BEN DE APTAL OLMAK İSTEDİM
Demode albümüyle imajını da yenileyen ve saçlarını sarıya boyatan Nalan, bu değişimin ilginç bir nedeni olduğunu söylüyor...
Sarışınlar için aptal' derler ya, hadi biraz da ben aptal olayım, hiçbir şey düşünmeyeyim dedim.
Demode adını verdiği albümüyle iki yıllık suskunluğunu bozan Nalan, hayranlarının karşısına yeni imajıyla çıktı. Saçlarını sarıya boyatan şarkıcı, Hep aynı çekingen ve klasik Nalan'ı görmekten sıkıldım. Sarışınlar için devamlı Aptal' derler. İyi hadi biraz da ben aptal olayım, hiçbir şey düşünmeyeyim diyor.
Nerelerdeydiniz bunca zamandır?
- 2 sene ara verdim. Aslında bütün albümlerime 2 sene ara veririm.
Bunun albümü tanıtmak için güzel bir süre olduğunu düşünüyorum. Bir
sene boyunca albümü tanıtırsın. Sonraki sene de zaten stüdyoya
girmiş olursun. Stüdyo süresi de uzun sürüyor. Ancak çıktı yeni
albümüm.
Neden albümünüzün ismi Demode?
-
Aslında Demode şarkının adı. Bu albüm biraz da gözlem albümü
oldu. Yaşadıklarımdan, gözlemlerimden çok etkilenmişim ki bu
şarkılar çıkmış ortaya. Aşk denen çok güzel ve masum şey artık
demode. İnsanlar aşık olmak için değil; Şununla deneyeyim, belki
aşık olurum hesabı yaklaşıyor her şeye. Güven demode. Kimse
kimseye bu zamanda güvenemiyor. Saygı demode. Artık yok. Bu
duyguların yeniden moda olması dileğiyle diyorum ben albümde.
Bu mesajın gerekli yerlere ulaşacağına inanıyor
musunuz?
- İnsanlar pek mesaj sevmiyor ama ulaşacağına inanıyorum. Aslında
ulaştığına da inanıyorum. Çünkü insanlar sevdiler Demodeyi.
Manyak diye bir şarkınız var. Bir şarkı için çok
itici bir isim değil mi?
- Manyak aslında günlük hayatımızda kullanılan bir kelime. Ben de
kullanıyorum. Manyakın manasına baktım sözlükte. Tabii istersen
hakaret olarak da kullanabilirsin ama deli olmadığı halde sıra
dışı hareketleri olan demek. Ben de o manada kullandım. Çünkü
şarkıda, Ya delisin, ya manyaksın diyorum. Hepimizde biraz
manyaklık var gibi geliyor. Manyağın içini istediğin şekilde
doldurabilirsin. Ben hakaret anlamında kullanmadım.
Sarışınlıktan memnun musunuz?
- Aslında memnun olmak için yapmadım. Manyak olduğum için yaptım!
Albüm çıkıyor. Aradan zaman geçiyor. Ben saçımı kestiriyorum,
boyatıyorum, rengarenk oluyorum. Annem, Yapma artık, bir şey
yapıyorsan da git ekranın önünde yap dedi. Çünkü kendimde yaptığım
değişiklikler görünmüyor. Her albüm kapağında eski halime
dönüyorum. Klasik Nalan fotoğrafları, çekingen, utangaç... Hep aynı
fotoğrafları verip duruyor.
Klasik olmak kötü bir şey midir? Mesela Türkan Şoray
klasiktir, tarzını değiştirmez hiç...
- Ama o dönemler öyleymiş. Şimdi dönem hızla kendini yenileme
dönemi. Artık insanlar aynı şeyi görmek istemiyor. Benim de
güzellik, çirkinlik kaygım yok. Ben bir insanım. Zaten 15 yıldır bu
camianın içerisindeyim. İnsanlar benimle ilgili birçok şeyi az çok
biliyor. Bana ne yakışır, vücuduma hangi elbise yakışır, insanların
bir fikri oluşmuş. O kalıp belli. Ama biraz da farklı bir şey
görmek isteyenler var. Ben de kendimi biraz farklı görmek
istiyorum. Sıkıldım kendimden. Biraz aptal sarışın olmak istiyorum!
