”Sahtekar Ferhat!”

Ercan Saatçi ödül sahtekarlığını anlattı ve Ferhat Göçer'i bombaladı: "Sahtekar Ferhat !"

”Sahtekar Ferhat!”

Ercan Saatçi, Referans gazetesindeki köşesinde Ferhat Göçer'in albüm sahtekarlığını anlattı...

Geçen günlerde usta müzisyen Kayahan aradı. Bir konudan rahatsızlığını dile getirdi. Olayın bir şekilde benimle de ilgili oluşu nedeniyle aramıştı. Ferhat Göçer’in bir ödül alabilmek için etik dışı davranıp davranmayacağını sordu. Ben de bir ödül için sahtekârlık yapmasının çok manasız olacağını söyledim. Ama Kayahan Ağabey "Tabiri caizse böyle bir üçkâğıt yapıldığının kanıtı da var" dedi. Samimiyetimle söylüyorum çok üzüldüm.

Ferhat’ı ilk tanıdığımda gayet saygılı, nazik ve müzik aşkıyla yanıp tutuşan biriydi. Bana albümünü çıkarmam için defalarca gelip gitmişti. En sonunda araya soktuğu bir dostumu kıramayıp o çok popüler olduğu albümü yapmıştım.

Hani sözleri bana ait olan “Yastayım” şarkısının da içinde olduğu, Ferhat Göçer’i Türkiye’nin bir tenör olarak tanıdığı albüm.

Albüm ödül kazandırdı

İşte bu albüm geçen günlerde hatırlayacağınız gibi MÜYAP ödül töreninde “Diamond Ödülü"ne layık bulundu. Yani 300.000 adedi geçen albümler kategorisine girdi ve bu yasal olarak ispatlandığından, MÜYAP da Ferhat Göçer’e ve yapımcısına -ki o dönem prodüktörü ve yapımcısı ne yazık ki bendim- bu en büyük ödülü verdi.

Ne yazık ki diyorum çünkü Ferhat Göçer’in yaptığı bir hile sonucu bu ödülü aldığını belgelerini gözlerimle görünce öğrendim. Yani anlayacağınız, halkı, MÜYAP’ı, diğer sanatçıları, diğer yapımcıları, müzikseverleri ve bu ödül törenine katılan herkesi adeta salak yerine koyarak kendilerince akıl dolu hileyi uygulayıp bu ödülü almışlar.

Peki bu ödül sahtekârlığı nasıl mı olmuş? Kayahan Ağabey'den öğrendiğim ve belgelerden anladığım kadarıyla aktarayım.

Muhteşem formül

Ferhat Göçer’in söz konusu bu albümü 220.000 satmıştı. Ancak Diamond Ödülü için bu yeterli değildi. Hemen bir operasyonla çok düşük bir fiyatla 20.000 albüm bir ilaç firmasına fatura edilmiş. Ancak hâlâ arada 60.000 adetlik bir fark varmış. Ve satışları artık durma noktasına gelen bir albümün ödül törenine kadar 60.000 adet satması mümkün değilmiş. Ve uğrunda her türlü sahtekârlığı yapmaya değecek ödül için formül bulunmuş: 60.000 adet albüm Ferhat Göçer tarafından satın alınacak. Böylelikle Ferhat, "Bu müthiş ödülü hak eden sanatçı benim" diyerek ekranlarda ve gazetelerde boy gösterecekmiş. Bir yandan da firmanın genel tirajı yüksek görünecekmiş. Ve operasyon yapılmış. 25-26 Aralık 2006 tarihinde bu üretim gerçekleştirilerek neredeyse kârsız bir şekilde Ferhat Göçer’e fatura edilmiş. Albümlerin CD kapağı bile üretilmemiş ve zarflara konarak firmanın deposunda beklemeye alınmış. Hatta hâlâ orada stokta bekliyormuş. Kenan Doğulu 272.431 adet sattığı için bu ödülü alamazken, Ferhat’ın bu şekilde ödül alması biraz düşündürücü değil mi? Ayrıca ne oldu ki yani? Bir ödül için buna değer mi? Anlamak mümkün değil. Kelebek ödül törenine ödül almadığı için gelmeyenler ya da Kral TV ödül vermiyorsa katılmayanlar, kendi bindikleri dalı kesmiyorlar mı? Bu sektöre ve sanatçılarına biraz moral ve destek vermek isteyenlere ve bu törenleri izleyenlere ayıp olmuyor mu?

Ama asıl konu bu da değil. Konu bir ödülün bir sanatçıyı ne hale getirdiğidir. Bu sahte ödülü evinin bir köşesine koyup keyif alıp almadığıdır. Bu kadar oyun yaparak alınan bir ödülle milletin kandırılıp kandırılmadığıdır. Bu sahte statüler ve ödüller için çalıştırılan kıvrak zekâların gerçekten başarılı olmak için neden çalıştırılmadığıdır.

Ben şahsen böyle bir sanatçıya “Yastayım” adlı şarkımı verdiğim için ve o albümün prodüktörü olduğum için çok pişmanım.

MÜYAP’ın açıklaması

Bu ödülü veren MÜYAP ise böyle bir alışverişin bir sorun yaratmayacağını, kim ne kadar üretirse ona göre ödül verdiklerini, vereceklerini belirten bir yazı yayımlamış.

Yani bir bakıma, "Hiç ödül alamadım" diyen sanatçılara da yol göstermiş. Böyle bir şeyin etik olarak kabul edilmesinin, daha doğrusu kulpuna uydurduktan sonra sorun olmaz gibilerinden bir mesaj vermesinin MÜYAP’a da hiç yakışmadığını belirtmek zorundayım. MÜYAP, bundan sonra verdiği ödüllerde inandırıcı olmak istiyorsa -ki tek inandığım onlardı- böyle bir şeye müsaade etmemeliydi. Bir anlaşma ya da herhangi bir proje bu durumu hiç kimsenin vicdanına anlatamaz çünkü...

Konular Eski Arşiv