Seda Kaya: 'Toplumsal cinsiyet eşitliği'
"Cinsiyet bizi kadın veya erkek yapan belli fiziksel veya biyolojik özellikler. Toplumsal cinsiyet ise kültürel ve sosyal olarak belirlenen cinsiyet rollerine karşılık geliyor."
Şöyle de diyebiliriz: Cinsiyet biyolojik bir gerçeklik. Ya kız
doğarız ya da erkek. Toplumsal cinsiyet ise doğumdan sonra
'kız çocuk olmanın' ya da 'erkek çocuk
olmanın' koşullarını belirler. Toplumun kadınlardan ve
erkeklerden beklediği birtakım nitelikler ve davranışlar olarak
karşımıza çıkar. Yani: 'Erkek' ve 'Kadın' cinsiyet kategorileriyken
'Erkeklik' ve 'Kadınlık'
toplumsal cinsiyet kategorileridir. Bu girişi niye yaptım? Malum
"8 Mart" haftasındayız. Bir hafta boyunca
kadınlardan, kadın haklarından söz edeceğiz. Kadınların durumunu
konuşacağız. Ben de bir hafta boyunca "erkeklik" konusuna
değineceğim. Çünkü erkekliği sorgulamadan kadıların durumundan söz
etmenin pek bir anlamı olmuyor. Toplumsal cinsiyet de tam burada
öne çıkan bir konu. Çünkü cinsiyet özellikleri farklı insan
toplumları arasında çok fazla değişmemesine rağmen toplumsal
cinsiyet özellikleri büyük oranda farklılık gösteriyor. Örneğin
ABD'de kadınların araba kullanması konusunda herhangi bir sorun
yaşanmazken Suudi Arabistan'da yaşanıyor.
CİNSİYET FARKLARI
Toplumun belirlediği roller davranış kalıplarını, sorumlulukları,
paylaşım düzenlerini, kaynaklara ve ayrıcalıklara erişimimizi de
belirliyor. Doğduğumuz andan itibaren kültürel ve sosyal
koşullanmalar devreye giriyor. Kız ve erkek bebeklere farklı
isimler veriliyor. Giysilerimiz, odalarımız farklı renklerde
hazırlanıyor. Ve işte kızlara pembe, erkeklere mavi renk
giydirilmesiyle toplumsal cinsiyet de oluşmaya başlıyor. Bunu
çocukların cinsiyetine göre alınan farklı oyuncaklar izliyor.
Yetiştirilme biçimlerimiz de farklılık gösteriyor. Kızlar cici ve
sevimli olmak üzere yetiştirilirken erkekler daha atak, daha
saldırgan, daha bağımsız olmaya teşvik ediliyor. Cinsiyeti
belirleyen fiziksel ve biyolojik özelliklerin yanı sıra, kadın ve
erkeklere özgü olarak gördüğümüz başka özellikler de vardır. Bazen,
kadınların daha duygusal, erkeklerin daha güçlü olduğu, ya da bazı
işlerin kadın işi, diğer bazı işlerin ise erkek işi olduğu gibi
genellemeler yaparız.
FIRSAT EŞİTSİZLİKLERİ
Toplumsal cinsiyet, yapılan işleri ve sorumlulukları belirlediği
kadar, farklı cinsiyetlerden kişilerin kaynaklara erişiminde de
önemli bir rol oynar. Bu, kadınların belli işlere alınmaması veya
aynı işi yapan bir erkeğe göre daha düşük maaş alması gibi
durumlarla kendini gösterir.
Kısacası bir yandan cinsiyetin doğuştan gelen bir biyolojik özellik
olduğu düşünülüyor, diğer yandan kadınlara ve erkelere ait cinsiyet
özellikleri toplumsal davranış farkları olarak tanımlanıyor.
Erkekler akılcı, çıkarcı ve güçlü, kadınlar duygusal, yumuşak ve
zayıf...
İlaveten, bu cinsiyet özellikleri birbiri karşısında daha üstün,
daha güçlü ya da zayıf ya da daha önemli veya önemsiz olarak anlam
kazanıyor.
Sonuçta erkekler ve kadınlar arasında toplumsal statü ve
fırsatların paylaşımında eşitsizlikler oluşuyor. Bugünün modern
toplumlarının amacı da bu eşitsizliği ortadan kaldırmak. Bizim de
2008'de başlattığımız bir eylem planımız var. Neler yapıldı? Söz
edeceğim.
SEDA KAYA / YENİ ASIR İNTERNET SİTESİ