Seda Kaya yazdı: 'En kavgacı benim!'

"...Gelelim 'Bu Tarz Benim' yarışmasına. Burada yarışmacılar birbirlerine not vermiyor ama birbirlerini adeta yiyorlar."

Seda Kaya yazdı: 'En kavgacı benim!'
Yeni Asır'dan Seda Kaya'nın bugünkü yazısı..

Yarışma programlarının rekabeti bol olanı makbuldur. Yani hangi programda kavga daha hararetli ise ve sonunda hakaret, gözyaşı varsa o, reyting savaşının da kazananları arasında yer alıyor.
Mesela "Haftanın Annesi" Özünde yararlı bir program. "Süper Dadı"nın başka bir versiyonu. Annelere çocuklarıyla olan ilişkileri nedeni ile not veriliyor. Ev ortamı, çocuk odasının düzeni, beslenme ve iletişime bakılıyor. Aslında bu konuların hepsi önemli konular ve bizim annelerimizin önemsemediği konular. Ev kazaları ve çocuk ölümleri/yaralanmaları sıralamasında ilk sırada olan ülkeler arasında yer aldığımız için küçük çocuklu evlerde bütün dekorasyon ve düzen onların emniyetine göre ayarlanmalı. Ama bizim "takım takım" eşyalarla döşeli odalarda çocukların kafasını çarpmadan dolaşmaları imkansız. Önemli mesajların verileceği program annelerin birbirlerine laf dokundurmaları ve "çemkirmelerine" dönüşünce ortaya vasat bir iş çıkıyor.

Sorun formatta
Aslına bakarsanız yarışma programlarının formatında sıkıntı var. "Yemekteyiz" programıyla başlayan bu furyada yarışmacılar birbirlerine not vererek haftanın kazananını belirliyorlar. Ee herkes birinci olmak için diğerlerine düşük not verdiğinden adaletli bir sonuç çıkmıyor ortaya. Bence bu sorunu düzeltmek için ayrıca bilirkişilerden oluşan bir jüri olması lazım. Sonucu onlar belirlemeli ve doğru ve yanlışlar üzerine de fikir belirtmeli.
"Benim Kuaförüm" yarışması da öyle. Bu program en çok kuaförler tarafından izleniyor. Türjiye'deki küçük işletmeler arasında en fazla dükkan sayısına sahip kuaförlerin sayısını yabana atmazsak reyting açısından iyi bir fikir ama akılda kalan sadece kişilerin birbirlerini acımasızca ve gereksizce hırpalamaları. Bir ara Digitürk'te "Tabatha's Salon Takeover" programı vardı, bir kuaför salonunun nasıl olması gerektiğini anlatan. Keyifli ve yararlı bir program. Veya Heidi Klum'lu "Project Runaway". Keşke onların yerli versiyonu yapılsa.

Çul-çaput meselesi
Gelelim "Bu Tarz Benim" yarışmasına. Burada yarışmacılar birbirlerine not vermiyor ama birbirlerini adeta yiyorlar. Zapping yaparken rastladığınızda yarışmacıların hararetli tartışmalarına denk geldiğinizde, "Dertleri ne, neyi paylaşamıyorlar acaba?" diye merakınıza yenik düşüp seyrettiğinizde bir de bakıyorsunuz ki ortada fol yok yumurta yok.
Program yapımcıları "kavga edin" demiş olacak ki onlar da formatın hakkını veriyorlar. Eleştirdikleri şey de eskilerin deyimiyle "çul-çaput". Senin papucun iğrenç, benimki güzel, sen kılıksızsın ben prensesim" mealinde hırlaşıp duruyorlar. Aslında hepsi tornadan çıkmış gibi aynı "tarzda" giyiniyorlar. Hepsinde aynı ayakkabılar, aynı çanta ve aynı giysiler. Çünkü onlara dayatılan moda o ve onlar da kendilerine neyin yakıştığına bakmadan veya kendilerini en iyi hangi kıyafetle rahat hissettiklerine aldırmaksızın "moda" olanın peşine düşüyorlar ve alışveriş tutkuları ile gurur duyuyorlar. Yazık be kızlar. Gençsiniz, güzelsiniz. Ne giyseniz yakışır. Yeter ki kendinizi komik duruma düşürmeyin. Kafanızı da başka konulara yorun.