Dikkat!... Mide kanseri!...
Sindirim sistemi denildiğinde ilk aklımıza gelen rahatsızlıklar gastrit ve reflüdür.
Sindirim sistemi denildiğinde ilk aklımıza gelen rahatsızlıklar
gastrit ve reflüdür. En sık karşılaştığımız hastalıklar bu ikisi
olmasına rağmen bunlarla benzer belirtiler veren tehlikeli bir
hastalık daha vardır; Mide kanseri. Bu sebeple mide kanserinin
teşhisi hayati öneme sahiptir. Mide kanseri en sık görülen sindirim
sistemi kanseridir. Mide kanseri erken dönemde hiç belirti
vermeyebildiği gibi daha sonraki dönemlerde gastrit, ülser ve
reflüden ayırt edilemeyecek şikayetlerle karşımıza çıkabilir. Bu
belirtiler arasında şişkinlik, hazımsızlık, bulantı, kusma ve karın
ağrısını sayabiliriz. Mide kanseri ancak çok ileri safhalarda kilo
kaybı, şiddetli karın ağrısı ve önlenemeyen kusma gibi kendini
diğer hastalıklardan ayırt eden şikayetlere neden olur. Artık bu
dönemde hastalık ilerlemiştir ve etkin bir tedavi şansı yoktur.
ERKEN EVRE İÇİN TARAMA ŞART
Türk Cerrahi Derneği Üyesi, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mücteba Gündüz; Erken evrede belirlenen mide kanserinde iyi bir cerrahi tedavi ile çok başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bu sebeple bireylerin taramaya girmeleri konusunda gelişme kaydetmemiz gerekmektedir. Bu taramalar gelişen endoskopik yöntemlerle kolaylıkla ve yüksek doğruluk oranı ile yapılabilmektedir. Özellikle sindirim sistemi kanserlerinde yeterli tedavi erken teşhis ile sağlanabilmektedir." diye belirtti.
Op. Dr. Gündüz: Çağımızın getirdiği stres ve yoğun iş temposu strese ve yeme bozukluğuna bağlı hastalıkları da tetiklemektedir. Ülser ve reflü bu hastalıkların başında gelmektedir. Reflü hastalığında temel tedavi beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve ilaç tedavisidir. Cerrahi tedavi ise ilk seçenek olmamakla birlikte başarılı bir tedavi yöntemidir. Ameliyata hastanın tedaviye verdiği yanıt ve hastanın bireysel özellikleri göz önüne alınarak karar verilmelidir. Ülserin tedavisi ise gastroskopi ile ülserin özellikleri detaylı olarak saptandıktan sonra ilaç tedavisi ile yapılmaktadır. Artık günümüzde ülser nedeni ile neredeyse hiç ameliyat yapılmamaktadır. Modern ilaçlar ülser tedavisinde oldukça başarılıdır. Ülser nedeniyle ameliyat ancak durdurulamayan kanama ve delinme ülser komplikasyonları geliştiğinde yapılmaktadır. Burada önemli olan hastanın mutlaka bir hekim kontrolünden geçmesidir. Mide kanserinin belirtileri bazen ülser veya reflü ile tamamen benzer olabilmekte ve teşhis ve tedavi konusunda geç kalınabilmektedir dedi.
MİDE KANSERİ, KANSERDEN ÖLÜM SIRALAMASINDA 2. SIRADA
Ülkemizde mide ve kalın bağırsak kanserleri en sık görülen
kanser türleri arasında bulunuyor. Mide kanseri dünyada en sık
görülen 4. kanser türüdür ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de
kanserden ölümlerin en sık 2. nedenidir. Kırk yaşını aşmış ve
herhangi bir mide şikayeti olan kimselerin mutlaka gastroskopi
yaptırmaları gerekmektedir. Kilo kaybı, tekrarlayan kusma, yutma
güçlüğü, kanama ve kansızlık gibi alarm verici belirtileri olan
kişilere yaşları ne olursa olsun gastroskopi yapılmalıdır. Ayrıca
ailesinde mide kanseri öyküsü olanların belli aralıklarla bu
tetkiki tekrarlamaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde yapılan
endoskopilerle hastalığın erken yakalanması mümkün
olabilmektedir.
