ISSIZ ADAM'IN ANNESİ KONUŞTU

'Issız Adam'da esas oğlan Alper'in annesini oynayan Yıldız Kültür: Oğlumun sevgililerini kızım gibi benimserim. Ayrıldıkları zaman günlerce ağlarım. Ada gibi bir gelin isterdim..

ISSIZ ADAM'IN ANNESİ KONUŞTU

Herkes günlerdir 'Issız Adam' filmini konuşuyor. Çağan Irmak'ın başarısı, ıssız adamlar, ıssız kadınlar, modern çağın yalnızlaşan insanları, erkeklerin anneleri ile olan ilişkileri, insanların neden filmde ağladığı gibi konu başlıkları masa sohbetlerinin ve medyanın gündemine oturdu. Kimi oyunculukları doğal buldu, kimi beğenmedi, kimi filmin inandırıcı olmadığını söyledi, kimi de Türk Sineması'nın 'Love Story'si ilan etti. Ama filmde en muhalif insanları bile oyunculuğuyla etkileyen biri var: Alper'in annesi Müzeyyen'i oynayan Yıldız Kültür... Kültür'le 'Issız Adam'ı konuştuk.

* Çağan Irmak lise yıllarından beri sizinle çalışmayı çok istiyormuş. Bu doğru mu gerçekten?

Çağan liseyi İzmir'de okumuş. O dönem benim oyunlarımı izlemiş ve 'Bir gün reji yaparsam bu kadınla çalışağım' demiş. Seneler sonra 'Avşar Ajans'ta karşılaştık. Müthiş heyecanlandım ama tabii ki o beni tanımıyor. Tomris Giritlioğlu bizi tanıştırdı. 'Ben Yıldız Kültür" deyince, şaşkınlıkla 'Yıldız Abla lisedeyken sizin oyunlarınızı izledim, siz bu işlere girdiniz mi? Ne zaman, ah ben nasıl fark etmedim. Sizinle mutlaka çalışacağım' dedi. Sonra 'Kabuslar Evi'inde bir akıl hastasını oynadım. Yine çalışacağını söyledi ama iki sene boyunca birbirimizi görmedik. Ve beni unuttu sandım.

SENARYOYU PARKTA OKUDUM

* Ama görünen o ki sizi unutmamış...

Evet, geçen yaz aradı. 'Yıldız Abla size bir senaryo yolluyoruz, okuyun cevabınızı verin' dedi. 'Benim oynamamak gibi bir şansım var mı? Bir replik bile olsa çalışırım seninle' dedim. Hayalimdi Çağan'la bir şey yapmak...

* Ve günlerdir herkesin konuştuğu 'Issız Adam'ın senaryosu elinize geçti. Okuduğunuzda ilk ne düşündünüz?

O kadar heyecanlandım ki senaryonun eve gelmesini bile beklemeden hemen kargoya gittim ve aldım. Alır almaz da parkta oturdum ve senaryoyu okudum. Ama başladım ağlamaya. Herkes bana bakıyordu. Gözlerimi sildim ve Çağan'ı aradım.

* Senaryonun nesi etkiledi?

Çok insanca yazılmıştı. Annenin naifliği beni etkiledi. Benim de 33 yaşında oğlum var.

ROLE HAZIRLANMADIM

* Role hazırlık yaptınız mı?

Çağan, 'Yıldız Abla hiçbir şekilde hazırlanma, ezberleme, çalışma. Sadece senaryoyu oku ve gel' dedi. Çağan'ın bütün istediği hepimizin doğal ve sade olmasıydı. Tabii ki senaryonun dışına da çıkmadık. Cemal (Hünal) ve Melis'le (Birkan) de birbirimizden o kadar güzel elektrik aldık ki, gerçekten Cemal'i kendi oğlum gibi hissettim. Melis de gelinim olsun istedim.

* Nasıl bir yönetmen Çağan Irmak?

Çağan kafasında her şeyi planlamış, dersine çok iyi çalışmıştı. Geliyorduk, tek prova yapıyorduk ve hemen çekime giriyorduk. Ve bizi çok iyi motive ediyordu. Ondan çok şey öğrendim. Çok yönlü bir çocuk. Çok iyi psikoloji biliyor, çok iyi insan gözlüyor, çok güzel sesi var, müzikten anlıyor, enstrüman çalıyor.

* Film çekilirken genelde oyuncular nasıl bir film çıkacağını bilmezler ve çıkan sonuç onlar için sürpriz olur değil mi?

Aynen öyle... Çağan bize hiç izletmedi filmi. İlk kez galada izledim. Sadece bir gün sürpriz yaptı bize ve 'Size ufak bir sahneyi izlettireceğim' dedi. Çok hoşuma gitmişti, 'Ay tam bir Fransız filmi gibi olmuş' demiştim.

* Filmi ilk izlediğinizde ne hissettiniz?

Çok duygulandım, kendime de ağladım. 'Hay Allah kadına yazık, oğlu annesinden utanıyor, eziliyor' dedim. Mesela restorandaki o sahne beni çok etkiledi. 'Gerçekten oğlum bana böyle yapsa ne yaparım?' diye düşündüm. Aynı duygularla filmi tam beş kez izledim.

