Perihan Mağden, Hülya Avşar'a fena çaktı!..

İşte Perihan Mağden’in “Taraf” gazetesindeki “3 KADIN TÜRKİYE ya da bana eğitmenini söyle sana kim olmadığını söyleyeyim” başlıklı yazısı…

Perihan Mağden, Hülya Avşar'a fena çaktı!..

“O Ses Türkiye” diye bir yarışma var Show ekranlarında. Katılan yarışmacılar –ki, öyle şahane şarkıcılar var ki aralarında; inanamıyor insan harbiden– kendilerini seçmiş olan ünlüler arasında birini tercih ediyorlar onları (bu yarışmayı kazanmak için) eğitsinler diye.

İşte, kızımla seyrederken her seferinde soluk soluğa/ nerdeyse çığlık çığlığa kalıyoruz bazı yarışmacılar Hülya Avşar’ı seçtikçe.

Kimi “pseudo” entellerin “O bir sinema hayvanıdır” vesaire üfürmelerinin aksine, dönerci çırağı gibi rol kestiği filmlerinin sonu gelince, ya da ününün/ güzelliğinin doruğundayken de sahnelerde para kesmeye, pardon şarkı söylemeye, başladı H. Avşar.

Hakikaten çok “limited” bir sesi ve “zero” eğitimi olduğu halde güzel ve cilveli bir kadın olduğu için, popo sallayıp kollarını havaya kaldırarak koltukaltlarını habire gösterdiği için (subliminal mesaj gönderme), matrak şarkılar seçip bunu kendine has enerjisiyle söylediği için–

Ama esas fevkaladenin fevkinde bir “gündem işgalcisi”/ “alâka arsızı” olduğu için, epeyce sahneledi kendini bir “şarkıcı” olarak.

Miyadı doldu: epey zamandır ne sahne, ne dizi teklifi alıyor herhalde, televizyon programları ardı ardına duvara tosluyor; ama Acun bey kiloyla aldı galiba ekran personasını, onun “porgramlarında” jüri: Yerini de dolduruyor. Zira aşırı şımarık ve hareketli bir kadın. Dikkatleri üstüne çekmekte –sinir tanımıyor.

Para kazanmaya ihtiyacı varsa, kazansın ayrıca: Alan razı, satan razı. Allah bereketini arttırsın. Neden olmasın?

Ve fakat bu yarışmada Mustafa Sandal gibi kurt bir besteci-prodüktör, Hadise gibi Avrupa çapında birkaç hit yaratmış çok çok tatlı bir kadın ve Murat Boz gibi konservatuar mezunu, iyi bir şarkıcı ve inanılmaz esprili bir genç adam dururken BAZI (hatırı sayılır fazlalıkta) yarışmacının onu “tercih etmeleri” son derece esrarengiz ve açıklamalara muhtaç bir mantık- izan yoksunluğu örneği olarak buzlu sularımızda beliriyor.

H. Avşar ikide birde yalan yanlış kullandığı “meyan” kelimesi dışında hiçbir müziksel terimi bilmiyor, (M. Boz inanılmaz hâkim mesela literatüre) diğer jüri üyelerinin düğmeye bastığı anda resmen onlardan kopya çekiyor, “Ben sana repertuvar yaparım. Repertuvar! Repertuvar!” diye müthiş sahne tecrübesini öttürüyor, “Anladım, bu şarkıyla özdeştin sen” gibi (“leş” kısmını belki de anti-militarist olduğu için atarak) ufak “eğitim” kayığıyla azıcık uzaklara açıldığında kayboluyor –Vesaire, vesaire.

Perihan MAĞDEN