Aydilge'den 'Sorma' sürprizi
Sanatına gizlediği aktivist tavrıyla dünyayla ilgilendiğini her fırsatta gösteren söz yazarı, besteci, yazar, editör ve şarkıcı Aydilge, yeni single'ı 'Sorma' ile sürpriz yaptı.
- Sezen Aksu'nun 'Sorma' şarkısıyla bir sürpriz
yaptınız.
İlk albümümden beri kendi söz ve bestelerini yapan bir müzisyen
olarak, aklımda cover yapmak gibi bir fikir hiç yoktu. Ancak
'Sorma', arkadaşlar arasında elime gitarı alıp söylemeyi çok
sevdiğim bir parçaydı. Bir gün gitaristim Cem Sarıoğlu ile beraber
iki gitar çalmaya ve hafiften aranje yapmaya başladık. Tüylerimiz
diken diken oldu. Aslında şarkının 'Sorma ne haldeyim' kısmı
nakarattır ama ben 'Ah bu yangın beni öldürüyor' kısmını nakarat
olarak düzenlemeye karar verdim. Şarkının en vurucu yeri bence
orası. Ortaya çıkan sonuç bizi çok heyecanlandırdı. Hemen
aranjörlerim Alen Konakoğlu ve Atakan Ilgazdağ ile işe
koyulduk.
ACISINI İÇİNDE YAŞAYAN GURURLU KADININ ŞARKISI
- Birçok Sezen Aksu şarkısı varken, neden özellikle 'Sorma'
?
Aşık insana sorulmaz ne haldesin diye, çünkü istese de anlatamaz,
anlatsa da kimse anlayamaz... Ama işin içine müzik girdiği zaman,
notalar insanın kalbine dokunuverir, dile gelmeyen duygular, göğüs
kafesinden boşalır. İnsanın içini titreten şarkıların yazarı Sezen
Aksu'nun 'Sorma'sı da buna örnektir. Benim için de anlamı
bambaşkadır. Hep şuna inanmışımdır, öldürülecekse güzel öldürmeli
insanlar aşkı. Nazikçe, acıtmadan... Beceriksizce yok saymadan,
incitmekten zevk almadan... Nefret ettirmek ise en kolayı... Kolaya
kaçmadan, nazikçe çıkmalı insan, bir başkasının ruhundan. İçinde
kor kor ateşler yansa da acısını kendi içinde yaşayan gururlu bir
kadının şarkısı bu. O yüzden benim için çok özel.
- Sezen Aksu dinledi mi sizin versiyonunuzu?
Sezen Aksu'nun menajerine ulaşıp parçayı yeniden yorumlamak
istediğimi söyledim. Kendisi bana çok büyük bir jest yaparak,
menajeri aracılığıyla yaptığım işleri beğendiğini, takdir ettiğini
ve şarkıyı yorumlayabileceğimi iletti. İşte o zaman daha net
anladım onun büyüklüğünü. 'Genç yeteneklere destek olan büyük
sanatçı imajı' yalan değildi. Düpedüz gerçekti ve bu olay şimdi de
benim başıma geliyordu. Kendisi yaptığım aranjeyi dinleyip kontrol
etmeye bile gerek duymadan, tamamen yapacağım işi bana bırakarak,
şarkıyı verdi. Yine buradan ona çok teşekkür etmek istiyorum.
Ayrıca Ayşegül Aldinç de şarkıyı daha önce okumuş bir diğer üstat
olarak bana çok güzel bir mesaj yolladı: 'Seni dinlerken heyecan
duydum. Sevgiyle kucaklıyorum seni' diye. Bu da beni çok mutlu
etti.
- Cover yapmak deneysel olduğu kadar riskli de bir durum.
Hele burada söz konusu olan, Türkiye'nin bütün şarkılarını ezbere
bildiği bir Sezen Aksu şarkısıysa. Tereddütleriniz oldu
mu?
'Sorma', üstad Zeki Müren'in de yorumladığı bir parça olduğu için,
insan ister istemez üzerinde büyük bir sorumluluk hissediyor. Bir
yanda Sezen Aksu, bir yanda Zeki Müren... İki dev isim... Yeni
neslin temsilcisi olarak, onların yüzünü kara çıkartmamalıydım.
Umarım başarılı olmuşumdur.
- Şarkının videosu da ilginç olmuş.
'Sorma'nın video klibi, Gökhan Palas tarafından çekildi. Klipte
aslında yaşamı çoktan son bulmuş ama aşkı son bulmamış bir hayalet
kadının hikayesi anlatılıyor. Zaman her şeyi çürütüp atsa da, kadın
bir türlü yaşadığı evi ve aşkını bırakamıyor. Ev çürüyor ama aşk
çürümüyor.
'GERİ DÖNMEM'İN KLİBİ BİRİNCİ OLDU
- Ufukta yeni bir albüm olacak mı?
Aslında 'Kilit' isimli albümüm henüz bir senesini doldurmadı. Araya
bu cover projem girdi ama sonrasında yine albümden parçalara klip
çekmeye devam edeceğim. Şimdi ağırlıklı olarak konserlere
yöneliyorum. Bu arada bir diğer klibimle ilgili çok özel bir haber
aldık bir hafta önce. 'Geri Dönmem' adlı şarkımın klibi,
Amerika'nın en çok tıklanan video müzik sitelerinden makeastar
tarafından düzenlenen yarışmada, birinci oldu. Klipte, evden işe,
işten eve yaşamı akıp giden insanların, tüm bunları sorgulamaya
başladığı, kodamanlara, cep telefonlarına, trafiğe, rutinin
sıkıcılığına baş kaldırdığı bir dünya anlatılıyor.
