Yunus Emre Vakfı’ndan TÖMER’lere destek paketi

Yunus Emre Enstitüsünün himayelerinde Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) iş birliğinde ‘Türkçe Öğretim Merkezi Yöneticileri Koordinasyon Toplantısı’ gerçekleştirildi.

Yunus Emre Vakfı’ndan TÖMER’lere destek paketi

Toplantıya, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyet Başkanvekili Serdar Çam, YEE Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ve TÖMER temsilcileri ile çok sayıda davet katıldı.

Toplantı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Açılış konuşması Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Şeref Ateş, milletlerin yok oluşları ve var oluşlarının dilleriyle mümkün olduğunu söyledi. Türk dilinin her zaman tehdit altında kaldığını belirten Ateş, “Her zaman Türk milleti bir taraftan insanlık için üretim yaparken diğer taraftan da bir anlamda daha sevecen, daha güzel görünen diller tarafından istila edilmeye çalışılmıştır” dedi.

‘EVRENİN HER TARAFINA DİLİMİZ ULAŞSIN’

Yunus Emre Enstitülerinin dünyanın dört bir tarafında sadece Balkanlarda, Arap coğrafyasında değil, Amerika kıtasından Pasifik’e kadar Türkçe dilini taşıdığını ifade eden Ateş, şunları söyledi:

“Bazı insanlar özellikle son dönemde ‘Türkçe bilim dili değildir, Türkçe, felsefeye elverişli değildir, Türkçe şuna elverişli değil, buna elverişli değildir’ diye iddialarda bulunuyorlar. Dil insan vücudundaki kas sistemi gibidir. Yani siz kendi dilinizi öz güvenle kullanmadıktan sonra o dil gelişmez. Bilim dili de olmaz. İşte tıp dili de olmaz. Doğa bilimleri ifade edecek, söylemi, şiir yazmayı ya da felsefe yapmayı mümkün kılmaz. Bir dönem nasıl dilimiz tehdit altındayken bazı insanlar öne çıkıp bunun önemini vurgulamış ise biz de bugün dilimize sahip çıkmalıyız. Sahip çıkmanın temel özelliği özgüvenle kendi ülkemizi başta olmak eğitim diliminin Türkçe olması üniversitelerde başka dilleri kendi isteğinizle seçmemiz yani eğitim dili olarak seçmemiz bu derin anlamda baktığınızda bir anlamda bir kompleksi, bir aşağılık duygusunu ifade eder. Tabii ki dilleri yabancı dil olarak öğrenmemiz gerekir. Çünkü temel amacımız başkalarıyla bağ kurmak. Dolayısıyla dili ister Türkiye’de ister yurt dışında eğitim dili olarak yaygınlaştırmakta yine akademisyenlerin, bilim insanlarının görevi. Devletimiz bu bilinçle Kültür Bakanlığımız bünyesinde Yunus Emre Enstitüsü, Türk Dil Kurumu, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları gibi kurumlar kurarak bunu sağlamaya çalışmakta. Fakat en önemlisi halka inmeden bilim insanlarımıza, akademisyenlerimize bunu sahiplendirmeden bu dil yaşamaz. Biz de dilimizi her alanda kullanacağız ki, böylelikle gelişsin ve kainatın, dünyanın, evrenin her tarafına bu dilimiz ulaşsın.”

TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE MADDİ DESTEK PAKETİ

YEE Başkanı Ateş, Türkçe'ye ve Türkçe öğretimine destek olmak amacıyla verecekleri destek paketine ilişkin, şunları kaydetti:

“Üç alanda destek olmak amacıyla bir destek paketi açıklamak istiyoruz. Özellikle birinci ana başlık, Türkçe'nin yabancı ya da ikinci dil olarak öğretimi ve öğrenimini teşvik edecek. Bu alana katkı sunacak farklı içeriklere sahip projeleriniz. İkincisi Türkçe'nin yabancı ya da ikinci dil olarak öğretimi, öğrenimi alanında geliştirilecek farklı materyaller. Üçüncüsü TÖMER’lerde çalışan, yetişmiş kişilere verilecek değerlendirici eğitimleri, başlıkları adı altında Yunus Emre Enstitüsü olarak birlikte ya da TÖMER’ler olarak geliştireceğimiz tüm projelere maddi destek vereceğiz. Ve böylelikle de bulunduğunuz üniversitelerdeki çalışmaları yerinde teşvik etmiş olacağız. İnşallah bu yolculukta hep birlikte ülkemizin ortak hikayesini, dilimizle birlikte yazacağız. Bu dil kalıbı Türkçe olacak ve bütün insanlığa Yunus'un dediği gibi ‘Çalab’ın tahtı gönüllerdir.’ İnsanların gönüllerine girmeye çalışacağız.”

