Hande Yener'den özel açıklamalar
Hande Yener ekranda göründüğü gibi, enerjisi çok yüksek ve bu sözcüğü dilinden düşürmüyor.
Müzikten karma yaratmak hoşuma gidiyor” diyerek anlatıyor. Şimdi yeni şarkısı ‘Havaalanı’ ile kendine yeni bir yaşam alanı arıyor ve “Hikayeleri biraz sert, müziği daha soft bir albüm” yaptım diyor.
‘Havaalanı’ şarkınızda Berkay’ın size seslendiği gibi;
“Hande bebeğim!” diyerek başlasam...
- Hepimiz koca
bebeğiz (Gülüyor). Hiç büyümeyen, her zaman bilgiye aç. Şefkat
istiyoruz. Duyguların kaybolduğu konuşuluyor, ruhsuzluk var. Bunlar
canımı acıtıyor. İşimle de bunun böyle olmadığını anlatmaya
çalışıyorum.
Artık her albümde sizden yenilik bekler olduk.
- Mikslerimiz Amsterdam’da yapıldı. Albümün kayıtları 120 kanallı
bir masadan geçti. O masada kaybolan hiç bir enerji yok. Çünkü pop
şarkıların altyapılarında soundu güçlü duyurmak zor.
Peki o masayı sizden başka bilen, kullanmayı akıl eden Türk
şarkıcı yok mu?
- Bilmem! ‘Apayrı’ albümünü de aynı
şekilde bir masada kaydetmiştim. Tabii oraya götürdüğünüz işin
enerjisi de çok önemli.
Yeni albümdeki şarkıların tarzını önceki şarkılarınıza
benzetenler oldu...
- Tabii bir tarzım var. Fresh
şarkılar söylemeyi seviyorum. Acıları arabesk şeklinde değil de,
daha evrensel anlatıyorum. Bu albümde de klişe ve piyasa şarkı yok.
Şimdi Sinan Akçıl’la popta yapılmamış şeyler ve anlatılmamış
hikayeler yakaladık. Başka tarzlar da deneyeceğiz. Uçuk kaçık
şeyler... Hayat monoton ama değiştirmek elimizde. Aynı şeyleri
yapmak insanı erken yaşlandırıyor. Ben çok enerjiğim. Teslim
olmayı, kendimi tekrarlamayı kabul etmiyorum.
UNUTAMAYACAĞIM KİŞİYİ ARIYORUM
‘Unutulmuyor’ şarkınızda “Bir kişi unutulmuyor”
diyorsunuz. Kim o?
- Aslında unutamayacağım kişiyi
arıyorum. Unutamadığım biri olsaydı gider barışır veya onu
bulurdum, ayrılığa izin vermezdim.
Buna eski erkek arkadaşlarınız bozulmayacak
mı?
- Yok, zaten bozulmuş ilişki... (Gülüyor) Herkes
bunu kabul etmiş.
‘Aşkın Dili’ şarkısında hiç olmayan bir dilde ‘Nonazai’
kelimesiyle aşkı tarif ediyorsunuz. Aşkı kendi dilinizde nasıl
tarif edersiniz?
- Aşk dilsiz ve sessizdir. Hayatımızda
olmalı ama onun kölesi olmamak gerek. O dalgaya girip tatlı tatlı
savrulmalı ama fırtınaya kapılmamalı.
En son ne zaman kalbiniz bir erkek için hızla
çarptı?
- Tarihini hatırlamıyorum tabii etkilenmeler
oluyor ama kendimi kaptırmam kolay değil.
Hayatınıza girecek kişi nasıl biri olmalı?
-
Kendi olmalı. Hayattan tat almalı ve enerjisi etkileyici olmalı.
Saf enerjisi olanı görebilen biriyim. Gece bir anda kalkıp şarkı
yaparım. Müzikle evliyim yani... Hayatıma girecek kişi ikinci
evliliğim olur.
Peki sabah 09.00’da işine giden bir adam olursa ne
olacak?
- Ben öyle bir ilişki yaşamayalı sekiz sene
falan oldu. Bana çok uzak (Gülüyor). Sabahlara kadar müzik dinler,
film izlerim.
Hayatınızı filme çeksek adı ve türü ne
olurdu?
- Trajıkomik, sitcom tadında ama dram tarafları
da olan bir film olurdu. Şarkıların öncesinde tezgahtar oluşum,
evlenişim, müzik yapmak için çektiğim acılar da var.
BİRBİRİMİZE MESLEKİ HAYRANLIĞIMIZ VAR
Bütün şarkılarınızda Sinan Akçıl imzası var. Birbirinize
nasıl bu kadar güveniyorsunuz?
