”Şöhreti bitmiş hüzünlü karga"..
Poyrazoğlu, "Ona baktığım zaman üzgün, başarısız, şöhretini yitirmiş,hüzünlü bir karga görüyorum" dedi.
Onun kadar müstehceni yok
Memlekette Levent kadar müstehcen adam yoktur. Çünkü adam 10 yıldır
ortalıkla, "S..im, s..im" diye dolaşıyor. Böyle dolaşan adam, kime
ahlak dersi veriyor? Levent Kırca'nın yaptıkları baştan sona belden
aşağı. Asıl pornografi yapan o. Benim 35 yıl önce yapmadığımın iki
mislini şimdi Levent Kırca yapıyor.
Levent'e acıyorum
Levent kendini gündemde tutma kaygısı içinde. Önce Cem Yılmaz'a
saldırdı, şimdi de bana. Ona baktığım zaman üzgün, mutsuz,
başarısız, şöhretini yitirmiş, hüzünlü bir karga görüyorum. Çok
zavallı. Levent Kırca'nın kendini bu hallere düşürmesine gerçekten
çok acıyorum.
Oya Başar "Dava aç" dedi
Bu olanlardan sonra Oya Başar da beni aradı. "Ali'ciğim, mahkemeye
ver, şahit
olarak da beni yazdır. Ben senin nasıl tiyatro yaptığını, nasıl bir
sanatçı olduğunu biliyorum. Sana yapılan bu saldırı, çirkin bir
saldırdır. Yanındayım" dedi. Zaten bu da bana yeter...
Kırca hakkında çok şert konuşan Poyrazoğlu, "Ona baktığım zaman
üzgün, mutsuz, başarısız, şöhretini yitirmiş hüzünlü bir karga
görüyorum. Üzülüyorum, çok zavallı" dedi.
Özel tiyatrolara verilen devlet desteği konusundaki tartışmaların
odağında hep siz yer alıyorsunuz. Bu biraz ilginç değil mi?
- O kuruldaki tek medyatik adam ben olduğum için yer alıyorum. Bu,
Kültür Bakanlığı’nın kurduğu bir komisyon. Bu komisyonda Kültür
Bakanlığı müsteşarı, komisyon başkanı, müsteşar yardımcısı, güzel
sanatlar genel müdürü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, dışarıdan
da ben, Refik Erduran ve Turgay Nar var. Benim o komisyonda bir
tane oyum var. Komisyonu yönlendirme, canımın istediğini yaptırma
gibi bir yetkim nasıl olabilir Allah aşkına?
Hangi kriterlerdeki özel tiyatrolar destek alabiliyor?
- Türk tiyatrosuna sürekli hizmet veren, tiyatrosunu sürekli açık
tutan, oyuncu, seyirci ve oyun yazarı yetiştiren, kendini
yenileyen, risk alan tiyatrolar... Tabii oyuncu kalitesine, yönetim
kalitesine ve doğru dürüst tiyatro yapıyor mu, yapmıyor mu onlara
da bakılıyor. Kendi oyum adına konuşursam eğer, Devlet
Tiyatrosu’ndan bir ay tek, bir ay çift maaş alıp, dışarıda tiyatro
kurup, sonra da destek fonuna müracaat eden insanların bu
davranışına sıcak bakmıyorum.
Bu kriterleri göz önünde bulundurursak eğer, Levent Kırca Tiyatrosu
neden bu yıl ödenek alamadı?
- Levent Kırca’nın kendini yenileme gibi bir derdi yok.
Televizyondaki skeçleri bir araya getiriyor, oyun diye sahneliyor
ya da yıllar önce oynadığı şeyleri ısıtıp ısıtıp masaya koyuyor. O
yüzden de tiyatrosu iş yapmıyor, sineması iş yapmıyor. Risk
almıyor, tiyatrosunun bir sürekliliği yok. Televizyondan vakit
kalırsa, gidip tiyatro yaptığı da ortada.
ONA ÇOK ACIYORUM
Ama şöyle bir iddia var; Levent Kırca’nın ödenek almasını siz
engellemişsiniz...
- Böyle bir şey nasıl olabilir? Benim bir tek oyum var ve ben o
komisyonda Levent Kırca’ya tek "evet" diyenim biliyor musunuz? Ama
ne yazık ki tek başıma o oylamanın neticesini değiştiremem. Ben ona
"evet" oyu verdim ama başkası vermeyebilir. Bu da beni bağlamaz,
bana ne! "Parayı cebine attı" diyormuş. Nereye atmışım? Devlet,
adamdan bir kuruşun hesabını soruyor. Müfettişler var, hepsi parayı
takip ediyorlar. Devlet, adama kontrolsüz para verir mi?
