Selin Yeninci yeni hedeflerini anlattı

Son dönemin popüler komedi filmlerinden ‘Olur Olur’da "Ebru" karakterini canlandıran Selin Yeninci, kariyerinde emin adımlarla ilerliyor. Yeninci; kendisi gibi içten, samimi ve kıpır kıpır olan hikayesini anlattı.

Selin Yeninci yeni hedeflerini anlattı
Akşam'dan Zehra Çengil'in röportajı...

Gişesi de gayet başarılı giden ‘Olur Olur’ filminde rol alıyorsunuz. Hikayeye dahil olmanızı anlatabilir misiniz?

‘Olur Olur’ filminin yönetmeni Kerem Çakıroğlu’yla başka bir proje sebebiyle tanışmıştık ancak sonrasında ben o projede yer almadım. Birkaç ay sonra Kerem Bey’in asistanı beni aradı ve filmden bahsetti. Senaryoyu okuduktan sonra audition’a katıldım. Sonrasında Ebru karakteri için beni uygun buldular.

Özellikle tiyatroda ‘klasik’ denebilecek rollere imza atmışsınız. Oyunculuğa başlama hikayeniz nasıl oldu?
2011 yılında üniversiteden mezun oldum. Şansın da etkisiyle fırsatları iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Yer aldığım oyunlarda genelde dişi roller oynadım. Oyunculuk ya da tiyatro benim için sonradan bir keşif olmadı. 6 yaşındayken annemin ilgi ve desteğiyle İzmir TRT Radyosu’ndaki ‘Çocuk Saati’ programı için seslendirme sınavlarına girdim, kazandım. TRT’de çok iyi bir eğitim sürecinden sonra Karşıyaka Belediye Tiyatrosu’nun çocuk oyunları kadrosuna dahil oldum. 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nü kazanana kadar seslendirme, belediye tiyatrosu, lise tiyatrosu, sinema kulübü işlerinin hep içindeydim. Başarılı bir öğrenciydim. Oyunculuk okumak istiyorum deyince annem önce defans yaptı, sonrasında ise en büyük destekçim oldu ve okulu kazandım.

Kariyerinizin başlangıcında Haluk Bilginer gibi deneyimli isimlerle çalışmak nasıl bir duygu? Size bir öğüt verdi mi?
Son sınıfta mezuniyet tezimi verme aşamasındaydım. Oyun Atölyesi’nin oyuncu seçmelerini gördüm. Zaten İstanbul’a oyun izlemeye gelmek istiyordum. Kalktım geldim bir hafta sonu, hem oyun izledim hem de Oyun Atölyesi seçmelerine girdim. Eleme sonrasında seçilen şanslı iki kişiden biri oldum. Zaten Haluk Bilginer’e her zaman derin bir hayranlığım vardı, tezimi teslim ettikten bir ay sonra Oyun Atölyesi’nde Kemal Aydoğan yönetimindeki “Don Juan’ın Gecesi” oyununda oynamaya başladım. Haluk Ağabey sahnede her yaştan ve deneyimden oyuncuyla eşitlenebilmek gibi harika bir özelliğe sahip. Zaten var oluşu ve sahne üzerindeki performansıyla, benim için hayata ve bu mesleğe dair bir dolu şey demekti.

Kendi filminizin galasına metroyla gitmişsiniz. Nasıl oldu hikayesi?
Evet, galaya metroyla gittim fakat tabii ki planlanmış bir şey değildi bu. Kimse, kuyruklu bembeyaz bir elbise, ince topuklarla ve metroya binmek için fazla bir makyajla o yolu tercih etmezdi bence. Yetişmem gereken bir canlı yayın röportajı vardı ve trafik inanılmaz yoğundu. Geç kalmak istemedim, kendimi metroya attım, filmin afişini de metroda görünce önüne oturup ‘E bi de fotoğraf çektireyim’ dedim. Benim için özel bir araçla gitmekten çok daha eğlenceli ve harika bir anı oldu.

“BAZI İNSANLAR SEVDİĞİNE KOLAY YEM OLUR”

Bezirgan oyununuzdaki replik gibi ‘İnsan sevdiğine kolay mı yem olur?’

Şu an 3. sezonunu oynadığım Bezirgan oyunundan bir Moliere repliği. Her oyunda daha çok seviyorum söylemeyi. İnsanın sevgi meselesini nasıl algıladığına bağlı bence. Bazı insanlar sevdiğine kolay yem olur diyelim.

OYUNCULARIN DURUMU ÜLKE FUTBOLUYLA AYNI

Oyuncular çok yüksek ücretler alıyorlar ve çok uzun saatler boyunca çalışıyorlar. Bu sistem hakkında ne düşünüyorsunuz?

Açıkçası durum ülke futbolunda da aynı. Sistemsizlikten doğan sosyolojik bir sorunmuş gibi geliyor bana.

OSCAR ALSAM ‘COOL’ KALAMAM

Ödül sahibi olmak sizin için ne kadar önemli?

Henüz kariyerimin çok başındayım. Bu aşamada ister istemez hayatınızı koyduğunuz işte onaylanma isteği duyuyorsunuz. Tabii ki, başkalarından gördüğümüz değer üzerinden kendimizi tanımlamadığımız bir dünya hepimizin hayali. Ama bir de bunun Oscar’ı var. O gün gelirse bu kadar ‘cool’ kalamam herhalde.

Kendinizi ekranda izlediğinizde ağır eleştirilerde bulunur musunuz?
Ben çok sevmiyorum kendimi izlemeyi ama bence şart. Zamanla alışacağım herhalde.  O konuda annem oldukça yardımcı, sağ olsun. Çok iyi bir izleyicidir. Yolunda gitmeyeni görebilmekle ilgili özel bir yeteneği vardır ve her zaman en doğru yorumları yapar.

Yeni projeleriniz olacak mı?
Henüz 3 yıl oldu mezun olalı ve oynadığım iki dizide müthiş kadrolarına rağmen kısa ömürlü oldular. ‘Vicdan’ ve ‘Ah Neriman’. Bir de bu yıl Altın Koza’da ‘En İyi Film’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ve sanat yönetimi kategorilerinde ödüllendirilen ‘Toz Ruhu’ filminde oynadım. Tüm bunlar çok güzel deneyimlerdi benim için. Dolayısıyla daha çok dizi ve sinema yapmak istiyorum. Daha çok tecrübe edinmek ve farklı disiplinlerle çalışmak açısından. Mesleğimde gelişmek ve benim için doğru olabilecek her projeye ilgiyle yaklaşıyorum.
Konular Röportaj