- Müzikal birikimi ve
babasının küçük yaşlarda ona kattıklarıyla Sinan’daki altyapıyı
görmeyecek birini tanımıyorum. Empati ve telapati kurabiliyor.
Örneğin sen ayrıldığın kişiye “Teşekkür ederdin” diyor ve bunu
şarkı yapıyor.
Gerçekten ayrıldığınız kişiye teşekkür mü
edersiniz?
- Bir şeyden vazgeçtiğimde tamamen
vazgeçerim ve kıskançlık yaşamam.
Kendinizi ve Sinan Akçıl’ı Sezen Aksu-Onno Tunç ikilisine
benzettiniz. Orada ne demek istediniz?
- Sinan’ın
bendeki yerini anlatmaya çalıştım. Albüm için üç şarkı verip kenara
çekilebilirdi ama bütün sorumluluğu aldı. Başarısız olsaydık fatura
ona kesilecekti.
Başarı olunca da bunu paylaşmaktan keyif alıyorum. Sezen’in Onno’su
neyse benim için Sinan öyle bir müzisyen demek istedim.
Aranızda bir aşk olup olmadığı hala merak
ediliyor.
- Hala bu mu merak ediliyor? Birbirimize
mesleki bir hayranlığımız var. O enerjiyi görüp “Aranızda ne var?”
diyorlar. Sevgili tadında bir durumumuz yok.
Akçıl’ın hayatına biri girerse kıskanır
mısınız?
- Hayır, neden kıskanayım? Onu tanıdığımda da
hayatında biri vardı zaten. Önemli olan istediğimiz an
çalışabilmek.
Şimdi bir de marka danışmanıyla çalışmaya başladınız. O
neler yapıyor?
- Birinin size enerji vermesi çok
önemli. Selim Akar benim için gece gündüz düşünüp fikir üretebilen,
işimle ilgili şeyleri basına anlatabilen biri.
EVDE FISTIK GİBİ DOLAŞIYORUM
Daha da zayıflamışsınız. Peki bu ‘Seksi Hande Yener’ bir
projenin sonucu mu, yoksa doğaçlama mı?
- Tamamen
doğaçlama! Sekiz yıldır egzersiz yapıyorum. İki sene öncekinden
daha fit ve daralmış durumdayım. Bunların sonunda kendini seksi
hissediyorsun.
Bence güler yüzlü ve mutlu olan herkes seksi.
Sahnede bu kadar ilginç giyinirken evde
nasılsınız?
- Evde spor giyiniyorum ama eşofmanlarla
dolaşmam. Rahat yumuşacık, ten gibi hissedilen atlet ve şortla. Fit
ve fıstık gibi! (Gülüyor).
Albüm fotoğrafları her seferinde bir adım daha ileri
gidiyor. Bir süre sonra tamamen soyunur musunuz?
-
Rolling Stone-Türkiye’den La Toya Jackson’ın elleriyle göğsünü
tuttuğu pozu teklif ettiler. Ama ben o değilim. Çılgınlığımı rahat
olmakla karıştırıyorlar. O çok ince bir çizgi. Erotik değil seksi
olmalı. Biz bunu Kemal Doğulu’yla iyi ayarlıyoruz.
Erotik ve seksinin farkı ne sizce?
- Birinde
zorlama ve gereksiz sınır aşma var. Diğerindeyse güzel bir
sunum...
Kliplerinizde yakışıklı ve kaslı erkekler de eksik olmuyor.
Nedir bu kas düşkünlüğü?
- Kaslı erkekleri
destekliyoruz! (Gülüyor). Birinin kolunun sallanması pek güzel
değil.
Bu kadar iyi görünmeyi nasıl sağlıyorsunuz?
-
Gerçek yaşımı açıklıyorum: 18 (Gülüyor). Spor güzellik veriyor,
içinizi de onarıyor. Devamlı gittiğim bir doktorum var. Nem
maskeleri yaptırıyor, vitamin iğneleri oluyorum.
Filmle ilgili soruyu unuttum sanmayın. Düşündünüz mü,
filmin adını ne koyacağız?
- Hiç yaşlanmayan Benjamin
Button’ın Türk versiyonu... Benjamin Button - II olsun!
(Gülüyor).
BENİ BABAANNE YAPMAYIN
Oğlumun DJ’lik yaptığı yere bazen gidiyor ve çok eğleniyorum.
Haftanın dört günü Etiler Su Kulüp’te çalıyor. Tabii anne otoritem
ister istemez oluyor. Arkadaşlarını tanıyorum. Yakışıklı, hoş, uzun
boylu bir çocuk. Kız arkadaşlarıyla da tanışıyorum. “Sakın beni
babaanne yapmayın!” diyorum.