Ertuğrul Özkök eşinden neden fırça yedi?

Bir gazeteci için en kolay şey, anlık ve şahsi öfkeleri manşete koymaktır.` Ertuğrul Özkök eşiyle yaşadığı miting tartışmasını yazdı

Ertuğrul Özkök eşinden neden fırça yedi?

Geçen cumartesi akşamı gazeteden eve döndüğümde şöyle bir görüntüyle karşılaştım.

Eşim, evimizin balkonuna bir Türk bayrağı asmıştı.

Farklı bir Türk bayrağı idi.

Sağ alt tarafında Atatürk portresi bulunuyordu.

İzmir Ticaret Odası`nın hazırlattığı bir bayrakmış.

İki ev ötede, kızım da balkonuna Türk bayrağı asmıştı.

Bütün günüm Ankara`daki mitingle ilgili tartışmalarla geçmişti.

Yorucu bir gündü benim için.

Evde güzel bir kadeh şarap açar ve kendi dünyama dönerim diye beklerken, bu defa eşimle yoğun bir tartışmaya girdik.

Mitingle ilgili konuların büyük çoğunluğunda mutabıktık, ama mutabık olmadığımız küçük bölüm bile bizi birbirimize düşürdü.

Sonunda bana şu yorumu yaptı:

"Ben CHP`li bir aileden geliyorum ve bu miting benim için çok önemli. Senin bu konuda yeterince motive olmadığını düşünüyorum."

* * *

Ben, Türkiye`nin en büyük ve en etkili gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapıyorum.

Bunun bana verdiği yetkiler ve güç kadar, yüklediği ağır sorumluluklar da var.

Bu gazeteyi hazırlarken, benim ve arkadaşlarımın tek referans noktası, "yakın çevremiz" olamaz.

Olmamalı...

Bir gazeteci için en kolay şey, anlık ve şahsi öfkeleri manşete koymaktır.

Ama şahsen bir gücüm varsa, onu "Türkiye`nin iki yakasını bir arada tutmak için" harcamak isterim.

En büyük azmimiz ve kararlılığımız, üniter devleti yaşatmak ise, üniter bir millet yaratmanın yollarını aramalıyız.

Elbette "üniter millet" demek, fertlerinin hepsi tornadan çıkmış gibi aynı düşünen insanlardan oluşan bir toplum değildir.

Burada tek birleştirici gücümüz, "hoşgörü" olabilir.

Yani başkasının görüşünü de dinlemek, ona da saygı göstermek, onu da bu toplumun "meşru bir sözü" olarak kabul etmektir.

Bunları, Hürriyet yayın politikasını savunmak veya yüceltmek için söylemiyorum.

Hürriyet`in "Türkiye" olduğunu anlatmak için yazıyorum.

Bu Türkiye`de ben, eşimle her konuda mutabık değilim.

Oktay Ekşi`yle, Tufan Türenç`le, Emin Çölaşan`la, Bekir Coşkun`la, Ahmet Hakan`la, Özdemir İnce`yle, Yalçın Bayer`le, Yalçın Doğan`la, Hadi Uluengin`le, Cüneyt Ülsever`le ve Hürriyet`in birçok başka yazarıyla da her konuda aynı fikirde değilim.

Ama aynı düşündüğüm, paylaştığım çok endişe, görüş de var.

Bu yazarların hepsi Hürriyet`te yazıyor.

Tek amacım bu "Babil Hürriyet Kulesi"ni, demokratik, laik ve hür Türkiye`nin aynası haline getirebilmektir.

Patronum Aydın Doğan`ın bize verdiği gazetecilik özgürlüğünün tek sınırı işte budur.

Türkiye Cumhuriyeti`nin Anayasa ile çizilmiş mutabakatını savunmak.

Konular Eski Arşiv