Dostlukla Nankörlük Arasındaki Uçurum

Sacit Aslan'ın yeni yazısı...

Sacit Aslan sacitaslan@gmail.com

Dostluk, insan yüreğinin en büyük imtihanıdır çünkü dost olmak birinin yükünü kendi sırtına almaktır. Gece yarısı çalan telefona, “Ne oldu?” diye değil, “Nerdesin” diyebilmektir.

Dostluk, beklentisiz fedakârlığın ta kendisidir.

Ama gel gör ki, bu dünyada bozuk para gibi harcanan, en kolay unutulan ve en hoyratça çiğnenen bir haslettir dostluk. Ve çoğu zaman da bu hovardalığı yapanlar bir zamanlar “kardeşim” dediğiniz kişilerdir.

Nankörlük, dostluğun en büyük düşmanıdır.

Sinsi bir hastalık gibi girer kişinin benliğine ve sen sırtını döndüğünde, arkandan konuşulanlarda saklanır.

İyi gününde etrafında toplananlar, kötü gününde ise ortadan kaybolmuş ve başka bir sarayın soytarısı olmuşlardır.


Bir dostu sırtından bıçaklayan her nankör aslında kendini öldürür farkında olmadan. Çünkü dostluk bir kez kırıldı mı tekrar ne dikiş tutar ne de yapışır. Her şeyi affedebilirsin belki ama dostluğa ve kardeşliğe yapılan nankörlük asla affedilmez. Çünkü orada ihanetten çok daha fazlası vardır.

İşte bu yüzden nankörlüğe uğrayan dost, sadece kırılmaz, içten içe bilenir ve keskinleşir yaşamı süresince.

Nankörlüğe uğrayan sadece dostunu değil, insana olan güvenini de gömer toprağa.

Dostluk, yemin gibidir bozanı affetmek kolay değildir.

Ve nankörlük

İnsanın insana attığı en ağır tokattır ve çok sessiz bir kahpe olmasına rağmen ömür boyu kulaklarımızda yankılanır.

Yaradan’a şükürler olsun ki, benim dağ gibi yanmaz, yıkılmaz 3 dostum var.

Sacit ASLAN

Tüm yazılarını göster