* Filmi izlerken yanımda 60'lı yaşlarda bir grup kadın oturuyordu. Tam Alper, 'Ada ayrılmak istiyorum' dediğindeki tepkileri şöyleydi: 'Aa ne oldu ki hiç anlamadım...' Yani eski kuşak, Alper'in tepkisine anlam veremiyor.

Doğrudur, bizler çok gerilerde kaldık. Sağımdan solumdan duyuyorum; arkadaşlarımın çocukları severek evleniyorlar. Ama şu an nasıl eşyaları tüketiyorsak, gençler de her şeyi tüketiyorlar. Hemen bitiriyorlar aşkı. Bu duruma çok üzülüyorum. Hiçbir özveri yok... Günübirlik ilişkiler yaşanıyor. Yazık oluyor. Ama belki de onların yaptığı doğrudur bilemiyorum.

* Alper bir sahnede 'Çok zor be anne, çok zor' diyor. Annesi ise 'Nesi zor be oğlum?' diye soruyor. Ama Alper cevap vermeden odadan çıkıyor. Sizce zor olan neydi?

Anne onu o kadar güzel bir yaşantı da görüyor ki! Dolup taşan bir restoranı var, güzel bir kız arkadaşı var; onu anlamıyor. Alper de belki bu yaşantıdan memnun değil, annesini kırdığı için mutsuz. Arada kalma durumu var.

* Müzeyyen Hanım taşralı bir kadın... Filmde sizin fazla şehirli kaldığınızı söylüyorlar. Katılıyor musunuz?

Ben de duydum onu. O kadar da modern değildim aslında ama belki görüntüm yüzünden olabilir. Uzun boyluyum, zayıfım, görüntüm Avrupai kalmış olabilir. Ama ne yapabilirim ki, ben buyum. Sadece karakteri oynamaya çalıştım.

* Bir de Tarsus'lu bir kadının alışveriş merkezine tepki göstermesinin, yürüyen merdivenlere şaşırmasının inandırıcı gelmediği yönünde de bazı eleştiriler var...

Tarsus da büyük bir yer ama bu kadın kendi içinde yaşayan bir kadın. Torunlarını büyütmüş, kızıyla oğluyla yaşıyor. Fazla dışarıda gezsin tozsun gibi dertleri olmayan bir kadın. Giyimi kuşamını gördük zaten; düğüne bile o tarz bir elbise ile gitmek istiyor. Belki bu kadar büyük bir çarşı görmedi hayatında. Bu kadar da ıcığını cıcığını çıkarmasınlar, bırakın bunlar da insanların fantezisi olsun...

* Filmi eleştirenler bile sizin oyunculuğunuza şapka çıkarıyor. Gizli kalmış bir hazine olarak görüyor musunuz kendinizi?

Hiç öyle düşünmüyorum. Ben tiyatroda çok güzel oyunlar oynadım. İçimde 'Ah şunu da oynasam' diye hiçbir ukde kalmadı. Hiçbir kıskançlığım da yok.

* Alper ile annesi arasında nasıl bir ilişki var sizce? Alt metninde yatan nedir?

Alper senelerdir yalnız yaşamaya alışmış. Hayatına annesi bile girsin istemiyor. Annesinin doğallığından utanıyor. Ama vicdanını rahatlatmak için de sık sık para yolluyor. Kadın düğün için geliyor İstanbul'a. Aslında düğün bahane, oğlunu görmeye geliyor. Çünkü oğlunun özlemi ile yaşıyor. Bu noktada onu kendimle bağdaştırdım. Benim oğlum da senelerdir yurt dışında...

SICAK BİR İLİŞKİMİZ VAR

* Sizin nasıl oğlunuzla ilişkiniz?

Oğlumla ilişkimiz çok sıcak. Filmdeki gibi bir durum hiç yaşanmadı. Benim oğlum baba ile daha yakın. Beni üzmemek için bazı şeylerini baba ile paylaşır hep.

* Sevgililerini tanıştırır mı sizinle?

Tabii tabii... Hepsini biliyorum. Bazen ayrılıyorlar ama ben o kadar benimsiyorum ki o kızları, kendi kızım gibi, arkalarından günlerce gözyaşı döküyorum.

* Ada gibi bir gelin ister miydiniz?

Çok isterim. Böyle bir gelini her anne ister. İnşallah öyle çıkacak benim gelinim de. Ada gibi olmazsa da önemli değil. Önemli olan oğlumun mutluluğu...

* Mahsun Kırmızıgül'ün yeni filmi 'Güneşi Gördüm'de de rol aldınız. Bu filmi biraz anlatır mısınız?

Doğu'da yaşayan çilekeş kadınların öyküsü. Ben de orada zor şartlarda yaşayan kadınlardan birini oynuyorum. Kars'ta çektik ama iki günlük çekimimiz kaldı. Karın yağmasını bekliyoruz.

* Mahsun Kırmızıgül de zaman zaman yönetmenliğiyle eleştiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Ben kendisine saygı duyuyorum. Kazandığı parayı filme yatırıyor. Ona teşekkür etmek lazım. Ve o kadar güzel anlatıyor ki... Çünkü Doğu'yu çok iyi biliyor ve anlattığı hikayeye inanıyorsun. O yüzden de eleştirecek bir şey bulamıyorum.

Buge Cankat /Sabah