Işık Koşaner 5 yıllık sessizliğini bozdu!

2011 yılında 3 kuvvet komutanıyla birlikte YAŞ öncesi sürpriz bir şekilde istifa eden eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Işık Koşaner, bu kararını, “Emir verdiğimizde personelimiz koşarak ölüme gidiyor, ben de onun hakkını ölümüne korumak zorundayım” diye açıkladı.

5 yıllık sessizliğini bozdu!
Hürriyet'ten Umut Erdem'in haberine göre Koşaner, TSK içindeki FETÖ’cülerle mücadele için “Sanki namaz kılan atılıyor gibi dini propaganda yapılarak YAŞ’taki faaliyetlerimiz engellenmeye çalışıldı. Son 8-9 yılda TSK bu şekilde kendini koruyamaz duruma geldi” dedi. Koşaner, dün TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na özetle şunları anlattı:

ŞERH KOYMAYA BAŞLADILAR

“Fetullahçı terör örgütünün eylemlerinin bir suç olarak telakki edilmediği dönemde görevliydim. Örgütün öğrenci evlerinden, öncelikli olarak askeri okullara sokulmaya çalışıldığı söyleniyordu. Örgüt kendisine yandaş bir nesil yetiştirmeye çalışıyordu. Takip ediyorduk ama yapılacak bir şey de yoktu. Bu faaliyetler hakkında yetkili makamları bildirmekti yapabileceğimiz. Nihai bir amacının olduğundan şüphe yoktu. Endişelerimiz 15 Temmuz gibi bir olay değildi tabii, aklımızdan geçirmedik.

Bize gelen tüm bilgiler MİT’ten ve Emniyet’ten gelen bilgilerdi. Oradan gelen bir şey varsa TSK’dan ilişiğini kesmeye çalışıyorduk. Ancak YAŞ kararlarıyla TSK’dan personel ayrılması yanlış yorumlanarak, yanlış anlatılarak sanki namaz kılan, içki içmeyen atılıyor gibi dini propaganda yapılarak YAŞ’taki faaliyetlerimiz engellenmeye çalışıldı. Yetkili makamlar da etkilendiği için bir süre sonra faaliyetlerimize şerh koymaya ve bu şahısların TSK dışına çıkarılmasını önlemeye çalıştılar. Son 8-9 yılda TSK bu şekilde kendini koruyamaz duruma geldi. Böyle olunca bu kişiler yerleştiler, güçlendiler, rütbe de aldılar, yetkili makamlara da geldiler. Yetkili makamlara gelmeler sahte bilgilere dayalı davalar sonucunda, TSK’nın önemli kadrolarının göz göre göre tasfiye edilmesine neden oldu.

DAVALAR PLANIN BİR PARÇASIYDI

Ergenekon, Balyoz gibi neye dayandığı sonra ortaya çıkan davalar vardı. Bu davaların bir planın parçası olduğu tahmin edilmekteydi. TSK’nın itibarını sarsmak ve istedikleri personeli TSK’dan uzaklaştırmak istedikleri açıkça görünüyordu. Suçlu olmadıklarını biz biliyorduk. Ancak konular yargıya intikal ettiği için yargıya müdahale ediliyor denilmesin diye sesimizi yükseltmek imkânı olmadı.

KARAR ÜZERİMİZDE ŞOK ETKİSİ YARATTI

(Balyoz davasının gelişimini kapsamlı anlatırken) 11 Şubat 2011 tarihine geldiğimizde mahkeme salonunda bulunan 196 sanıktan 186’sının tutuklama talebi istendi. Salonda bulunan 133 kişi o anda tutuklandı. 121’i muvazzaf askerlerdi. Bu karar bizim üzerimizde şok etkisi yarattı, bu nasıl mahkeme diye. Diğer davalar, toplu tutuklamalar TSK’da derin üzüntü yarattı. Davanın seyrini değiştirecek deliller dikkate alınmadı, sonra arşivden çıkarıldı. TSK tarafından istenen her türlü belge süratle mahkemelere ulaştırıldı. Bu durum farklı bir amaca hizmet edildiği düşüncemizi kuvvetlendirdi.

BAŞBAKAN ÖNCE KABUL ETTİ

Tutuksuz yargılanmanın sağlanması için bütün gayreti gösterdim; belirgin bir destek sağlayamadık. Ama bir defasında bir kanunda bir değişiklik yaparak tutuksuz yargılanma durumu yaratabileceğimiz bir düzenleme yaptık, Başbakan kabul etti, iki saat sonra basına yansıtıldı, hükümet geri çekmek zorunda kaldı.

(Neden istifa ettiniz?) YAŞ kararlarında bunların hepsini bana attıracaklardı. Bu mümkün değil. Yaptığım zaman bu suça ortak olacaktım. İleride başımıza gelecek felaketin atılacağı günlere ortak olmuş olacaktık. Ortak olmadım ama izah etmekte de başarılı olduğumu pek söyleyemeyeceğim. Kadrolar boşaltıldı, başkaları da oralara yerleştirildi. Onların çoğu şimdi hapiste.

TEDBİR ALINDIĞINA ŞAHİT OLMADIM

(Sizin uyarılarınıza gerekli önlemler alındı mı?) Baştan beri gerekli şeyleri devamlı olarak söylüyorduk yetkili makamlara. Bu konuda tedbir alındığını bilmiyorum, şahit olmadım.

(Özel Kuvvetler’den çıkartılan belgeler) Başbakanla konuşmamızı tek tek anlatamam. Uzun yıllar özel kuvvetler komutanlığında çalıştım, orada ne var ne yok biliyorum. Orası Ankara bölgesinin binası. Özel Kuvvetler’in arşivi değil. Oraya girilerek çıkacak mahsurları anlattım. Orada bazı personel isimleri sonradan çıktı. O biraz mahsurlu oldu. Orada eğitim gören gizli olmayan personelin. Seferberlik tetkik kurulu dediğimiz, memleketin bir bölümü işgal edilirse burada kalacak eğitilecek olanlara ilişkin bir çalışma. Çıkmaması lazımdı.

(Siyasiler uyarılarınıza göz mü yumdu?) Siyasilerin göz yumması gibi bir şey demedim. Yetkili makamlar olan Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız, Adalet Bakanımıza, Milli Savunma Bakanı’na bıkmadan usanmadan anlattık. Karar tabii kendilerinindi. İyi izah ettiğimi düşünüyorum.

BU BİZİM AYIBIMIZ AMA OLDU

(Nerede hata yaptık) Bırakın asker kendi kendini korusun, ona yardımcı olun yeter. Müdahale etmeyin. Hiçbir zaman darbe taraftarı olamayız. Geçmişin hesabını lütfen bize söylemeyin. Kendilerini çok iyi sakladılar, bu bizim ayıbımız ama oldu.

(Yaverin darbe girişimine karışması) Genelkurmay Başkanı’nın yaveri alınıyor, esas sıkıntı burada. Kendilerini çok iyi gizliyor olmaları. Bu hepimizin utanç vesilesidir.”