- Koltuğunuzun altında birçok karpuz var. Son
kitabınız 'Aşk Notası' ile dört kitabınız oldu. Hangisi daha çok
ağır basıyor, müzik, yazarlık, radyoculuk, editörlük... Koltukta en
çok yeri hangisi işgal ediyor.
İstediklerini
yapmadıkları için, yapamadıklarını ister görünen çok fazla insan
var etrafımda. Dolayısıyla düşlerimi düşürmeye hiç niyetim yok.
İster müzikle, ister yazılarımla olsun, insanları olumlu anlamda
kışkırtmaya, tutkumu bulaştırıp, saplandıkları kısır döngüden
çıkmalarını sağlamaya ve onları yaramazlık yapmaya davet etmeye
devam edeceğim. Ama sanırım her şey dönüp dolaşıp müzik etrafında
birleşiyor. En büyük yeri müzik işgal ediyor.
- Yeni yazdığınız bir kitap var mı?
Var. Türkiye'deki rock'n roll camiasının perde arkasını, hayal
kırıklıkları ve rekabet tutkusu üzerinden anlatıyorum. İlk defa
insanlar, müzik camiasının nasıl işlediğine dair bir kitapla
karşılaşacak.
- Aynı zamanda radyo programcılığı ve dergi editörlüğü de
yapıyorsunuz. Bunlar devam ediyor mu? Nasıl yetişiyorsunuz bu kadar
işe?
Evet, Türkiye'nin tek müzik teknolojileri dergisi
'Sound'un editörlüğünü yapıyorum. Rock Fm'de ise her perşembe
gecesi 22.00-24.00 arası canlı yayındayım. Bu kadar işe nasıl
yetişiyorum sorusuna gelince... Yetişiyorum çünkü başka türlü
yaşayamam. Günümüz insanı, eksik parçaları olan yap bozlara
benziyor. Parçalarımızı bulamıyoruz çünkü artık eskisi gibi
kimliklerimiz sabit değil. Her şey değişken ve birbirine girmiş
durumda. Bu durum insanda acayip bir boşluk hissi yaratıyor.
İçindeki boşluğu nasıl dolduracağını bilememek de insanları
çılgınca tüketmeye yöneltiyor. Benim buna karşı bulduğum panzehir
'üretmek'. Çocukken yap bozun parçalarını söküp bilerek
kaybederdim. Yerine kendim bir şey yaratıp o boşluğa uydururdum.
Şimdi de öyle yapıyorum. Bana başkalarının 'yaşa' dediği hayatı
yaşamayıp, kendi eserlerimi üretiyorum ve sevdiğim işlere
koşturuyorum.
- Çok bölününce birinden birine daha az vakit ayırdığınızı
düşünüyor musunuz? Enerjiniz hepsine eşit yönde mi
dağılıyor?
Tüketim toplumlarında insanlar, çaresizlikten kendilerini nasıl
doyuracaklarını, neyle tatmin olacaklarını bilmeden, buldukları her
şeyi ruhlarına sıkıştırmaya ve tıkıştırmaya çalışıyor. Ama iş
üretmeye gelince, hep yorgunuz, zaman yok laflarını duyuyorum.
Enerjinizi, son çıkan cep telefonunu, son model arabayı almaya ya
da Sultan Süleyman'ın bitmeyen harem maceralarını izlemeye
harcamazsanız, inanın her şeye zaman kalıyor. Tabii onları da
yapmak lazım ama insanın odak noktası Kuzey-Güney kardeşler haline
geldiyse, orada bir sorun var demektir.
Aktivizm, PR'dan öteye geçmediğinde midem
bulanıyor
- Artık günümüzde sanatçılar yaptıkları işlerin yanında
'aktivist' duruşlarıyla da ön plana çıkıyor. Siz onlardan
birisiniz. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu hareketleri? Siz neler
yapıyorsunuz?
Artık muhalif ya da aktivist olmanın
kodları ve sınırları da belirlemiş durumda. Ancak bazen bu da
imajdan öteye geçemiyor. Aktivizm, PR'dan öteye geçmediğinde benim
midem bulanıyor. Muhalif ve aktivist olmak, agresiflikle paralel
giden bir şeymiş gibi algılanıyor. Ben asiyimdir ama bunu
çığırtkanlık yaparak ortaya koymam. Şarkı yazarım, kitap yazarım.
İlla slogan atarak bir şeyleri ifade etmeye gerek yok. Mesela
'Van İçin Rock' konseri yaptık, çok da güzel oldu. Onun yanı sıra
küresel iklim krizine karşı yaptığım 'Dünyanın Kalbi Durmasın' adlı
parçam dünya çapında tüm Greenpeace merkezlerince kucaklandı,
uluslararası düzeyde yayınlandı. Karşı durduğum her şeyi, hep sanat
üzerinden ifade etmeye çalıştım. Twitter üzerinden ona buna
çemkirip takipçi toplamak gibi bir kaygım asla olmadı.
Serhat Tekin