Sarışınlar için devamlı Aptal derler. İyi hadi biraz da ben aptal
olayım, hiçbir şey düşünmeyeyim ama olmuyor.
EVLENSEM DE İŞİMİ BIRAKMAM
1994 yılında profesyonel müzik hayatınıza
başladınız. O zamandan bu zamanı değerlendirdiğinizde bunca yıl
neler değişmiş?
- Her şey değişti. İnsanlar
değişti. Şöyle bir bakıyorum da 1994'ten beri o kadar az insan
kalmış ki! Arada da böyle çok sevdiğim ve merak ettiğim insanlar
var. Mesela Gülay'ı çok merak ediyordum. Geçenlerde bir baktım
Gülay! Öyle sevindim ki onu görünce...
Kimler kaldı o yıllardan?
- Serdar Ortaç, Mustafa Sandal, Yıldız Tilbe... Bunlar devamlı
albüm yapanlar. Birkaç kişi daha var ama şu anda aklıma gelemedi.
Var ama az kalmışız. Şu anda ismini anmadığım kaybolan insanlar
içerisinde çok iyi insanlar vardı. Ama bir şekilde albüm arka
arkaya tutmadığında silinip gidiliyor maalesef. Onların da belki
başka mazeretleri var. Ama aralarında şu an adını duymadığımız
müzik kalitesi çok yüksek, gerçek müzisyenler var.
Acaba ayakta kalabilmek için pes etmemek mi
gerekir?
- O zamanlar işi plakçılar yapıyordu. Eğer arka arkaya albümün
tutmuyorsa hiçbir plakçı gelip de Sana albüm yapayım demiyordu.
Biraz plakçıların elinde döndü bu iş. Şimdi başka bir döneme
geçtik. Kendi albümünü kendin yap git plakçıya dönemine döndük.
Onun için o arkadaşların maddi açıdan durumları iyiyse belki
yeniden albüm yaparlar. Çok özlediğim isimler var aralarında.
Bazı insanlar evlenince mesleğini bırakıyor. Siz
evlenecek olsanız müziği bırakır mısınız?
- Ben evlenince işi bırakanlara, Evlenene kadar oyalanmış, o işi
de iyi bir koca bulmak için kullanmış diyorum. Mesela manken olup
artık mankenlik yaşı geçmiş, evlenmiş olanlar var. Çok başarılı
isimler var. O ayrı ama diğerleri için söylediğim söz geçerli. Ben
yapmak istediklerimi daha bitirmedim. Projelerim var, o projeleri
yapmak istiyorum. Şarkı bulmak derdinde değilim, projelerin
derdindeyim. Karşıma biri çıkıp evlensem bile o projeleri
gerçekleştireceğim. Ama çocuk istediğimde durum çok farklı olur.
Çocuğun 2 yaş dönemine kadar anneye çok ihtiyacı var. O dönemde de
bir albüm yapıp tanıtmak çok zor. Dadıların eline asla bırakmak
istemem. Ne olursa olsun bebek. Bir de ben; Ben yokken neler
oluyor diye çok merak ederim. Evin her yanına kameralar koyarım.
Bu yüzden 2 sene ara veririm.
Konservatuvar beni daha hazımlı yaptı demişsiniz.
Okuyamayanlar hazımsız mı olur?
- O kişilikle
alakalı bir şey. İnsanın yeteneği olup, konservatuvar okuyamamış
olabilir. Güzel bir ses duymaktan mutluluk duyarım. İşini güzel
yapan insanlara da bayılırım. Ama konservatuvar benim şansımdı.
