"ISSIZ ADAM"IN HİKAYESİ

Melis Birkan ve Cemal Hünal'ın başrolde olduğu "Issız Adam", vizyona girdi...

"ISSIZ ADAM"IN HİKAYESİ

Cemal Hünal ve Melis Birkan'ın yanı sıra, Yıldız Kültür, Şerif Bozkurt ve Gözde Kansu'nun da rol aldıkları filmin çekimleri beş hafta sürdü. Yapımcılığını Most Production, görüntü yönetmenliğini Gökhan Tiryaki'nin üstlendiği filmin Beyoğlu çekimlerinde gizli kamera da kullanıldı. Film, 30'lu yaşlarını süren Alper adlı bir aşçı ile çocuk kostümleri tasarlayıp diken Ada adlı genç bir kadının aşklarının özelinde modern hayatın insanları nasıl yalnızlaştırdığını irdeliyor.

MELİS BİRKAN: BİKİNİYLE DUŞA GİRMEK OLUR MU?

- Önce biraz başa dönelim... Setiniz nasıldı, çekimler nasıl geçti?

"Issız Adam" Çağan'la ikinci çalışmamız, ama onu ilk kez burada tanıdım. Kendimi ona daha iyi ifade etmekten çok, onu mutlu etmek için uğraştım. Çok keyifli bir setti. Çağan size değer veriyor, ne hissettiğinizi önemsiyor ve role adım adım hazırlıyor. Arada sürprizler yapıyor. Hisleriniz açık, niyetinizin iyi olduğu anlarda Çağan ile çalışmak çok keyifli. Bazen bize güvenip doğaçlama sahneler bile çekti. Ben de o güveni boşa çıkarmamak için çok çaba sarfettim.

- "Issız Adam"ın Ada'sı nasıl bir karakter peki?


Bu, günümüz ilişkilerini anlatan bir film... Çok çekirdek bir kadromuz var. Çağan (Irmak) “Neredeyse iki kişilik” diye bir açıklama bile yaptı, ama aslında beş-altı kişilik bir kadroyuz. Ada hepimizin yaşadığı problemleri yaşayan, sokakta yürürken karşılaşabileceğiniz sıradan bir karakter... Aslına bakılırsa filmdeki bütün karakterler öyle. Filmde beklenmedik bir aşk hikayesi var. Günümüzde yaşanan, yaşanamayan, beklenen sona gelinemeyen ilişkilerden biri bu da... Kadın-erkek, herkesin böyle bir hikayesi vardır.

- "Issız Adam"da yaşanan bir sevişme sahnesi basına yansıdı... O konuda ne diyeceksiniz?

Vallahi o haberleri görmedim, duymadım. Şu kadarını söyleyeyim; eğer bir film için gerekliyse öyle sahneler çekilir. Siz de gerçek hayatta sevginizi dokunarak, öperek gösteriyorsunuz. Nefretiniz, yeri geldiğinde bir tokat attırıyor. Aynı şekilde düşünün, duş sahnesinde bikinili birini getirsem size gülersiniz, değil mi? Çağan bu filmin “hayat gibi” olması, doğal olması için uğraştı. Her şey filmin içinde olması gerektiği dozda yer aldı.

- "Issız Adam" neden Altın Portakal'a yetişmedi?

Yetişmedi demeyelim, çünkü yetiştirmek gibi bir planımız yoktu. 7 Kasım'da (bugün) vizyona giriyor, biz asıl onun heyecanını yaşıyoruz.

- Bu yıl genç oyuncular Antalya'yı istila etti. Ustalar sinema filmi yapmalıyım diye ağlarken, gençler arka arkaya film çekiyor. Bu şans mı?

Bu ne yapmak istediğinize karar vermenizle ilgili bir şey. Ben ilk filmimi Serdar Akar'la çektim ve tamamen tesadüftü. Sonra bir röportajım üzerine Çağan beni aradı. Bu da şanstı... Tabii bunu değerlendirmek önemli. Bana inandıkları için ben de elimden geldiğince iyi oyunculuk yapmaya çalıştım. Bundan sonra da bu seviyenin altına düşmemek için uğraşacağım.

- Eğitiminiz de oyunculuk üzerine miydi?

Aslında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Bale ve Modern Dans Bölümü mezunuyum. Ama dansa devam etmek istemedim. "Mucizeler Komedisi"ne dansçı olarak girdim. Şener Şen ile bir repliğimiz vardı, Işıl Kasapoğlu (koreograf) bana başka bir iş verdi, ben oradan oyuncu olarak çıktım.

- Son olarak... Ufukta yeni projeler var mı?

Star TV'nin "Ay Işığı" adlı yeni dizisinde rol alıyorum. Sinema adına ise yeni bir şey yok. Filmimizin gösterime girmesini ve gelecek tepkileri bekliyorum sabırsızlıkla...

CEMAL HÜNAL: ALPER BİR NEVİ ŞEHİR VAMPİRİ

- "Issız Adam"ın Alper'i nasıl biri?

Şehir insanı olarak büyümemiş, şehir insanı olmayı sonradan seçmiş biri Alper... Hep bir şeyleri elde etmek istemiş, geri kalanlara ise sırtını dönmüş. İlişkileri mümkün olduğunca kendinden uzak tutuyor. Sadece dış dünyadan besleniyor. Bir nevi şehir vampiri.

- Senaryoyu ilk okuduğunuzda, karakter hakkında ne düşündünüz?

Çok iyi yazılmış bir karakter olduğunu düşündüm. Aldığınız metin, karakterlerin kim olduğunu, neyi nasıl yaptığını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde yansıtıyordu.

- Çekimler nasıl gitti?

