İlhan Uçkan Yazdı!

Son günlerde magazin dünyasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Yalçın Küçük'ün kendisini taklit etmekle itham ettiği yazısını hayretle okuyacaksınız.

İlhan Uçkan Yazdı!

Yalçın Küçük beni taklit etmekten vazgeçmeli!

Genellikle bir şeyin "fazla"sı "kopyalama" hatasıdır. Ve "erkek olamayan erkek", "kadın olmayan kadınlar"da bu durum fazlasıyla örneklenir. Zira gıpta edilen cinsin en belirgin yönleri abartılarak yansılanır!

Yaramazlık ve hınzırlık bir yana, okuyacağınız bu yazının gerçek ve haklı tarafları olduğunu siz sevgili okurlarımın e-mail yorumlarıyla değerlendirmeye açıyorum.
Konu şudur efendim. Azıcık "uçuk" diye hakkında bolca rivayet dolaşan Sayın Prof. Yalçın Küçük, ha bire benim açıklamalarımı kopyalayıp doğru ya da yanlış anlamış olarak kendi üslubuyla dile getiriyor.
Örnek mi? Örnekten bol ne var? İşte ilki...

Hani "Hülya Avşar kadınlara ve aileye zarar, hiç gururu yok mu bunun?" demiştim ya... Yalçın Küçük beyefendi sözlerimi ve yaklaşımımı çok tutmuş olacak ki, önce Hülya Avşar hakkında hemen ardımdan verdiği röportajlar bir yana, şimdi de aynı nakarat, Demet Akalın ve Oğuz Kayhan için "Evlilik kurumunu rezil ettiler" gibisinden, "Bunlarda kadınlık yok, kadınlık onuru yok. Hepsinde böyle. İki gün onla yapacaksın olmaz. Böyle aşk olur mu?" türünde açıklamalar yaptı... Dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım sözlerini. Tabii onun kendi üslubu var, ben onu taklit edemem. Ama kısaca açıklayayım; Yalçın bey, Demet Akalın evlilik kurumuna nasıl zarar verebilir ki, zarar vermek, durumu normalleştirmek ancak yüksek bir reyting sonucunda ve istikrarla mümkün olabilir. Demet Akalın'ın ne o kadar yüksek reytingi var ne de daha önemlisi, istikrarı...

Yok, yok!

Şimdi ikinci örnek: Yalçın Küçük bu defa da Seda Sayan ve Nihat Doğan'la ilgili yazdıklarımı taklit ediyor; "Seda hanımın kendinden yaşça küçük birisiyle aşk yaşamasında bir şey yok, itirazım yok, yaptıkları aşk değil. Hayatları vıcık vıcık..." Ben bu köşede başlık atmamış mıydım; "Seda bebek mi yoksa Nihat'la evlenmek mi istiyor?" diye... Bakalım zaman ne gösterecek...

Gelelim üçüncü örneğe... Yalçın Küçük bir de Bülent Ersoy için "Kadınım diyorsa kadındır" diyor ve ekliyor, "Hatta bence fazla kadın"... "Fazla kadın" ne demek diye sorup da başlamam lazım söze... Bir de "fazla erkek" vardır, bunu da atlamadan ekleyeyim. Genellikle bir şeyin fazlası "kopyalama" hatasıdır. Ve "erkek olamayan erkek", "kadın olmayan kadınlar"da bu durum fazlasıyla örneklenir. Zira gıpta edilen cinsin en belirgin yönleri abartılarak yansılanır.
Gördüğünüz gibi Yalçın Küçük de "fazla" İlhan Uçkan olmuş... Bir ara hatırlarsanız Ahmet Hakan da bilirkişiliğe soyunmuştu gocuna gocuna... Arşivine bakan görür. İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Taklitlerimden sakınınız! Gerçi taklitler aslını yaşatır ama olsun, siz gene de sakının, yanlış yollara işaret ederler!

Yanlış yollar dedim de, işte size Yalçın Küçük'ten bir yanlış bilgi... Deniz Seki için de yine aynı Hülya Avşar nakaratındaki gibi "Evlilik kurumunu yerle bir ettiler. Bu nasıl bir kalp. Bir insan senede 10 kere aşık olmaz ki, aşk başka bir şeydir. Aşık olduğun zaman sarsılır, sarılır, süzülürsün" diyor ya, yanlış işte. İnsan her 10 dakikada bir de aşık olabilir. Bünye kaldırırsa tabii... Yok kaldırmazsa daha az... Vallahi araya kaynar bu yanlış bilgiler de, uçurumlara sürüklenirsiniz...

Biliyorum da yazıyorum!

İyi oyunlar herkese...

Milliyet


Konular Eski Arşiv