Beni babam yönlendirdi. Okula bile gidemeyen ama çok yetenekli
insanlar var. Onlar da keşke çıkarılsa da duysak. Günümüzde sanatçı
denilen kişi kapris yapar, bildiğini kimseye öğretmez. Biz tam
tersi; o zamanlar devrin çok büyük sanatçılarının talebeleriydik.
Bildikleri her şeyi bize aktarıyorlardı. İnanılmaz hanımefendi,
beyefendi insanlardı. Onları görünce sanatçı ne demek onu
öğreniyorsunuz. Doğrunun ne olduğunu görüyorsunuz. O yüzden yolunuz
gördüğünüz kadar oluyor. Hazım kısmı da bu aslında.
Hayatımız boyunca sizi hiç sevgilinizle göremeyecek
miyiz?
- Herkes evlendiğim adamı görebilir; tabii eğer evlenirsem. Onun
haricinde benimle ilgili bir şeyi çok fazla deklare etmek
istemiyorum. Aşk çok önemli bir şey. Aynı zamanda çok büyük bir de
hastalık. Örneğin ayrılma hali çok büyük bir hastalık. Böyle bir
şeyi insanların önünde yaşamak da çok acı çünkü gerçekten
yıkılıyorsun. Ben çok dikkat ediyorum böyle bir şeye. Hayat bu
kadar kolay harcanacak bir şey değil. Her şey de illa bir sevgili
değil. Her şey ondan ibaretmiş gibi yaşayanlar evlenmiş olmak için
evleniyorlar. Sonra mutsuz oluyorlar. Bir zaman sonra da
ayrılıyorlar. Bir sürü rezillik duyuyoruz. Hayatı bu kadar basit
görmüyorum ben. Bu kadar güzel bir şeyi bu kadar basite indirgemek
bana kötü geliyor. Biri tabii ki olacak. Sevmek ve sevilmek kadar
güzel şey yok. Ama evlenince herkes öğrenir. Belki yanlış biriyle
evlenmiş olabilirim, ama o zaman da sadece bittiğini duyabilirler.
Ne yaşadığımı, ne yaptığımı duymamalı insanlar. Ben böyle öğrendim.
Ailevi acılarım da vardır, ama onları söylemek komik geliyor
bana.
Gerçek aşkı sadece bir defa yaşadım
Aşkın kutsallığına ve masumiyetine inanıyorsunuz.
Peki hiç böyle bir aşk yaşayabildiniz mi?
-
Yaşadım tabii ki. Ama öyle bir sürü aşkın olamıyor maalesef. Aşık
olmak çok değerli. O bir anda, birine karşı duyulan bir elektrik.
Belki de en çirkin insana karşı, ama yürek bir anda eriyor bitiyor.
Ne oluyor anlam veremiyorsun ama aşık oluyorsun. Ayakların yerden
kesiliyor. Aşk aslında çok masumdur. Akla hiçbir kötü şey getirmez.
Masumane bir şeydir benim için. Şu ana kadar bakıyorum da bir kere
yaşamışım aşkı. Diğerlerinden sadece hoşlanmışım. Aslında aşkın ne
olduğunu da bilmiyormuşum. Gerçek aşkı yaşayınca öğrenmişim. Ve o
da bir kere yaşanıyor. Bunu öğretti bana hayat.
İkinci bir şans olamaz mı? Sadece bir kere aşık
olunacağını düşünmek korkutmaz mı insanı?
- Biraz da yaşın verdiği şeye bağlıyorum ben bu ayakların yerden
kesilme halini. Şu yaşta ayaklarım yerden kesilmez. Mantık harekete
geçer benim için. Hayatımda arkadaşlık ettiğim çok az insan oldu.
Ama aralarında bir tanesi var ki benim ömrüme damgasını vurdu ve
ben kendi isteğimle ayrıldım. O ayrılığın acısını da çok
çektim.
Pınar Yılmazerler /Hürriyet Gazetesi