Otizmin Fark Edilmesi Geç Olabilir

Otizmin Fark Edilmesi Geç Olabilir

Otizmin Fark Edilmesi Geç Olabilir

Annelerden çoğu zaman “gözümüze bakmıyor”, “ismini söylediğimizde sanki duymuyor”, “arabayı sürmek yerine çevirip tekerleklerini döndürüyor” veya “3 yaşına geldi ancak halen konuşmuyor” şeklinde açıklamalar duymak, çocuğun bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerektiğine bir işaret olabilir. Otizm, gözle görülmeyen bir bozukluk olduğu için fark edilmesi geç olabilmektedir. Ancak erken tanı ve eğitim ile çocuğunuzun yaşamını başkalaştırmanız da mümkün olabilmektedir. Bu nedenle, otizmi tanımak ilk adım olacaktır.

Yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan otizm nöropsikiyatrik, gelişimsel bir bozukluktur. İlk olarak 1943 yılında Amerikalı psikiyatrist Leo Kanner tarafından tanımlanmıştır. DSM-IV’te otizm; yaygın gelişimsel bozukluklar başlığı altında yer almaktadır. Bir çocuğun otistik bozukluğa sahip olması için sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde geri olması, tekrarlayıcı hareketler ve sınırlı ilgi ve etkinlikler göstermesi gerekmektedir.

Otizmin nedenleri halen kesin olarak bilinmemektedir. Şu an kesin olarak bilinen tek şey otizmin, dil, kültür, ırk ve sosyal sınıf farkı gözetmeksizin her kesimde görülebileceğidir. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir.

Otizmde tanı, çocuk nöroloğu veya psikiyatristi tarafından konulmaktadır. Tanı koyabilmek için uzman kişinin çocuğu hem yapılandırılmış, hem de yapılandırılmamış ortamlarda incelemesi gerekebilir. Ayrıca çeşitli değerlendirme envanterleri ile de tanı netleştirilmektedir. Otizm, 1970lerin sonunda 10.000’de 4.9 oranında görülürken, 1990larda bu oran 10.000’de 9.6’ya yükselmiştir. Son çalışmalar ise her 152 çocuktan birinin bu yelpaze içerisinde bulunabileceğini ileri sürmüştür. Otizmin son yıllarda bu oranda bir artış göstermesi, tanı kriterlerinin genişletilmesine, bilinirliğinin artmasına (Yağmur Adam filmi bunda önemli bir pay sahibidir) ve çevresel faktörlere bağlanmaktadır.

Otizmin her çocuk için kesin bir tedavisi olmasa bile, otizm tedavisinde bilinen ve etkisi kanıtlanmış tek şey erken yaşta başlanmış yoğun eğitimdir. Alternatif tedaviler (gluten-casein diyeti, vitaminler, yunus tedavisi vs.) son yıllarda aileler arasında sıkça denenmektedir. Ancak halen sınırlı sayıda olan veya olmayan araştırmalar bu yöntemlerin yararlı olduklarını kanıtlamamaktadır.

Otizmde aile, eğitimciler, uzmanlar, okul ve sosyal çevre bilinçli, katılımcı ve destekleyici olursa küçük adımların sonucunda büyük kazanımların elde edilmesi kaçınılmaz olacaktır.