Bu komisyondan sizin tiyatronuza ödenek çıkmadığı oldu mu?
- Oldu tabii. İki yıl para vermediler. Ama ben ortalığa çıkıp
yaygara yapmadım. Levent kendini gündemde tutma kaygısı içinde.
Önce Cem Yılmaz’a saldırdı, şimdi de bana. Ona baktığım zaman
üzgün, mutsuz, başarısız, şöhretini yitirmiş, hüzünlü bir karga
görüyorum. Üzülüyorum, acıyorum. Çok zavallı. Levent Kırca’nın
kendini bu hallere düşürmesine gerçekten çok acıyorum. Birini
eleştirirsin, sıkıntın varsa açıp derdini anlatırsın. Ama belden
aşağı vurmak ne kadar ayıp ya!
Peki Levent Kırca, "Bir sanatçı benim alacağım devlet yardımına
engel oluyorsa ben de ona ’pornocu’ derim" diyerek söylediklerinin
arkasında durdu. Söz hakkı sizde...
- Asıl pornocu kendisidir! Müstehcenlik meselesine gelirsek;
memlekette Levent kadar müstehcen adam yoktur. Çünkü adam 10 yıldır
ortalıkla, "S..im, s..im" diye dolaşıyor. Böyle dolaşan adam, kime
ahlak dersi veriyor? Asıl pornografi yapan odur. Benim 35 yıl önce
yapmadığımın iki mislini şimdi Levent Kırca yapıyor. Jüri üyesi
olduğu program ortada...
İSTEYEREK OYNADIM
Ama Levent Bey o programda üzerine gelen kolpoları
değerlendirdiğini söylüyor...
- Öyle bir şey yok. Kolpo lafı var da her yaptığını kolpo kılıfına
uydurmak diye bir şey yok. "Al aleti, tut aleti, aldın mı aleti,
koy aleti arkana" diyeceksin ve bunun adı kolpo olacak. Buna
yutturmaca denir, kofti denir. Bunlar ucuz espriler. Sabahtan
akşama kadar bunu yapmasın. Yeter, çok yaptı. Yeni şeyler bulsun.
Bir çizgisi vardı, onu yitirdi. Bu çaresizlikten bir an önce
kurtulsun.
Peki size göre jet-ski esprisi sosyal içerikli bir espri mi, değil
mi?
- Ne sosyal içeriği, müstehcen. Televizyonda alenen "s..im s..im"
diye ortalıkta dolaşıyor. Hangimiz müstehceniz soruyorum? Beni
karalamaya çalışan adamın yaptıklarına bakın. Levent’in "Porno"
dediği o filmler, en ağır sosyal içerikli filmlerdir. İncelenmesi
gereken sosyolojik bir olgudur o filmler. Sinemaya çok şey
öğrettiler.
Konuşmalarınızda bu filmleri çektiğine dair hiç "pişmanlık"
belirtisi yok...
- Hayatımda hiçbir zaman yaptığım işten dolayı pişmanlık duymadım.
O filmleri çektiğime pişman değilim. Bilakis öyle filmlerin içinde
olduğum için çok mutluyum.
Bugün olsa yine çevirir misiniz yani?
- Evet, bugün yine içinde cüretkar sevişme sahneleri olan film
teklif edilse, yine oynarım. Ben bu filmleri, cinselliğin rahatça
tartışılması, konuşulması, bunun korkulacak bir şey olmaması
gerektiğini düşündüğüm için çektim. Çünkü o filmler dudak dudağa
öpüşmenin yasak olduğu bir dönemde devrim niteliğindeydi. Bakın,
"Tiyatromuz kötü gidiyordu, para kazanamıyordum, memlekette anarşi
vardı" ağlamaları yapmıyorum. Evet bunların hepsi vardı ama ben
bunları mazeret olarak söylemiyorum. Ben bilerek, isteyerek, özgür
seçimimle ve hiç çekinmeden o filmlerde oynadım. Bir şey daha
söylemek istiyorum, bütün rol arkadaşlarım çok güzel kadınlardı.
Hem çok iyi dosttular hem de fizik olarak muhteşemdiler. İyi ki
yaşamışım...
