Başbakan Davutoğlu gündeme dair konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu A Haber canlı yayınında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Başbakan Davutoğlu gündeme dair konuştu
Sabah'ta yer alan habere göre Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarının satırbaşları şöyle:

ÇÖZÜM SÜRECİ

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, çözüm sürecine dair "müzakerelerin 1 hafta, 10 güne kadar başlayabileceğine" dair açıklamalarının anımsatılması üzerine Davutoğlu, yaşananların bir süreç olduğunu bildirerek, "Süreç doğası gereği kendi seyrinde devam ediyor. Bu anlamda sanki yeni bir şey başlıyormuş, yarın yeni bir gelişme olacakmış gibi kamuoyunda beklenti oluşturmanın faydası yok. Biz, bu sürecin en başından itibaren neyi talep ettiğimizi ve sürecin sonunda neye ulaşmak istediğimizi son derece berrak şekilde biliyorduk" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, Türkiye'nin demokratikleşmesi içinde bütün farklı toplum kesimlerinin, herkesin eşit vatandaşlık haklarından istifade ettiği, kültürünü, örfünü, ananesini rahatlıkla yaşayabildiği Türkiye idealini 2002'den beri takip ettiklerini, bu anlamda adımlar atıldığını anlatarak, şöyle devam etti:

Çözüm sürecini, 2005'ten itibaren bilinçli şekilde toplumun taleplerini, her kesimin taleplerini karşılayan bir perspektifle sürdürdük. 2013'ten itibaren daha çok ivme kazanan süreç içinde de silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesi, silahın ve şiddetin tümüyle bırakılması esası çerçevesinde atılacak adımlar da konuşuldu. Bu o zamandan beri süre giden bir süreç. Yani 'yeni başlamış, müzakere yarın başlıyormuş, 5 gün sonra, 10 gün sonra başlıyormuş' gibi bir yaklaşım doğru değil. Oslo müzakereleri esnasında da bu süreç doğası içinde seyrediyordu ama maalesef çözüm süreci ve Türkiye'de bu tür yaraların sarılması çalışmalarında çok önemli bir aşamaya gelindiğinde birtakım sabotajlarla karşılaşılıyor. Biz bu konudaki ciddiyetimizi ve kararlılığımızı haziran ayında, Sayın Başbakanımız'ın o zaman talimatıyla çıkan yasada ortaya koyduk.

"PARALEL YAPININ AMACI SİNDİRMEK"

Yeni hükümetin oluşması sonrasında bu yasanın gerektirdiği Bakanlar Kurulu kararı alındı ve yasa bir anlamda uygulama çerçevesi kazandı. Bu yönde de yapılacak olan çalışmalar bir takvime bağlandı. Ancak 6-7 Ekim olayları buna bir darbe vurdu, çok ciddi bir darbe vurdu, bir güven problemi doğdu. Bir taraftan iç güvenlik ve kamu düzeniyle ilgili tedbirler aldık bir taraftan da çözüm sürecini kendi doğasına tekrar döndürüp, o doğa içinde netice almaya yöneldik. Son 2 haftadır, son günlerde de olumlu yönde artan sinyaller var. Bu çerçevede zaten hiçbir zaman müzakereler kesilmedi, Başbakan Yardımcımızı görevlendirdik, HDP heyetiyle görüşüyor. İlgili Kamu Güvenliği Müsteşarlığımız, MİT Müsteşarlığımız gerekli görüşmeleri yapıyor. İmralı'da yapılan görüşmeler var. Bunlar bir trafik içinde kendi doğası içinde seyrediyor. Önemli olan şu iradeyi görmek istiyoruz, artık Türkiye'de siyasi talepler şiddet diliyle, şiddet eliyle yapılmayacak, silah bir hak talep etme aracı olmaktan çıkacak.

TÜRKİYE'Yİ KİMSE TEHDİT EDEMEZ

- Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti'ne dönük imalı da olsa tehdit cümlesi kuramaz. Bölge halkında tekrar bir güven hissi oluşmaya başladı. Kamu düzeni çerçevesinde adımlar atıldı. Silahların terk edilmesi sanki bazı şartlar yerine getirilirse olacakmış gibi böyle bir şey yok .

GENEL AF GÜNDEMİMİZDE YOK

- Şu ana kadar görüşülmedi gündemimizde de yok.

YARGITAY'IN HANEFİ AVCI KARARI

-Hanefi Avcı yazdığı bir kitap nedeniyle, üzerinde bir oyun oynandı. Tam Yargıtay'da yeniden yapılanma gündemdeyken sanki pazardan mal kaçırır gibi, "hala biz buradayız" der gibi karar alel acele çıkartıldı. Görünüyor ki bu Paralel Yapı kendisine dokunanları bir örgüt mensubuymuş gibi gösterip sindirmeye çalışıyorlar. Hanefi Avcı örgüt üyesiyse hangi örgüt? Ne yaptı bu örgütte? bu soruları sormak zorundayız. Biz bile 'Selam Örgütü' adı altında Hanefi Avcı gibi suçlanıyor olacaktık.

BİZ BU YAPIYA SESSİZ Mİ KALACAĞIZ?

-Paralel yapının amacı kendileri gibi düşünmeyenleri sindirmek ve bastırmak. Şimdi biz bu yapıya karşı sessiz mi kalacağız. Özgürlüklerimiz tehdit altına girdiğinde sessiz mi kalacağız. Ya onlar başarılı olsaydı Türkiye'de neler olurdu?

ŞU ANDA YÜZDE 48 İLE 52 BANDINDAYIZ

-2015 seçimleri Türk siyasetinin en önemli seçimleri. Şu anda oy oranlarına baktığımızda AK Parti'nin oyları düşmedi. Şu an yüzde 48 ile 52 arasında. Öyle veya böyle hayalleri AKP Parti'yi yüzde 40 bandına indirebilir miyiz amacındalar.

