne yazık ki akıllıların sabrını tüketiyor.
Sacit ASLAN