PKK'da çözülme başladı!..
TSK'nın Ekim ayı içinde gerçekleştirdiği operasyonlar neticesinde, çok sayıda terörist etkisiz hale gelirken, silahlı çatışmaya karşı olan pek çok örgüt mensubunun da bu durumu fırsat bilerek örgütten kaçtığı öğrenildi.
Son dönemlerde terör örgütü PKK tarafından Ankara, İstanbul, Siirt,
Batman, Bingöl, Tunceli ve diğer kentlerde sivillere yönelik
gerçekleştirilen saldırılar, silah bırakmaktan yana olan örgüt
içindeki militanları örgütle yollarını ayırmalarına neden oldu.
Türk uçaklarının örgüte yönelik bombardımanını fırsat bilen Kandil
bölgesindeki PKK'lı militanlardan yaklaşık 40 kişinin, Serdeşt,
Pişter, Kaladıze ve Ranya'daki KYB'li peşmerge güçlerine
sığınırken, Zap, Hakurk ve Haftanin bölgelerindeki kamplardan kaçan
60 civarında militanın da Dohuk, Zaho, Diyana, Akre ve Sidekan'daki
KDP'ye ait peşmerge güçlerine sığındığı belirtildi. Bu arada, KYB
ve KDP'ye teslim olan örgüt mensuplarından çoğunun, ailelerine
kavuşmak için Türkiye'ye iade edilmelerini istedikleri
kaydedildi.
Öte yandan, 2011 yılının Ekim ayı içinde Irak sınırından Türkiye'ye
giriş yapan ve güvenlik güçlerine teslim olan 26 örgüt mensubunun
da, etkin pişmanlık yasasından faydalanmayı talep ettikleri
bildirildi.
PKK'dan kaçışlar, Kasım 2011 ayı içinde de sürdü. Örgüt tarafından
infaz edilme korkusu taşıyan bazı militanlar KYB ve KDP'ye
sığınırken, özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki kamplarda
barınan militanlar ise Türkiye'ye geçiş yapıyorlar.
2011 Kasım ayı içinde, Şırnak Silopi'deki güvenlik güçlerine
sığınan biri kadın 7 kişilik grup üyeleri Sedat Civan Kod Yusuf
Ereng, Amed Kato Kod Diyar Bakır, Havar Dersim Kod Serkan Küçük,
Agir Bazıt Kod Fırat İlhan, Tekoşer Cilo Kod Azad Çiçga, Fırat Cilo
Kod Mükail Alkan ve Roda Diren Kod Esra Dere'nin, Silopi Jandarma
Komutanlığı'na PKK terör örgütü hakkında önemli bilgiler verdikleri
bildirildi. Söz konusu şahısların ifadelerinde, "PKK'nın, Roj Tv ve
diğer yayınları kanalıyla yaptığı propagandalar ile örgüt yanlısı
siyasetçilerin telkinlerinin etkisinde kalarak örgüte katıldıkları,
ancak kamplarda yaşadıkları ve tanık oldukları gerçeklerin
kendilerini hayal kırıklığına uğrattığı, örgüte katılmadan önce
anlatılanlar ile katıldıktan sonraki uygulamalar arasında ciddi
tutarsızlıklar olduğunu gördükleri, örgüt sorumlularının Allah'a,
Peygambere, Kur'an'a ve diğer dini değerlere sürekli küfür ve
hakaret ettikleri, örgüt kamplarında namaz kılmanın, oruç tutmanın
yasak olduğu, örgüte katılan gençlerin dinsizleştirildiği, her
türlü ahlaksızlığın ve çirkefliğin yaşandığı, örgütte Ermeni,
Süryani, Asuri, Rum, Dürzi, Yezidi, Nusayri ve Yahudi kökenli
gençlerin de bulunduğu, bunları gördükçe PKK'nın Kürtlerle bir
ilgisinin olmadığını ve sadece Kürtlerin adını kullanarak bazı
güçlerin hesabına taşeronluk görevi yaptığını anladıkları, artık
örgüte ve siyasetine hiçbir inançlarının kalmadığı, hem Türklerin
hem de Kürtlerin düşmanı olan PKK'ya katılmaktan pişmanlık
duydukları ve bu nedenle kaçtıkları, eğer devlet imkan verirse şu
anda mevcut olan etkin pişmanlık yasasından faydalanmak ve tekrar
topluma karışıp normal yaşantılarına devam etmek istedikleri"
yönünde beyanlarda bulundukları öğrenildi.