Yılmaz Güney anıldı

Sanatçı dostları 78. doğum yılında Yılmaz Güney'i anlattı...

Yılmaz Güney anıldı
CİHAN'da yer alan habere göre Adana’da bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında ‘Doğumunun 78. Yılında Yılmaz Güney’i anma etkinliği düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi Altın Koza Kültür Sanat A.Ş. ve Portakal Çiçeği Komitesi tarafından hazırlanan organizasyonda sanatçı dostları Türk sinemasının ünlü yönetmen ve oyuncusu Güney’i anlattı.

Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda gerçekleşen program, İstanbul Adliye Sarayı’ndaki terör saldırısında şehit düşen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Daha sonra usta sanatçı adına hazırlanan belgeselin gösterimi yapıldı. Açılışta konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Güney’i ‘büyük usta’ olarak tanımladı. Sözlü, bir ülkenin sanatına, kültürüne hizmet eden, değerlerine sahip çıkarak onun etrafında ortak bir paydada birleşmenin demokrasiyi kökleştirmek bakımından önemli olduğunu söyledi. Dünden bugüne Adana’nın, Türk sinemasına katkı koymayı sürdüreceğini belirten Sözlü, “Biz de Adana’dan çıkmış bu değerlere sahip çıkarak üzerimize düşeni yapacağız. Türkçe yazan, söyleyen ve sinema yapan herkes aslında popüler kültüre karşı kendi kültürümüzün bir direnç mekanizmasını canlı tutuyor.” dedi.

Yılmaz Güney’in Adana’da çektiği Altın Koza Ödüllü filmi ‘Umut’ta oğlu rolünü oynayan Kürşat Alnıaçık’ın sunumunu yaptığı gecede konuşan yönetmen Ali Özgentürk, Güney’i organik bir sanatçı olarak nitelendirdi. Özgentürk, “Her an her duruma isyan eden, film çekerken veya oynarken kendine de isyan eden, politik görüşleriyle de bir isyan fıskiyesi gibiydi. Bu isyan yerini bulmadığı zaman tekrar geriye döner, tekrar isyan ederdi. Büyük bir sanatçıydı. Çok daha iyi imkan ve zaman bulsaydı, daha da öneli filmleri olurdu. Film çekerken de hem kameraydı, hem oyuncu, hem de yönetmendi. Bir pamuk işçini oynarken, kendisine hükmedip, kendisini yönetiyordu. Bu sinema tarihinde ender rastlanan özeliklerdendir.” diye konuştu.

Senarist Mehmet Aydın ise Güney’in küçücük bir dergide çıkan bir yazısında halkın sömürülmesine karşı çıktığı için kominizim propagandası yapmakla suçlandığını hatırlattı. Aydın, şöyle devam etti: “Bizi yıllarca ötekileştirdiler, birbirimize karşı şartlandırdılar, dövüştürdüler ve vurdurdular. Bunu da en çok kominizim masalıyla yaptılar. Adana Belediyesi’nin Yılmaz Güney’e sahip çıkması çok önemli bir adımdır. Ötekileştirmenin, bölünmenin, bu oyunların karşına atılmış güçlü bir tokattır.” şeklinde konuştu. Oyuncu Aytaç Arman da sinema adına çok önemli eserler ortaya koyduğunu kaydetti. Güney’in ortaya koyduğu eserlerin onu anlatmaya yettiğini bildiren Arman, “Yeter ki biz onlara dikkatli ve doğru bakalım. Ben sinemaya Yılmaz Güney ile başladım. Onu tanıdıktan sonra oyunculuk anlayışımız değişmeye başladı. Güney’i eserlerinden tanımak daha cazip geliyor bana.” ifadelerini kullandı.

‘GÜNEY ÖLMEDİ, ÖLDÜRÜLDÜ’

Oyuncu Güven Şengül, Yılmaz Güney için “onu öldürdüler, o ölmedi” iddiasını ortaya attı. Şengül, şunları söyledi: “Cezaevinde midesinde çok rahatsızdı. 6, 8 ay uğraştıktan sonra en son İstanbul Çapa Hastanesi’ne getirebildik. Getirdik ama bir konvoy asker, polis ve arabalar. Çapa’nın bahçesinde kuyutu bir yere araç çekildi. Akşam beş oldu, doktorla görüşülmeden adam bir daha cezaevine geri götürülüp, getirilmedi. Öyle öyle... İmralı, yurtdışı derken Yılmaz öldü. Tedaviyi gidemedi. Başlangıçta hastalığına müdahale edilseydi bence yüzde yüz iyileşirdi. Çok çalışan biriydi. Onun kadar çalışan bir insan asker, doktor olsa çok başarılı olurdu. Cezaevi şartlarında durmadan yazar çizerdi.”

Oyuncu Halil Ergün ise Yılmaz Güneş, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal gibi şahsiyetlerin yüzyıllara uzanacağını aktardı. Sinemaya Güney’in senaryosu ile başladığına dikkat çeken Ergün, “Güney’in sineması gittikçe büyüyen, her seferinde sıçrayan bir sürece sahip. Derin acıların izlerini taşıyan bir toplumuz. İnsanları da gerçekten onunla yoğrulmuştur. Yılmaz, kahramanlarında bunu yakalamış bir sanatçıdır. Bir insan mesleğine bu kadar mı aşık olur? Böylesine tutkuyla bağlıydı sinemaya. İşte o tutkunun halen geçmeyen izleri var onun filmlerinde. Ondaki evrensel ve yerli lezzet, içtenlik, insanı yüreğinde yakalayan yaklaşımın halen geçmediğini düşünüyorum. ‘Anasından sinemacı olarak doğmuştur’ derler ya; öyle bir kişi. Erken yaşta ayrıldı.” şeklinde konuştu. Oyuncu Erol Demiröz, Güney’in düşünceleri ve sanatından asla taviz vermediğini açıkladı. Demiröz, ünlü sanatçının çok kötü koşullarda yetiştiğine işaret etti. Şair-Yazar Özdemir İnce, Yapımcı-Yönetmen Yılmaz Atadeniz, Yapımcı Abdurrahman Keskiner de usta aktör ile ilgili hatıralarını paylaştı.

Sunumların ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ile Kozan Belediye Başkanı Musa Öztürk, konuşmacıların yanı sıra Cengiz Sezici, Hüseyin Akkaş, Faruk Teber, Hikmet Taşdemir, Hüseyin Akşen, Levent Özdilek, Reis Çelik, Sadık Güneş, Selahattin Geçgel, Yusuf Sezgin, Yüksel Arıcı, Yüksel Aksu, Zafer Cindoruk, Saygı Öztürk gibi tanınmış simalara günün anısına plaket takdim etti.