Tecrübeli teknik adamdan çarpıcı ifadeler!..
Erciyesspor’un başarılı hocası, plan ve program olmadan yerimizde sayacağımızı kaydetti.
Hikmet Karaman... Türk futbolunda hep zor günlerin adamıdır... Ne
zaman tehlike çanları çalsa, takımlar hep onun kapısını tıklar!
Güvenenleri asla mahçup etmemiştir... Birçok takımı uçurumun
dibinden alıp, yukarıya taşımıştır. O’nu fazla anlatmaya gerek
yok... Dilinin asla freni yoktur, içinden ne geçiyorsa, ona göre
neler doğruysa, söyler, sonuna kadar da savunur.
Şimde Erciyes’te... Çok kritik bir dönemde görevi kabul etti...
Erciyes’i ligde tutar mı, tutamaz mı, bilemiyoruz. Bildiğimiz bir
gerçek var ki, tüm enerjisini sonuna kadar takıma vereceğidir. Bu
da şunu gösteriyor, Erciyes’i Karaman, yukarı çıkartır.
Antalya’daki sohbetimizin büyük bir bölümünü Türk futboluna
ayırdık... Bu konuda bir hayli dertli, dertli olduğu kadar da
gergin.
Türk futbolunun, Türk antrenörünün, Türk oyuncusunun sorunlarla
boğuştuğuna işaret ediyor, tecrübeli teknik adam. Biz
sormadan, o aldı sazı eline, bir dokun, bin ah işit misali başladı
anlatmaya; “Boş ver abi, bizim sorunumuz o takımmış,
bu takımmış, kümede kalırmış değil? Evelallah Erciyes’i yukarıya
taşıyacağım. Ama çok doluyum, dışa vurmak istiyorum artık. İçime
ata ata, sinir küpü oldum. Birilerinin çıkıp, bu gerçekleri
anlatması lazım. Şimdi tam zamanıdır.”
Nasıl yani hocam?
Yapılanma açısından diğer ülkelere oranla, yani futbolun
gelişiminde pay sahibi olan İspanya, İngiltere, Almanya gibi
ülkelere baktığınız zaman aynı paralelde gitmiyoruz, bu gerçeği
herkes biliyor, ama çözüm üretmeye gelince ortalarda kimseyi
bulamıyorsunuz. Antrenörlük deneyimlerim beni bu sorun için
konuşmaya zorluyor. Mutlaka bizlerin de hatası var. Bazı gerçekleri
hasır altı ediyoruz. Mesela en büyük temsilcimiz bizim futbol
federasyonumuz. Bir hoca yeni kulübü ile sözleşme imzalamadan önce
federasyonun gönderdiği kağıda imza atmak durumunda kalıyor. O
kağıtta kulüple sözleşme yaptığınız zaman ‘Tek itiraz
edebileceğiniz yer futbol federasyonudur’ maddesi var. İtiraz
ederseniz Türkiye’de çalışmak için gerekli izni alamazsınız. Hangi
çağda yaşıyoruz. Niye böyle bir yaptırım olsun. Avrupalı aynı
uygulamaya tabii tutulmuyor. Koch sözleşmesini yaparken İsviçre
mahkemelerinde itirazını yapabiliyor. Bu inanılmaz önemli bir
faktör.
Masayı yumrukluyor, sesini yükseltiyor, “Niye biz Dünya
Kupası Finalleri’nde yokuz ağabey?” diyor ve dur-durak
bilmiyor: “Ya arkadaş, sevgili Bilal ağabey, bu nasıl
iştir? Bosna Hersek ve Yunanistan Dünya Kupası’na gittiği dönemde
Türkiye niye bu organizasyonlarda yok, olmuyor. Niye biz yokuz
arkadaş? Burada oturacak herkes, bizler, yöneticiler, teknik
adamlar, futbolcular şapkasını önüne koyacak düşünecek. Nüfusu on
milyon olan ülkeler bu turnuvalara gidiyor, biz gidemiyoruz. Bir
varız, bir yokuz. Bu nasıl bir çelişkidir? Türk futbolu play -
off oynuyor, bir tane teknik direktöre sorulmuyor, o teknik adamın
görüşü alınmıyor? Yabancı kontenjanı tartışılıyor, bir karar
çıkıyor, yine bize soran eden yok. Bunları söylerken hedef
gösteriyorum. Hiçbir teknik adam’ 25 maç benim takımım aynı tempoda
oynuyor’ diyemez."
Karaman, altyapıya da değiniyor: “Alt yapı hocalarının
pro-lisansı olması şart. Federasyonun bu yönde karar alması lazım.