LEVENT DE BİR PARÇA
Siz "porno değildi" diyorsunuz ama Levent Kırca çıplak olduğunuz o
filmlerin "porno" olduğunu iddia ediyor. Ne diyorsunuz?
- Porno konusunda Levent Kırca’nın derin kültürü nereden geliyor,
anlamadım. Devamlı bunları izliyor demek ki. Yakından takip etmiş.
Baksanıza bu konuda bayağı uzmanlığı var. Soyunmadan sevişilir mi
Allah aşkına? Levent demek öyle yapıyordu ki, o yüzden Oya’dan
(Başar) boşandı. Onun sevişmeleri de komedi gibi olduğu için
doğrudur. Biz hayata bakar, aynen onu oynarız... O filmler sadece
komedi filmleriydi ve arasında cüretkar sevişme sahneleri vardı.
Asla pornografik değildi. Ve o filmlerin hepsi Ankara’ya sansür
kuruluna gitti, sansür kurulundan oynar raporu aldı, ondan sonra
sinemalara çıktı. Benim 69 tane filmim daha var. Ama bunlar Levent
Kırca’nın filmleri gibi iş yapmamış filmler değil. Hepsi çok iyi iş
yapmış filmlerdir.
"İyi ki çevirmişim, pişman değilim" diyorsunuz. Ama geçen gün
"Araya parça koydular" diyerek kendinizi savunmuşsunuz. Gerçek olan
hangisi?
- Önce şunu söylemek istiyorum, 30-40 tane değil, 12 tane bu
filmlerden yaptım. Araya parça ise hálá konuluyor. Hayatımıza parça
koydular. Her yerimiz paramparça oldu. Levent Kırca benim yaşamımda
müstehcen bir parça olarak var şu anda. Yalancı bir parça... Çık
artık! Parça koymayın benim hayatıma ya! Parça meselesine gelirsek,
biz sinemacılara bunları yapmamalarını, cesur adamlar olduğumuzu,
bu sahneleri çevirebileceğimizi söylüyorduk ama onlar yine de
yapıyordu. Siz ne diyorsunuz, ben hiç Türkan Şoray’la film
çevirmedim. Ama onun filmlerinden, benim filmlerimden kırpıp film
yaptı bu sinemacılar. Böyle bir dönem yaşıyordu Türk sineması.
Dolayısıyla ben bu parçalar yüzünden 10 yıl sinemayı bıraktım.
Tepkimi bu şekilde gösterdim. Daha ne yapayım yani?
OYA BAŞAR ARAYIP "ONA DAVA AÇ" DEDİ
Levent Kırca’nın bu açıklamalarından sonra hiç Oya Başar’la
konuştunuz mu?
- Kendisi aradı beni. "Ali’ciğim, mahkemeye ver, şahit olarak da
beni yazdır. Ben senin nasıl tiyatro yaptığını, nasıl bir sanatçı
olduğunu biliyorum. Sana yapılan bu saldırı, çirkin bir saldırdır.
Yanındayım" dedi. Bu da bana yeter...
DOKTORA GİDİP TEDAVİ OLMALI
Ben 36 yıl boyunca tiyatromu hiç kapatmadım, her sezon tiyatro
yapmış, yüzlerce oyuncu yetiştirmiş, yüzlerce insana ders,
konferans ve seminer vermiş, Fransızca, İngilizce oyun oynayabilen,
Brodway’de başrol oynamış bir adamım. Bütün oyunlarımla kıyamet
kopardım. Şimdi de Bodrum Magic Life’da 1100 kişilik tiyatroda
haftada iki gün oynuyorum. Kitaplar yazdım, çeviriler yaptım. 350
bölüm dizi çektim, bunun 300 bölümünü yazdım, yönettim. 10 yıldır
Türkiye’deki en büyük şirketleri, iyi takımları bir araya getirmek
adına eğiten adamım ben. 10 yıldır aynı lafları söyleyen, "S..im,
s..im diye ortada dolaşan, aynı skeçleri oynayan bir adam değilim.
Kendini oradan çıkarıp, 35 yılda buraya getirmiş olan Ali’ye, 35
yıl öncesinin lafıyla saldırıyorsan, bu senin aczini, korktuğunu
gösterir. Demek ki 35 yıldır benim yaptıklarımı ağzının suyu akarak
izlemiş. Kıskanmış da haberim yok. Bence onun doktora gidip tedavi
olması gerek