BİR ÇİFT BACAK İÇİN...

Müzik piyasası hakkında da konuşan şarkıcı Berksan, Günümüzde bir çift uzun bacak için albüm yapılıyor diyor...

BİR ÇİFT BACAK İÇİN...

Yeni albümünüzle aynı adı taşıyan “Zaaf” şarkısının iki farklı versiyonu var.
- Aslında albümün oluşum sürecinde bir takım şeyler sizin planladığınızın dışında gelişiyor. Bu versiyonlar da öyle gelişti. Biz altı şarkıyı okumak için stüdyoya giriyorsak bundan haberdar olan herkes stüdyoya ziyarete geliyor. Dolayısıyla bir anda fikirler uçuşmaya başlıyor, bazıları kendilerine sıcak buldukları şarkılarda emekleri olsun istiyorlar. Birçok fikir biz talep etmeden oluştu, biz de hayır demedik.

Bu albüm oluşurken kendinizi hasta etmişsiniz...
Çok... Albüm sonrası işin en eğlenceli kısmı. Bunun tadını çıkarmam gereken dönemde evde ilaç içiyorum. Herhalde biraz stres yaptım. Ama şu anda iyiyim, düzelmiş halim bu.

Albümde en çok içinize sinen ne oldu?
- Bu albümde benim favorim “Çocuk”. Direkt kendime yazdığım bir şarkı. Dinleyenler benim şu anki ruh halimi bulacaklar bu şarkıda. Her albümde üç numaraya en sevdiğim şarkıyı koymaya başladım. “Çocuk” da 3 numaralı şarkı.

Müzik piyasası fazla kalabalık değil mi sizce de?
- Bugün Kral TV'yi ilk defa açtım, izliyorum ve gerçekten hiç tanımadığım en az yüz tane adam gördüm. Madem “bu sektör öldü” deniliyor içi boş ambalajlar yapacaklarına içi dolulara güzel ambalajlar yapsınlar ki insanlar o kutuları açınca hevesleri kırılmasın. Bazen bir çift uzun bacağa da albüm yapıyorlar. Bunu da doğru buluyorum, bu dünyada da yapılan bir şey. Bu bir pazarlama stratejisi. Amerika'da da var bu. Bunu yapan firmalar var, yayın ilkesi bu olanlar var. Ancak bizde ucuz işle çok para kazanma fikriyle ipin ucunu kaçırıyorlar.Bu bütün yapımcıların başını döndürmüş durumda, o yüzden müzik camiası da bu kirliliği yaşıyor. Bunun çok fazla düzeleceğini sanmıyorum. Tutan bir ucuz iş diğer beş yüz tanesini arkasından getiriyor, çünkü biz kopyacıyız.

En son zirveye yedi yılım var diyordunuz. Ne kadar zaman kaldı zirveye oturmak için?
- Bu çok saçma, öyle bir şey yok, milleti sevindirir miyim... Ben zaten o röportajı yaptığımda kendi adıma zirvedeydim çünkü magazin figürü olmayan,kimseyle öpüşmeyen, kimseyle sevişmeyen, dövüşmeyen adamım. Daha doğrusu bunları kamera önünde yapmayan adamım. Bunlara bakılacak olursa ben aslında zirvedeyim ve böyle şansız bir cümle kuracak da bir adam değilim. O zamanlar yedi yıllık bir stratejim var demiştim ki bu sratejiyi uygulamaya devam ediyoruz. Şimdi söylüyorum boşuna kimse heveslenmesin, ben kötü niyetli bir adam değilim ama bir adım önümde olmak isteyenler, yanınızdayım, dikkat edin.

KONSER VERİNCE CEBİMDEN GİDİYOR

Klibinizde Miss Kazakistan 2008 güzeli Alfina Nassyrova ile çalışmışsınız. Fotoğraflar ise Mehmet Turgut imzalı. Bu stratejide görselliğin önemi ne kadar?
- Mehmet Turgut ve klibimizin yönetmeni Efe Işıl Aksoy bunlar bizim hayal ettiğimiz isimlerdi. Bizi inandırdıkları için onlarla çalıştık. Albümün içini ben dolduruyorum ama dışı için de önemli isimlerle çalışmak gerekiyor. Bunların hepsi bir bütün.

Ama iyi isimler de albümlerin az satıldığı dönemde oldukça büyük bir mali külfet değil mi?
- Maddi zararı çok. Müzik dünyasına profesyonel anlamda 2003 yılında giriş yaptım o günden bu güne bana parayı yut diye değil tut diye verdiler. Bugüne kadar her aldığım parayı işime harcadım bundan şikayetçi değilim.

Şarkıcılıkla birlikte oyunculuğa da devam etseydiniz bir kaç tane dikili ağacınız olurdu.
- Oyunculuk yaptığın sırada konserin varsa, her istediğine ulaşabilecek bir menajerin varsa o zaman ikinizde de para olmaz. Benim çıktığım çoğu konserde 10 veya 12 tane müzisyen bir o kadar da ses sistemi için eleman, bizden para kazanıyor. Bir tek ben Berksan konserinde 30 kişinin para kazandığı yerden borçlanıp çıkıyorum.

O zaman konser vermenizin ne manası kaldı?
- Önce ben tatmin olacağım, bu kadar harcamamızın nedeni bu. Konserlerde paradan fazlasını alıyorum zaten. Tabii ki para kazanmak da gerekiyor ama ondan çok öte bir şey var o da insanın tatmini. O anda o parayı harcayabiliyorsam ve yarın aç kalmayacaksam sorun değil.

Peki nasıl geçiniyorsunuz?
- İşte senin dediğin gibi dizide oynuyorum sonra istediğim konseri verebiliyorum.

Bu albümle birlikte yeni dizi gelecek mi?
- Biz albümü çıkarmadan bu iki buçuk aydır bana en az dört beş tane proje geldi ama “Şu anda istemiyorum” dedim. Ben sadece şarkı söylemek istiyorum çünkü çok özledim. Dizide 7 gün çalışıyorsunuz, en kötü yanı da şu ki kendinizi işe yaramayan biri gibi hissediyorsunuz. Haluk Bilginer'in de dediği gibi yapımcılar bize orada beklediğimiz süre için para veriyorlar. Bir günde 4 saatlik çekiminiz var ama 24 saat bekliyorsunuz, beklemek için para alıyorsunuz daha çok.

Selin Denizli, Aysel Gürel'in ruhuna sahip

Selin Denizli'nin bir parçasına da albümünüzde yer verdiniz.
- Benim gibi sanatçılara genelde eşimiz, dostumuz, besteciler “Bak bir şey yazdım” deyip getirip gösterirler. Selin'in de şiir defterleri vardı. Hangi sayfayı çevirseniz çılgınca sözler vardı içinde. Bugüne kadar rastladığım en enteresan anlatım tarzına sahip. Aysel Gürel'in yazdığı çılgın sözler vardır ya Selin de aynen o ruha sahip. Onun sözlerini yazdığı ilk dinleyeceğiniz şarkı “Boncuk” olacak ama Selin'in daha birçok şarkısının sözünü besteledim.

Kaç tane oldu şimdiye kadar?
- On iki on üç tane sözüne beste yaptım. Çünkü sözlerini çok beğendim. Selin Denizli'nin bu ülkeye kazandırılmış iyi bir söz yazarı olarak hayatına devam edeceğini düşünüyorum.

Sinem Vural /Hürriyet