-10 Ağustos öncesi ne yorumlar yapıldı 3 dönemlikler şöyle olur böyle olur diye açıklamalar yaptılar. AK Parti teşkilatlarına teşekkür ediyorum her yerde büyük bir heyecan var AK Parti'de 12 yılın yorgunluğu yok. Bir CHP'nin yaptıkları toplantılara bakın bir de bizim. Bir tarafta kilitlenme var diğer tarafta şişli üzerinden neredeyse 3'e 4'e bölünecekler. Seçimlere kadar bir çok şeyle üzerimize gelebilirler.

12 YILDIR HANGİ GAZETEYE, TELEVİZYONA EL KONULDU?

(Paralel yapının yayın organlarına el konulacağı ile ilgili olduğu söylenen mektup)
Öyle bir mektup bize ulaşmadı. Bu bahsi geçen yayın organları hükümete yapılabilecek eleştirilerin sınırını aştılar. Bu gazetelere el mi koyuldu. Kendileri böyle bir şey çıkartıyorlar ve baskı yapmaya çalışıyorlar. O gazetelerin kurulması için Anadolu'dan ne paralar toplandı. Onlar bu katkıları bulunurken hayır konuşulacak diye bu katkıları yaptılar. Açın bunların kanallarını bir tane olumlu bir şey yok. Toplumda karamsarlık oluşturacak yayınlar, her türden sadece siyasi değil cinayet haberlerinden umutsuzluk haberlerine kadar. Hala da devam ediyorlar. Bunlara yardımda bulunan kardeşlerimiz bir mukayese yapıyorlardır. Türkiye dışından Türkiye'yi kötüleyen başka bir yapı yok. Türkiye'yi kötülemek için ne söylenecekse söyleyeceksiniz artık herkesin bir mukayese yapmaları lazım . Neler yayınladılar herhangi bir kısıtlama mı geldi?

Bu ülkenin ağır sorumluluğunu üstlenmiş bir vatandaş olarak söylüyorum bu devleti bir daha bu yapılar üzerinden dini olsun seküler olsun hiçbir topluluğun vatandaşlarımızın bir kesimine baskı yapamayacak. 12 yıldır bir gazete televizyon kapatıldı mı var mı böyle bir şey. Herkes yine görüşünü söyleyebilir ama başkasını özgürlük alanına giremezsin. Burada yapılan gazetecilik faaliyeti değil. Bir operasyon sonrası olmuştur.

GÜLEN'E KIRMIZI BÜLTEN

Hukuk devletinde kimsenin imtiyazı yoktur hiç kimseye pozitif yada negatif ayrım yapılmaz. Bunun bir prosedürü var gereken neyse yapılır. Bir vatandaşa ne işlem yapılırsa Fethullah Gülen'e de o işlem uygulanır. Normal süreç neyse o işleniyor. Herkes de hesabını verir.

TİB'İN GÖMÜLMESİ

Burada bir tedbir alacağız TİB bu anlamda haksız yasadışı dinlemelerin yapıldığı insanların mahremiyetinin yok edildiği bir çok uygulamaya şahit oldu. Böyle bir kurumun yeniden yapılandırılması da zaruridir. Vatandaşlarımızın hukukunu zedeleyen hiçbir tedbir alınmayacak. Devlet kurumunda maalesef yanlış yapılarla istismar edilmiştir. Buna dönük olarak da her ürlü tedbir alınacak.

BİRGÜL AYMAR GÜLER'İN PARALEL YAPIYLA İTTİFAK YAPILDI AÇIKLAMALARI

Bu çok önemli br açıklama. CHP'nin geçmişten beri antidemokratik yapılarla ilişki içindedir. Ben siz darbecisiniz dediğimde alındılar. Kendileri halktan destek alamayacaklarını bildikleri için 17 ve 25 Aralık'ta fırsat doğduklarını düşündüler. Bunlar Ak Parti'yi yıpratsın biz de daha sonra onlarla ittifak kuralım. Nitekim öyle de yaptılar. Her yerde AK Parti dışında kim yüksekse onlar desteklenecek diye yayınlar yapıldı.

CUMHURBAŞKANLIĞINA HAKARET DOĞRU DEĞİLDİR

(Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaretten tutuklanan ve daha sonrasında serbest bırakılan lise öğrencisi M.E.A ile ilgili olarak Davutoğlu) Dosyanın detayını bilmiyorum ama Cumhurbaşkanı'na hakaret bir hukuki süreçtir ve soruşturmayı gerektirir. Son zamanlarda cumhurbaşkanımıza hakaret öyle bir noktaya getirildi ki çocuklarımıza da kötü örnek oldu. Şunu mazur mu göreceğiz; Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret doğru değildir. Büyüklerde hakaret yaygınlaşınca çocuklara kadar sirayet ediyor. Şu hakaret dilini bir terk etsek.

BENİM ÇOCUĞUMLA İLGİLİ YALAN YANLIŞ HABERLER YAPILDI

Bundan üç dört gün önce bir gazete benim kızım ile ilgili manşet atıldı. Sırf Başbakanın çocuğu olduğu için linç edilircesine yalan yanlış bir haber yapmak nasıl bir şeydir? Ayrıca ben çocuğumu özel bir muamele yapsam özel okula gönderirim. Bir dergi yalan bir haberi neden basar? Tekzip gönderdiğimizde neden yayınlamaz? Başbakan çocuğu olmak orada yaşayan travmayı mazur gösterir mi? İsyan ediyorum. Çocuğun bir gözyaşına dünyayı feda ederiz. Bu yayını yapanlardan özür bekliyorum.