İdil Çeliker: 'Yağ canavarı gen'
Estetik cerrahların mevsimi geldi... Bakmayın siz yaz aylarında olmamıza, operasyonların çoğu artık 'alacakaranlık' tabir edilen, derin uyku halinde anesteziye tabi tutulmadan gerçekleşiyor...
Yağ canavarı gen
Estetik cerrahların mevsimi geldi... Bakmayın siz yaz aylarında
olmamıza, operasyonların çoğu artık ’alacakaranlık’ tabir edilen,
derin uyku halinde anesteziye tabi tutulmadan gerçekleşiyor...
Hızla da ayağa kalkılıyor haliyle... Malum, Ramazan Ayı, pek çok
kişinin sırra kadem basışıyla yenilenmesine de vesile... 1 ay
içinde hem ibadet ediliyor, hem nekahat dönemi tamamlanmış
oluyor...
Bu tür operasyonların ilk sırasında bölgesel yağlardan kurtulma
faslı var...
Sanmayın ’kadın’ takıntısıdır bu yağlar, beyler de en az hanımlar
kadar karın ve bel yağlarından hızla uzaklaşmak istiyor... Artık
Fit bir görüntü, sadece özel hayatta değil, iş dünyasında da
kariyer okunu yükseklere çevirebiliyor çünkü...
Ancak, kadın ve erkek vücudunda biriken yağlar da farklı...
Kadınlarda yağ dokusu daha çok deri altında kümelenirken,
erkeklerde iç organların çevresinde birikiyor...
Dolayısıyla beylerin bu tür operasyon geçirdikten bir süre sonra
aynı göbeklerle ortada dolaşmaları şaşırtıcı değil...
Deri altında biriken yağ kümelerinin, iç organlarda toplananlara
oranla sağlık açısından daha az zararlı olduğu yolunda verilere
ulaşıldı... Öyle ya, erkeklerin önemli bölümü, fazla
yağlarına rağmen, kadınlardan çok daha ince duruyor her
daim... Olsa, olsa biraz göbek biraz bel fazlalığı,
Hani adına en esprilisinden ’Türk Balkonu’ dedikleri...
Dolayısıyla çok da takmıyorlar kafalarına... Harward
Üniversitesi ’nde yapılan bir araştırma göre,deri altında toplanan
yağ hücrelerinin, erkek tipi kabul edeceğimiz, yani iç organlarda
biriken yağlara oranla çok daha masum olduğu tespit edildi...
En azından metabolik hastalıklara davetiye çıkarması adına... Aynı
araştırmanın verilerinde, vücutta az yağ bulunması, kalp ve şeker
hastalığı risklerini ortadan kaldırmıyor... Üniversite’nin
çalışmalarında, vücudumuzda yağ oranını ölçüleyen bir gene de
rastlanmış... Düşük yağ oranıyla ilişkilendirilen genin, kan
şekeri ve kabul edilmiş normların dışında kolesterol le de bağı
çözülmüş... Şimdi ’hah bari yağı azaltan bir gen varmış ’
diye sevinenler olabilir de, işin esbabı mucibesi farklı...
Bu gen vücuttaki yağlanmaya engel oluyor ama sadece deri
altındakilere söküyor etkisi... Konu iç organlara gelince, yağ
oranını düşürdüğü yok. Araştırma grubundaki doktorlardan biri,
vücutta bulunan yağ miktarından çok, hangi tip yağ olduğunun
önemini vurguluyor bu yüzden... Kadın ve erkek vücudundaki
yağ dağılımının farklı olduğunu biliyoruz... Kadınların daha yağlı
gibi görünme sebebi, bağ dokusunun deriye yakın bölümünde olduğunu,
üst deriye yakın tabakanın su kanalı gibi açık olması vesilesiyle,
dış yüzeyde engebeli ya da bariz selülitli bir görünüme neden
olduğunu da...
Erkeklerin üst deriye açılan bu dokuları sülfle dikiş gibi çapraz
banlarla yağ hücrelerini tutuyor...
Engebe ya da selülit gibi sorunlarla karşılaşmamaları bu yüzden.
Ama iş sağlığa gelince, onların riski çok daha yüksek...
Tamam görsellik de önemli ama bir yere kadar .Asıl olan sağlık
açısından konforlu bir hayata imza atmak... ’Türk Balkonu’
esprisi, iç organları sarmalayan yağlar nedeniyle yaşamsal tehdit
içeriyor söylemedi demeyin...
Demiş ki;
’Başkalarını küçülterek büyüdüğüne inanan insanlar bulunduğu gibi,
başkalarını korurken büyüdüğüne inanan insanlar da vardır.’
George Sand
İdil Çeliker