ADLİ TIP ÜZMEZ RAPORUNU İSTEDİ

Hüseyin Üzmez hakkındaki rapor Adlı Tıp Kurumu'na gitmedi mi?..

ADLİ TIP ÜZMEZ RAPORUNU İSTEDİ

'DOSYA ADLİ TIP'A GİTMEDİ'
Bursa'da 14 yaşındaki B.Ç.'ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanıp, altı ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in yargılandığı davaya Bursa Baro Başkanlığı müdahil olmak istiyor. Üzmez'in tahliyesinde etkili olan İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi'nin jet hızıyla hazırladığı raporun düşündürücü olduğunu söyleyen Baro Başkanı Zeki Kahraman, "Böyle bir davada dosyanın iki gün içersinde posta ile Adli Tıp Kurumu'na ulaşması mümkün değil. Dosya'nın Adli Tıp kurumu'na gitmediğini, B.Ç.'nin iddianame üzerinden muayene edildiğini duyduk" dedi.

Hüseyin Üzmez'in tahliyesinde,17 Eylül günü yapılan ilk duruşmada, B.Ç.'nin İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda muayenesini içeren karar etkili olmuştu. Duruşmadan iki gün sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi'nde muayene edilen B.Ç.'ye, "Olaydan kaynaklanmış beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patolojik araz tespit edilmediği" tanısı konulmuştu.

Hüseyin Üzmez'in tahliyesinde etkili olan bu rapora B.Ç.'nin devlet tarafından koruma altına alındığı Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nün bağlı olduğu Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun, Adli Tıp Kurumu'nun verdiği rapor hakkında şüphelerinin bulunduğunu belirtip, davaya müdahil olacağını söylemesinden sonra, davaya bir müdahil de Bursa Barosu'ndan geldi.

Baro Başkanı Avukat Zeki Kahraman, Adli Tıp Kurumu Raporu'nun çelişkili ve tartışmaya açık olduğunu belirtip, "Ceza yargılanması bakımında usule uyulmadığını düşünüyoruz. Uludağ Üniversitesi'nden alınmış olan rapor Üzmez'in aleyhinde iken, İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun raporu lehine çıktı. Ceza hukukunda iki rapor arasında çelişki var ise üçüncü bir rapor alımının zorunluluğu vardır. Bu maalesef yapılmamıştır. Bir diğer itirazımız da raporun geliş hızıyla ilgili. Bu tür yargılamalarda beklenen raporlar genellikle 6-12 ay arasında gelir. Daha geç gelenlerde bulunuyor. Raporun geliş hızı şüphelendiriyor. Üzmez'in ilk duruşması 17 Eylül günü yapıldı. Mağdur olan kızın Adli Tıp Kurumu'nda muayenesine karar verildi. Karardan iki gün sonra B.Ç. Adli Tıp Kurumu'nda muayene edildi. Bu bir ilk. Dosya posta ile gönderilse iki günde Adli Tıp Kurumu'na ulaşmaz. Birilerine baskı yapılmasından endişe ediyoruz" diye konuştu.

'DOSYANIN ADLİ TIP KURUMU'NA GÖNDERİLMEDİĞİNİ DUYDUK'
Açıklamalarda ilginç iddialarda bulunan Bursa Barosu Başkanı Avukat Zeki Kahraman, "Mağdur olan B.Ç. ile birlikte dava dosyasının da İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi gerekiyordu. Dosya içerisindeki diğer belgelerinde incelenmesiyle birlikte bir rapor hazırlanmalıydı. Duyumlarımıza göre dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gitmediğini duyduk. Bu konuya açıklık getirilmeli. Dosya hakkında gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bilirkişi heyeti hakkında gerekirse suç duyurusunda bulunacağız" diye konuştu.

"ASIL HÜSEYİN ÜZMEZ ADLİ TIP'A GİTMELİ"
Bu arada Bursa Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde devlet tarafından koruma altına alınan B.Ç.'nin yaşadığı olaydan yavaş yavaş kurtulmaya çalıştığı öğrenildi. B.Ç.'in İnegöl ilçesinde ara verdiği eğitimini Bursa'da sürdürüyor. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nün Bakan Nimet Çubukçu'nun talebinden sonra B.Ç.'nin geldiği ilk günden bu güne kadar yaşadıkları, ruhsal yapısı ve arkadaşlarıyla ilişkisini içeren geniş kapsamlı rapor hazırlandığı öğrenildi. İsmini açıklamak istemeyen bazı görevliler ise B.Ç.'nin raporun ardından arkadaşlarına, "Asıl adli tıp kurumuna benim değil Hüseyin Üzmez'in gitmesi gerekliydi" dediği öğrenildi.

İSTANBUL BARO'SUNDAN ÜZMEZ AÇIKLAMASI
Hüseyin Üzmez'in tahliyesinin ardından tartışmalar sürüyor. İstanbul Barosu, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada şöyle denildi: "Tecavüzden yargılanan bir sanıkla ilgili Adli Tıp raporunda bu olayla ilgili olarak cinsel istismara uğrayan B.Ç'nin " beden ve ruh sağlığının etkilenmediği " belirtilerek sanığın serbest bırakılmasına karar verilmiştir. TCK 103. maddede çocukların cinsel istismarı düzenlenmiş olup "çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" denilmektedir. Cinsel istismar deyiminden 'onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış' anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 6. fıkrasında "suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunacağı" düzenlenmiştir. Olayda mağdur çocuğun haklarının korunmayarak, reşit olmayan 14 yaşındaki B.Ç'nin şikayetini geri almasının bilinçli olmadığı ve raporda çocuğun cinsel istismarının ruhsal hasar oluşturmadığı görüşünün hukuken ve tıbben hatalı olduğu ve çok kısa bir sürede böyle bir rapor verilmesinin diğer davalarla kıyaslandığında inandırıcı olmadığı ortadadır. Cinsel istismar suçu işlenmiş olup mağdur korunmalı, bu suçu işleyenler cezalandırılmalıdır.

Ülkemizin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre çocuğun yasal menfaatlerinin ve haklarının korunması, devletin taraf olmasıyla ve çocuğu korumasıyla mümkündür. Yasaların değiştirilerek mağdurları değil, bu suçu işleyenleri korumak hukuk devleti kurallarıyla bağdaşmaz. İstanbul Barosu Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Merkezleri olarak olayı kınıyor, yetkilileri göreve çağırıyoruz."

Nail Kahraman