Film süresince çok yoğun bir his vardı. Sanırım karakterin iç dünyasıyla alakalı olarak, olup bitenlere başka bir alemden bakar gibiydim. Sonra eve geliyordum, uyuyamıyordum. Çünkü o sahneler aklıma takılıyordu. Sabaha kadar uyumayıp senaryo okuduğum, onu bırakıp çizgi romana döndüğüm geceler, yemek yiyemediğim sabahlar oldu. Kafamda sürekli bir şeyler dönüyordu. Bir buçuk ayım böyle geçti. Başka birinin hayatını yaşamak gibi bir tecrübeydi.

- Sonuç?

Senaryoyu ilk okuduğum andan daha ılımlı ve yumuşak bir karakter çıktı ortaya. Biraz daha esprili, gülümsemenin ardında iş çeviren, kurnazlığını tam anlamıyla saklayamayan biri çıktı ortaya. Çağan bizden hep provasız çalışmamızı istedi. Dolayısıyla bir şeyleri formüle edecek zamanım yoktu. Sete girdiğimizde oynuyorduk, o da bizden o sadeliği istiyordu. Senaryoya bağlı kaldık tabii, ama oyunlar birbirini itip kakarak yerlerini buldu. Çağan'ın bazen çok kolay tatmin olduğu anlar oldu. Çok zor denilen bir sahneyi bir kerede çekerken, mesela Yıldız Hanım'ın elini öpmem gereken sahnede dağıldık. “El öyle öpülmez. Sen Türk evladısın, burası Fransız sarayı değil” dedi ve 40 kez çektik o sahneyi.

- Melis Birkan ile çalışmak nasıldı?

Çok enterasandı. Prova süreci olmadığı için samimiyet gerektiren, duygusal yoğunluğu olan sahnelerde Melis ile nasıl çalışacağımı bilemedim. Yeni biriyle tanışıyormuş hissiyle çalıştık. Ama beni çok şaşırtarak oyunuma zengin seçimler sunuyordu. Başladığım yeri bir üst noktaya taşıyordu. Zevkli bir çalışma oldu. Zaman içinde karşımdaki oyuncuya karşı güven oluştu.

- Melis Birkan'la birlikte ikinci kez Çağan Irmak'ın filminde rol aldınız. Onun gözdeleri mi oldunuz yoksa?

Bu konuda hiç konuşmadık. Çağan'ın yeni projeleri olduğunu biliyorum, ama neler olduğunu bilmiyorum. Bir kere benimle çalıştı diye benimle çalışacak gibi bir durum yok. Çağan beni ne zaman çağırsa giderim. Çünkü güzel bir şeyin içerisinde yer alacağımı bilirim. Bunun için de özel bir beklentim yok. Özelliklerimi başka bir filmde kullanmak isteyebilir ya da hiç kullanmayabilir. Ama bu film için bile beni seçmesi çok müthiş bir şey.

- Siz Alper'in yerinde olsaydınız...

Alper'in derdini anlayabiliyorum. Bir kere yaşadığının dert olduğunu bilmiyor. Kendince bir kutusu var, orada yaşıyor. Çapkınlığını yapıyor, kendi haricinde kimseye karşı sorumluluk duymuyor. Bencilliği yüzünden yalnızlaşmış. Benimse ona oranla çok daha yakın aile ve arkadaş ilişkilerim var. Kendime sakladığım şeyler yok. Hayatımda olup biten her şeyi paylaşmak isterim.

- "Asi" dizisinin çekimleri nedeniyle uzun süredir Hatay'dasınız. Hayatınızda olan biteni çevrenizle nasıl paylaşıyorsunuz?


Zaten arkadaşlarımla sürekli görüşüyorum. Beni ziyarete geliyorlar. Onlar da Hatay'da olmamdan dolayı mutlular, çünkü hayatımın bir dönemini bu şekilde geçirmek istediğimi biliyorlar. Hayatımda belki de ilk kez bu kadar sorumluluk alıyorum. Doğa ve hayvanlarla iç içe yaşıyorum.

- Daha önce sorumluluk almıyor muydunuz?

Alıyordum ama bu çok farklı ve çok daha gerçek. Günlük olarak yarışan iki atın bakımı ve beslenmesi var. Filmlerde oynatılmak üzere yetiştirilen atlar aynı zamanda. Silah sesi ve oklardan korkmuyorlar. Bunun için sürekli idman yapmaları gerekiyor. Günde hiç yoktan beş saatlik iş. Tam çocuklar gibiler. Sabahları kalk, çocuğa kahvaltı hazırla, okula gönder gibi bir rutinim var. Bundan keyif alıyorum. Şehir hayatı benim için çok uğultulu. Bazen insanların neden şehirde yaşamak istediğini anlamıyorum.

MELİS ÖYLE BİR TOKAT ATTI Kİ, YERİMDEN BİLE KIMILDAYAMADIM

- Cemal Bey, filmin fragmanlarında da yer alan tokat sahnesine gelelim. Melis Hanım'dan o tokadı nasıl yediniz?

O sahnede Melis gerçek bir tokat atmak istemedi, ama Çağan “Cemal bu tokadı atmanı ister” dedi. Melis'e gidip “Bunu bir kere yapacağız zaten, asıl” dedim. Önce tereddüt etti, ben cesaretlendirince attı. Altı üstü bir tokattı. Ama Melis bir şey yaptı, öyle bir tokat attı ki, tam kadının bir adama vurup da adamın yerinden kımıldayamayacağı cinsten bir tokattı. Çok sert değildi, fakat çok ses çıktı. Oyun devam ettiği için set ekibi gülmemek için kendini zor tuttu.

Sinem Vural /Hürriyet

Filmin fragmanını haberin videosuna tıklayarak izleyebilirsiniz.