Beyninize bir iyilik yapıp yürüyün!

Colorado Üniversitesinde yapılan bir çalışmada egzersiz, özellikle tempolu yürüyüşün beynin beyaz cevher miktarını artırdığı saptanmış.

Beyninize bir iyilik yapıp yürüyün!

Bir süredir kendimde fark ettiğim bir durum var. Günde toplamda yaklaşık 10 km yürüyüş+koşu yapıyorum. Bunları yaparken çoğu araştırma içerikli sesli kitap dinliyorum. Öğrenmemin evde otururken dinlediğim zamanlardan çok daha yüksek olduğunu fark ettim. Fark ettiğim başka bir durum ise, yürüdüğüm ya da koştuğum zamanlarda aklıma birçok yaratıcı proje geliyor.

Mesela Alzheimer Melekleri projesi böyle bir anda ortaya çıktı. Geçtiğimiz hafta okuduğum bir makalede, Stanford Üniversitesinde yapılan, 176 kişinin dâhil olduğu bir çalışmada, yürüyüşün beynimizde yaratıcılığı yüzde 60 artırdığının saptandığını gördüm. Konu epey ilgimi çekince Universiy of Washington dergisinde Hannelore Suderman'ın hazırladığı bir derlemeye denk geldim. University of Washington Antropoloji profesörü Patricia Kramer'ın konu hakkında çok güzel açıklamaları var.

İnsanoğlunun, en eski atalarının zamanından beri yürümeye programlandığı, evrimleşmede iki ekstremite (bacaklar kast ediliyor) üzerinde dengede durup yürüyebilmenin, beyin gelişiminden önce geldiğinden bahsediyor. 1974 yılında Afrika'da bulunan, 3-4 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen, Lucy adı verilen insanoğlunun atalarından bir fosilin de aynı insanlar gibi iki ayaküstünde yürüdüğü tespit edilmiş. Ayaklarındaki kavisler ve biçimi günümüz insanoğlunun ayaklarına çok benzer bulunmuş. Üzerinden geçen bunca zaman içinde homo sapiensin ortaya çıkması ile birlikte yürüme işlevi varlığını sürdürmekle kalmayıp daha da gelişmiş. Fakat günümüzde masabaşı kalma süresi uzadığı için doğamıza ters bir biçimde yürümeyi ihmal etmek, birçok hastalığa yol açıyor. Bu nedenle araştırmalarda, yürüyüş yapmanın sağlığımıza birçok yönden faydalı olduğu gözleniyor. Milyonlarca yıl önce insanoğlunun atalarından gelen bu işlevin boşuna olduğu düşünülemezdi. Önceleri günde en az 10bin adım atmak gerektiğine dair yayınlar çıkarken, son yayınlarda en az 7000-7500 adımın beden ve zihin sağlığını korumak açısından yeterli olduğu saptandı. Günümüz iş yoğunluğu içerisinde 10bin adım zor olsa da 7000 adım gayet ulaşılabilir bir hedef gibi görünüyor. Yürüyüşün birçok faydası var. Diyabet hastalarının yemekten sonra sadece 15 dakika yürümelerinin bile kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olduğu gözlenmiş. İdeali günde 30 dakika düzenli yürüyüş yapmak.

Bunu yapamıyorsak da gün içi biraz daha hareketli kalarak 7000 adıma ulaşmaya çalışmak. Geçtiğimiz sonbaharda Colorado Üniversitesinde yapılan bir çalışmada egzersiz, özellikle tempolu yürüyüşün beynin beyaz cevher miktarını artırdığı saptanmış. Çalışmanın daha detaylı analizinde haftada 3 gün, günde 40 dakika tempolu yürüyüş yapanlarda beyaz cevher miktarının diğerlerine nazaran daha fazla geliştiği, beyin hacminin arttığı ve doku lezyonlarının azaldığı gözlenmiş. Demans üzerine çalışan bir nöroloji uzmanı olarak söyleyebilirim ki; düzenli yürüyüşler yapmanın en azından beyin hacminizi korumanıza, yaşla birlikte gelişen küçülmeyi engellemenize etkisi önemli düzeydedir. Kramer ayrıca bir arkadaşla birlikte yürümenin öneminden de bahsediyor.

Çünkü sosyal izolasyon zihinsel yetilerimizi negatif etkiler. Yürüyüş sırasında bir arkadaşımız eşlik ettiğinde çevremizi gözlemlememiz bile daha derinleşiyor. Örneğin her gün geçtiğimiz yollardaki çiçekler, etrafımızdaki kuşlar dikkatimizi çekmezken, bir arkadaşımızla olduğumuzda sohbet konusu haline gelebiliyor. Bu da aynı zamanda beynin başka alanlarını çalıştırıyor. Tabi bu etkileri görebilmek için, bir arkadaşla yürürken tempoyu belli bir düzeyde tutmalı ve sürekli ara verilmemeli. Arkadaş eşlik etmese bile yürürken kulaklıkla bir şeyler dinlediğinizde daha hızlı öğrendiğinizi fark edeceksiniz.

DR. SEVDA SARIKAYA / AKŞAM GAZETESİ