Hocaların çok iyi olması lazım. Bizim oyuncu
yetiştirmemiz gerekiyor. Alttan gelen oyuncumuz yok. Benim derdim
bu. Sporcuyu hoca yetiştirir. İyi hocayı eğitim dairesi yetiştirir.
Ama sen iyi antrenörü getirmiyorsun ki alt yapıya. Alt yapıdaki
çoğu hoca parasını alamıyor. Kulüp seninle çalışmak isterse ilk
sorusu ‘kaç kişi ile geleceksin” oluyor, az kişiyle gelmemiz
isteniyor. Ama Klopp gibi, Guardiola gibi bizden başarı bekleniyor.
Onlar kaç kişi ile çalışıyor. 15-20 kişiyle. Adamın her hocası
ayrı. Burada böyle bir şey istersen o zaman ‘Sana niye para
veriyorum?’ mantığıyla karşımıza geliyorlar.”
Futboldaki başarının eğitimden ve tesisten geçtiğini anımsattı
Karaman: "Çok iyi şeyler yapabiliriz. Ama plan ve
programımız, yaptırımlarımız olmazsa yerimizde sayarız. Sol bek,
stoper, golcü arıyoruz, bulamıyoruz Türkiye’de. Eee bu şartlarda
elbette bulamayız. Düşünün Türkiye’de o bildiğimiz modern altı
numara yok. Topları organize eden sade oynayan iyi oyuncu yok.
Oyuncu çalım atarak iyi bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak doğrusu
topu ayağında az tutup basit oynamak. Eğitim önemli. Bizler ne
yapıyoruz, 26 yaşındaki oyuncuyu eğitmeye çalışıyoruz. Böyle bir
çelişki olabilir mi? Alman Futbol Federasyonu her takıma
antrenman sahasının bir tanesinin altının ısıtmalı olması şartını
koyuyor. Gençler nerede idman yapıyor, burada. Doğudaki takımlar
nerede idman yapıyor? Ertuğrul hoca da halı sahaya gidiyoruz diyor.
Olabilir mi böyle şey? Sonra başarı bekliyoruz. Gerçekçi olmak
şart, gerçekçi. Türkiye tesisleşme açısından mükemmel deniyor.
Kulüpler 3 milyon euro verip yabancı oyuncu alıyor. Ancak gidip 500
bin euroyu tesislerini düzeltmek için harcamıyor, ısıtmalı saha
yaptırmıyor. Dört büyükler de dahil Anadolu Takımları’nın alt yapı
sahaları ne durumda, bakılıyor mu? Oyuncu buralardan mı yetişecek,
güldürmeyin beni."
Löw gelse ne olur?
Dünya Kupası’na, Avrupa Şampiyonası’na gidemeden hiçbir hoca bir
şey yapamaz. Durmadan hoca değişiyor. Burada da istikrarı
yakalayamadık, bu düşünceyle yakalamamız çok zor, sadece hayal
kurmaya devam ederiz. Löw, Adanaspor’u küme düşürdü, Alman Milli
Takımı’nın başına geçti. Kaç yıldır da orada. Löw belki Türkiye’ye
gelse başarısız olabilir. Çünkü yapı yok. Galatasaray’ın zeminde
yaşadıkları ortada. Nasıl ısıtma olmaz bir statta. Avrupa,
takımları ayırmıyor. Her takımın ‘en az bir idman sahasında ısıtma
olacak aksi taktirde lige almam’ diyor. Niye biz bunu diyemiyoruz?
Biz ise düzene uyduruyoruz. Avrupa lisansını en geç alan ülkelerden
biri biziz.
10 tahta siparişi
Karaman hoca, Antalya’daki antrenmandan kısa bir örnek vermeden de
yapamadı: “İdmandan geldim, bir oyuncu üç metreden
topu kaldırarak atıyor. Topu birine aktarmanın en kolay yolu,
yerden oynamaktır. 28 yaşındaki oyuncuya bunu öğretiyorum. Altta
böyle öğrenmiş. Alonso niye yerden oynuyor? Kısacası ülke olarak
eğitim dairesi bunun en büyük adresidir. Orası yönlendirmeli. İyi
hocalarımız var, ama çalışacak sahaları yok. Bir takımın soyunma
odasında taktik tahtası olmaz mı? Bunu da gördüm.
Devre arası çocuklarla konuşmaya girdim. İçerisi karanlık, tahta
yok. Söz ile olmaz ki. Taktik tahtası da yan tarafta maç olduğu
için oradaymış. Bu yönetimin değil antrenörün suçu.
Uyardım, 10 tane tahta sipariş verdiler."
BİLAL MEŞE / SKORER