Ayumi Takano yıllar süren sessizliğini bozdu

Oyuncu Ayumi Takano: "Kaygım da yok zirvem dediğim bir nokta da. Olmasın zaten çıkınca inersiniz. Beni uygun gördükleri proje varsa ve ben onu yapmaya karar verdiysem, layıkıyla görevimi yerine getirmek isterim..."

Ayumi Takano yıllar süren sessizliğini bozdu

Akşam Gazetesi'nden Ali Demirtaş'ın röportajı...

Oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?

Mutluyum. Çünkü bir oyuncu olarak sahnede veya kamera önünde durmak için size bir talebin gelmesi gerekiyor. Başka bir ülkede oyunculuk ile ilgili iş yapabilmek büyük şans ve mutluluk. Biz bir insanı, hayatını ve o an aslında orada olmayan bir dünyayı seyirciye anlatmaya çalışıyoruz. Bunu yapabilmek için de o dünyayı anlamaya çalışıyoruz. Oyunculuk, bir dünyayı hem içinde olup hem dışardan, kuş bakışı ile görmeye çalışmaktır benim için. Gerçek hayatıma ne kadar çabalasam da bu sakinlik ve olgunlukla bakamıyorum, ama sahnedeyken oyunculuk bunu bana yaptırıyor. Güzel bir şey.

BİRDEN FAZLA LİSAN BİLMEK OYUNCULUKTA AVANTAJ

Oyunculukta birden fazla dil bilmek neden önemli? Bu ve benzeri yeteneklerin uluslararası bir oyuncu olmaya katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

Eğer uluslararası projede yer almak isterseniz evet, önemli. Mesela 2020'de bir Amerika yapım sinema filminde, (MINAMATA) Japonca konuşan bir Japon kadın karakterini oynadım fakat iki ay süren seçim sürecinin tamamı İngilizce idi. Sette yönetmeni, görüntü yönetmenini, set çalışanlarını anlamak için lazım oluyor. Sette kendini rahat hissetmek için dil bilmeniz gerek. İngilizce bilmek avantaj olur elbette ama başka bir ülkede çalışmak isterseniz oradaki lisana da hâkim olmanız önemli. Benim Türkçe'yi öğrenmem gibi. Türkiye'de setlerde sırf İngilizce ile hiç olmaz mesela, bir de oradaki lisanı anlamak oradaki insanı, seyirciyi anlamak demektir o açıdan da önemli. Ama dil ile birlikte, ortama uyum sağlayabilen bir profesyonel olarak istenilen işi yapabilmek önemli. Sırf lisan biliyor diye kimse bir projede size yer vermez. Lisan bilmek o yarışa katılma hakkı veriyor sadece.

Japonya'da da oyunculuk veya sanata adına ne gibi çalışmalarda bulunuyorsunuz?

Pandemiden dolayı hiç gidemedim, gittiğim zaman bazen programlara katılırım. Son zamanlarda Japonya'daki tiyatro oyunlarının metnini Türkçe'ye çeviriyorum. Onun için Japonya'da yazarlar ve hak sahibiyle görüşüyorum, çevirdiğim bir oyun metni Devlet Tiyatroları repertuarına girdi. Umarım bir gün Türkiye sahnelerinde Türk oyuncularının oynadığı Japon yazarının eserini izlerim.

TÜRKİYE SAYESİNDE DÜNYAM GENİŞLİYOR

Türkiye'yi de bir memleketiniz olarak gördüğünüzü düşünerek sorsam iki farklı ülkeye ait hissetmek nasıl bir duygu?

Güzel. Hayatımı iki kat yaşadığımı hissediyorum. 30 yıl önce Japonca çevirisini okuduğum kitabın bu sefer Türkçe çevirisini okuyup buradaki arkadaşlarımla o eser hakkında sohbet ediyorum, bu inanılmaz bir zenginlik. Ya da bir Türk filmini veya romanını, hatta dizilerini beynimle değil kalbimle anlayabilmek beni çok mutlu ediyor. Sayenizde dünyam genişliyor.

Tiyatro mu, sinema mı yoksa dizilerde yer almak mı sizi daha mutlu hissettiriyor, neden?

Hepsi beni ayrı ayrı mutlu ediyor. Dizilerde çok hızlı sirkülasyon var, oynadığım karakterin veya senaryonun üzerinde düşünecek vaktimiz olmuyor. O kısmı beni biraz zorluyor, ama oradaki dinamiklik ayrı bir heyecan veriyor. Sinemada yapım sürecini seviyorum kalıcı olması da beni mutlu ediyor. Tiyatronun sıcaklığı ve ortamını seviyorum. Oynadığım karakter ile beraber kendim de gelişiyorum ve bu beni mutlu ediyor. Verdikleri haz farklı, o yüzden karşılaştırma yapamıyorum.

OTELDE CİNAYET'TE ÇOK EĞLENİYORUZ

"Otelde Cinayet" oyunu hakkında ne düşünüyorsunuz? Nasıl dahil oldunuz ekibe?

Oyunun rejisörü ve rol arkadaşım Cem Yanılmaz beni arayarak rol teklif etti ve kadroya dahil oldum. Diğer rol arkadaşım Dağhan Balaban da yetenekli ve çok iyi insan. Üçümüz çok güzel bir takım olduk. İyi ki bu projeye katıldım. Böyle bir dönemde tiyatroyu devam ettirmeye çalışanların olduğunu yakından görmek ve onlarla beraber çalışmak bana güç verdi.

İçeriği hakkında ne düşünüyorsunuz oyunun?

Oyun, yaşı kırka gelmiş bir kadının krizini ve kafa karışıklığını komik dille anlatıyor. O yaşta bir kadın olarak benim de çevremde parçaları gördüğüm, kendimden de bir şeyler bulabildiğim sevimli bir karakter. Bunca sıkıntıdan sonra 1.5 saatliğine olsa da her şeyi unutup kahkaha atmak herkese iyi gelir diye düşünüyorum. Biz de oynarken çok eğleniyoruz.

HAKKINI VEREREK YAPTIĞIM İŞ BENİ ZATEN BİR YERLERE TAŞIR

Hem oyunculuğa hem de hayata dair kaygınız nedir? Nerede olmak istiyorsunuz, zirvem dediğiniz bir nokta var mı?

Kaygım yok... Doğrusu kaygının yersiz olduğunu düşünüyorum. Pandemi öncesi çok minik şeyler dert ediyormuşum. Sağlıklıysam bedenen ve ruhen, her şey olacağına varır diye düşünüyorum. Bu süreçte hayatını kaybeden tanıdıklarım oldu, ekonomi durdu, stresliyiz. Bu hastalığı tamamen kontrol altına almış değiliz, gelecek kaygısını zaten taşıyoruz. O yüzden özellikle ruh sağlığımı korumaya özen gösteriyorum. Sonra her şey gelir. Dolayısıyla olmak istediğim veya hayal ettiğim yer de yok. Zirve de yok, olmasın zaten çıkınca inersiniz. Beni uygun gördükleri proje varsa ve ben onu yapmaya karar verdiysem, layıkıyla görevimi yerine getirmek isterim. Hakkını vererek yaptığım iş zaten beni bir yerlere taşır. Benim için hayatta en önemli şey, kendim de dahil kimseye haksızlık etmediğimi kimseyi üzmediğimi bilerek uyuyabilmektir.