Sema Denker yazdı: "Seçkin Piriler Ne Yapmalı?"

"... Herkesin bu "aldatılma" konusunda türlü fikirleri vardır. Her fikre de saygım var. Ancak ben Seçkin'e bu dönemde sakin olmasını tavsiye ediyorum. Biliyorum içinde fırtınalar kopuyor... Biliyorum Kıvılcım Ural'ı parçalamak ..."

Sema Denker yazdı: "Seçkin Piriler Ne Yapmalı?"
Meydan Gazetesi'nden Sema DENKER'in yazısı...

"Duman" grubunun solisti, Seçkin Piriler'le evli olan iki çocuk babası Kaan Tangöze, bir süredir kendi gibi müzikle uğraşan Kıvılcım Ural ile birlikte...

Büyük "aşk" yaşıyorlar! Öyleki; Kaan'ın gözü ne çocuklarında ne de karısında... Kendi gibi marjinal olan Kıvılcım Hanım, belliki aklını başından almış Kaan'ın... Ama geçecek ve bitip, gidecek... Bu aşk, inanın öyle uzun soluklu olmayacak.

Çünkü... Bir ipte, iki canbaz olmaz... Yani, iki marjinal bir arada o-l-a-m-a-z...

Şimdi "Anne" Seçkin'in üzerine, bu uçlarda yaşayan Kıvılcım Hanım, Kaan'a iyi geldi... Bir süre daha iyi gelecek... Ama sonra o düzensiz, o dibi olmayan hayat, sabaha kadar süren marjinal geceler, sona erecek... Heyecan bitecek... Hep böyle değil midir?

GİDEN ADAM GERİ GELMEZ

Erkek, aşık olduğu kadın anne olup çoluk çocuğa karıştı mı, bir bocalar. Evin, kadının, çocukların sorumlulukları ağır gelir. Baba olmak, eş olmak ağır gelir... Oysa dışarıda hayat akmaktadır... Şan, şöhret, müzik artık ikinci planda kalmıştır. Bu durum da can sıkıcıdır... İşte bu tip erkekler, evliliğe ve çocuğa hazır olmadığını düşünmeye başladığı, yani bunaldığı anda dışarı atar kendini. Zaten dışarıda da çakallar beklemektedir... Sonuç malum... Kaçınılmaz son...

Herkesin bu "aldatılma" konusunda türlü fikirleri vardır. Her fikre de saygım var. Ancak ben Seçkin'e bu dönemde sakin olmasını tavsiye ediyorum. Biliyorum içinde fırtınalar kopuyor... Biliyorum Kıvılcım Ural'ı parçalamak, ona telefon mesajlarıyla hakaretler yağdırmak istiyor. Hatta gidip saçını-başını yolmak, avaz avaz bağırmak, kırıp-dökmek geçiyor içinden. Kaan'ı çocuklarını kullanarak geri getirmeye çalıştığını da biliyorum. Ama bunların hepsi o kadar boş hisler ve eylemlerki. Yapacağı her ne olursa olsun, giden adamı geri getiremeyecek. O adam gitmiş artık. Geçmiş olsun... Kıvılcım olmasa, bir başkasının yanına gidecek. Burada Kıvılcım'ın evli adamla ilişki yaşaması ne kadar suç ise, en az Kaan da onun kadar suçlu. O yüzden Kıvılcım'a kızmasın... Kaan'a da... Hatta kendinede... Tabii giden adam geri gelebilirde... Böylesi de yaşanıyor. Ama emin olun hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. O içiri giren kurt, herkesi kemirip, bitiriyor...

KAAN'A ASLA ZORLUK ÇIKARMAMALI

Peki Seçkin ne yapmalı? İçi kan ağlasa da bunu kimseye göstermemeli ve dimdik durmalı.

(Biliyorum çok zor ama bunu yapmalı) Adam gitmek mi istiyor, gitmesine izin vermeli. Hiç zorluk çıkarmamalı. Yasalar ne uygun görüyorsa o çerçevede hakkını almalı... Çirkeflik, hırçınlık asla yapmamalı. Bir kadına, bir anneye yakışır tavırda durmalı... Kaan'ı kendinden uzaklaştırmak yerine, tam tersini yapmalı... Onu "asla" kıskandırmaya çalışmamalı. (İşte kadının en büyük hatası bu duygusuna yenik düşmesi oluyor.) Özel hayatına çok dikkat etmeli. Hemen sevgili yapmamalı. Boş durmamalı, çalışmalı. Ayakları üzerine basan, sağlam güçlü bir kadın olmalı. Kendine bakmalı...

Yani iyi bir anne, iyi bir iş kadını olmalı... Kaan onu nefretle değil, ilgiyle, hayranlıkla izlemeli... İşte Seçkin, bütün bunları başarabilirse eğer, mesele intikam almaksa, en büyüğünü almış olur... Çünkü bir süre sonra kocası, "KEŞKE" diyecektir. O zaman da giden kendisi olacaktır.

SEMA DENKER - MEYDAN GAZETESİ / [email protected]