‘TÜRKÇE KULLANIMLA İLGİLİ TALEPLER GİDEREK ARTMAKTADIR’

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyet Başkanvekili Serdar Çam, burada yaptığı açıklamada, Türk dilinin ve Türkçe eğitim konusunun dünyada gelişen bir süreçte olduğunu söyleyerek, “Türk ekonomisi, ticareti, siyaseti, diplomasisi ve uluslararası etkinliği arttıkça, Türkçe kullanımla ilgili talepler giderek artmaktadır. Türk dizilerinin, sinema ürünlerinin kültürel faaliyetlerinin giderek yaygınlaşması, beraberinde bizim dilimizin de gelişerek bütün dünyada talep görmesine katkı sağlıyor. Bu talebe karşı da gerek Yunus Emre Enstitülerimizin merkezleri aynı zamanda TÖMER’lerin de temsilciliklerinde yaptığı merkezlerin yurt dışından gelen öğrencilerin ve diğer misafirlerin ihtiyaç duydukları Türkçe eğitimiyle alakalı süreçlerde gelişen şartlara göre, dünyadaki rekabet stratejisine göre ki, dil eğitiminin de bence bir rekabeti var, mücadele alanı var. Tarihten gelen kültürümüzün dilimizle birlikte korunması ve yaşatılması, başka dillerin etkisi altında kalmaması noktasındaki çabalar çok kıymetli” dedi.

‘TÜRKÇE’NİN SEVDİRİLMESİ KONUSUNDAKİ ÇABALAR KIYMETLİDİR’

Bakan Yardımcısı Çam, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy Bey'in çalışmaları kapsamında, Türk Dil Kurumumuz, Tarih Kurumumuz, Atatürk Yüksek Kurumumuzun bütün birimleri ve buna bağlı olarak Yunus Emre Enstitümüz, Yurt Dışı Türkler Başkanlığımız, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz hemen hemen bakanlığımızın bütün birimleri turizm faaliyetleri de dahil olmak üzere direkt ya da dolaylı olarak Türkçe dilinin yaygınlaşması, gelişmesine katkı sağlamaktır. Yeni kullanılan teknolojik imkanlar, karekod sistemleri, rehberlik sistemleriyle gelen turistlerle irtibatların sağlanması aynı zamanda da Türkçe’nin sevdirilmesi konusundaki çabalar kıymetli çabalardır. Yunus Emre Enstitümüzün yapmış olduğu bu çalışma inşallah gelecekteki nesillerin hem Türkiye'nin hem de diğer Türkiye'ye müzahir olan bütün ülkelerin temsilcilerinin gelişmesine katkı sağlayacaktır.”

‘TÜRKÇE'YE SAHİP ÇIKALIM, GELİŞTİRELİM VE YAYALIM’

Bakan Yardımcısı Çam, Türkçe dilinin kıymetinin bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yabancı dil öğrenmek tabii ki bugünün şartlarında kıymetli ama asla kendi dilimizi kaybederek, kendi dilimizin bozulmasına, erozyona fırsat vererek yapmaya gerek yok. Anne ve babalar özellikle dilimizin değerini bilerek çocuklarımız yetiştirelim. Hem kendi kültürümüzü, tarihimizden gelen mirasımızı koruyalım. Hem de aynı zamanda soydaşlarımızla bugün 300 milyona yaklaşan Türkçe dilini kullanan bir dünya kitlesiyle karşı karşıyayız. Orta Asya’daki Türk dünyasındaki Türkistan'daki bütün kardeşlerimizle irtibatlarımızı sağlayabileceğimiz farklı lehçeler olsa da ortak kelimelerle birbirimizle irtibatımızı sağlayabileceğimiz, yurt dışındaki yaklaşık 7 milyon soydaşımızla Balkanlardan Afrika’sına, Latin Amerika'sına kadar en az üç asırdır Anadolu ile irtibatta olan soydaşlarımız, akrabalarımız ya da muhibbanın iletişim sağlama noktasında kullandığı ‘Türkçe'ye sahip çıkalım, geliştirelim ve yayalım’ şeklinde çağrıda bulunmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

DHA