Bu hainlik aslında umutlara yapılan saldırı

İnsanlık tarihine 'kara yıl' olarak geçecek 2016 gidiyordu. Dünya, derin bir 'oh' çekmeye hazırlanırken, Türkiye bu kara yılı deyim yerindeyse 'kapkara' yaşamış ve belki de bu yılın kötülüklerinden kurtulmayı en fazla isteyen ülkeydi.

Bu hainlik aslında umutlara yapılan saldırı
Sözcü'de yer alan habere göre 2016’dan kurtulmaya, yeni ve tertemiz bir sayfa açmaya öylesine ihtiyacımız vardı ki… Hain PKK terörü kahraman askerlerimize, polislerimize adi tuzaklar kuruyor, hemen her gün vatanın bir köşesine şehit ateşi düşüyordu. Kahramanlarımız bu bitmek tükenmek bilmeyen hainliğe karşı canları pahasına mücadele veriyordu. Derken, FETÖ alçaklığı çıktı ortaya. Bu aşağılık örgüt üyesi asker ve polis kılıklı hainler kendi vatandaşına kurşun sıktı, bomba yağdırdı.
Darbe girişimi canımızı çok yaktı, yüzlerce şehidimiz ve binlerce gazimizin şanlı direnişi ile bu ülke bir anlamda karanlık bir uçurumun kıyısından döndü.

Türkiye’de yaşayan herkes dimdik durdu. Kavgalı siyasi parti liderleri el ele verdi, Yenikapı’da haine, teröriste, FETÖ’ye, IŞID’e Türkiye’nin üzerine kabus olup çökmeye çalışan tüm şerefsizlere mesaj verdi: Yıkamazsınız! Biz güzel bir milletiz, yıkılmayız…

Art arda gelen bu kötülüklerden elbette ekonomimiz etkilendi, işler yavaşladı. İşçisi, esnafı, patronu emeklisi, çoluğu çocuğu ile “Kan tükürdü, ama kızılcık şerbeti içtik” dedi. Gecesini gündüzüne katmaya gayret ederek, sorunları aşmaya çalıştı.

Biz direndikçe, onlar masumlara saldırmaya devam etti. Gaziantep, Beşiktaş ve Kayseri… Sadece bu üç alçaklıkta onlarca vatandaşımız, askerimiz, polisimiz şehit düştü. Yüzlercemiz yaralandı. Bu memlekette yaşayan milyonların da yüreği tekrar, tekrar ve tekrar yandı.

Bu millet, her saldırıdan sonra adeta yere düşüyor ve hemen ayağa kalkıyordu.

Bir seçim yapılsa, belki de Türkiye’de yaşayan milyonlar acıya en dayanıklı ve oynanan aşağılık oyunlara karşı en çabuk kenetlenen millet seçilirdi.

Analar, babalar, eşler, kardeşler dalyan gibi evlatlarını, kızlarını toprağa veriyor. O yürek yangınından çok kısa bir süre sonra işlerine kaldıkları yerden başlıyordu. Bu inanılmaz dik ve onurlu duruş, elbette terör merkezlerini, onları destekleyen karanlık güçleri çılgına çeviriyordu ama, yukarıda Allah var, canımız çok yanıyordu.

Aralık ayının sonlarına geldiğimizde, bu müthiş ve yıkılmaz ‘yarından güzel şeyler bekleme’ umudumuzla, evlerde, iş yerlerinde, sokaklarda “Bitsin artık 2016” diyorduk. Gitsin ve 2017’de barış, huzur gelsin istiyorduk. Bunu dünyada belki de en çok biz istiyorduk. Çünkü, çok ihtiyacımız vardı. Yarınlara dair plan yapmayı, işimizin olmasını, çok çalışıp para kazanmayı, güzel güzel yaşamayı istiyorduk. Çocuklarımız okullarına gitsin, cahil kalmasın istiyorduk. Başımızı sokacak bir evimiz olsun istiyorduk. Öğretmen olmak istiyorduk, öğretmek istiyorduk. Atatürk’ün dediği gibi yurtta sulh, cihanda sulh olsun istiyorduk.

Yüreklerimiz öylesine kabarmıştı ki, ‘2016 bitip kötülüklerini de alıp gidecek ve 2017 tertemiz gelecek’ diye düşünüyorduk. Kötülükler geride kalacaktı. Öyle ki, TV haberlerinde Milli Piyango bileti almak için kuyrukta bekleyen vatandaşlara mikrofon uzatıldığında herkes sözleşmiş gibi şunu söylüyordu: Piyango alışkanlık. Çıkmasa da olur. Huzur, barış gelse yeter!

İşte bu masum, insanca beklentilerle giriyorduk 2017 yılına.

Olmadı. Yeni yılın daha ilk dakikalarında geldi haber. İstanbul’un dünyaca ünlü eğlence mekanına daldı hain, kahpe terör.

Örgütün, teröristin adının ne önemi var.

Bu saldırı masum insanlara ve tek beklentisi HUZURLU, İNSANCA YAŞAMAK olan Türkiye’nin umutlarına yapıldı.

Yine sarsıldık. Canımız yine tarifsiz acılarla yandı. Fakat, yine doğrulup kalkacağız. Acılarımızı yüreğimizde biriktirip bu karanlığa inat, aydınlık beklentilerin peşinden koşacağız. Yarın, hatta bugün dimdik duruşumuz ve yaşama sevincimiz ile yine şoke edeceğiz bize saldıran alçakları.

Yine haykıracağız: Bizi yıkmaya topunuz gelseniz de gücünüz yetmez. Çünkü biz sizlerin asla anlamayacağınız kadar güçlü ve güzel bir milletiz.