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Gündüz; Mide kanserinin
oluşumunda beslenme çok önemli bir etkendir. Sebze ve meyveden
fakir diyet, kurutulmuş, tütsülenmiş ve tuzlanmış gıdalar,
gıdaların bileşimindeki nitratlar, A ve C vitamini eksiklikleri
önemli risk faktörleridir. Erkeklerde kadınlara göre iki kat
daha sık görülür. Sigaranın da bir risk faktörü olduğu
bilinmektedir. Yaşanılan coğrafi bölge de mide kanseri gelişimde
etkilidir. Hastalığın erken dönemde özel bir belirtisi yok. Daha
çok midede ekşime, yanma, ağrı gibi diğer mide hastalıklarına
benzerdir. Bu belirtiler ülser, reflü ve gastritte de görülebilir.
Hastalık geç teşhis edildiğinde tedavi şansı azalmaktadır. İleri
evrede cerrahi tedavi yapılsa da hastalıktan kurtulma şansı
düşmektedir. Erken dönemde tanısı konan hastaların önemli bir kısmı
cerrahiyle şifa bulabilmektedir. Bu oran gastroskopinin tarama
yöntemi olarak kullanıldığı ve bu şekilde erken tanının
yapılabildiği Japonya gibi ülkelerde yüzde 70-80'e çıkmaktadır. Bu
sebeple tarama ve testler hastalığın teşhisi için çok
önemlidir dedi.
MİDEMİZ ASİT FABRİKASI
Op. Dr. Gündüz, Midemizin iç yüzeyinin bir asit
fabrikası gibi çalışmakta olduğunu belirtti ve Diğer bazı
maddelerle birlikte mide boşluğuna salgılanan hidroklorik asit,
protein ve yağların sindirimi, B12 gibi önemli vitaminlerin emilimi
ve bağırsaklarda bulunan bakterilerin mideye geçmeleri halinde yok
edilmesi için gereklidir. Mide yüzeyindeki hücreler mukus denilen
tükürük benzeri bir madde ile mide yüzeyini kaplayarak üretilen
aside karşı mekanik bir bariyer oluşturur. Ayrıca bu hücrelerin
ürettiği bikarbonat maddesi asidi nötralize ederek kimyasal bir
koruma sağlar. Bu sayede mide kendi kendini sindirmekten
korur. diye ekledi.
ASİT İÇİNDE YAŞAYAN BAKTERİ
Op. Dr. Mücteba Gündüz ayrıca şu açıklamalarda bulundu: Diğer bakterileri öldüren bu asidik ortamda, yaşayabilen özel bir bakteri bulunmaktadır; Helicobacter pylori. Gastrit, ülser, atrofik gastrit ve mide kanseri gibi hastalıklarda rolü olduğu bilinen bu bakteri ürettiği üreaz enzimi sayesinde çevresinde asitten korunmuş bir kalkan oluşturur. İnsanların %50'sinde bu bakteri bulunmaktadır. Hijyen koşullarının kötü olduğu temiz suyun bulunmadığı gelişmekte olan ülkelerde bu oran daha da yüksektir. Bu bakteri midenin asit üretimi daha da artırır. Ayrıca mide yüzeyini örten mukusun miktarını azaltıp kalitesini de bozarak midenin savunmasını zayıflatır. Zayıflayan savunma mekanizmaları artan asit ile birleşerek midede önce yüzeysel bir iltihaba yani gastrite neden olur. Bu durumun uzun süre devam etmesiyle daha sonra mide yüzeyinde ülser denilen yaralar açılır. Bu ülserler ardından mide kanamasına ve mide delinmesine yol açabilir. Bu bakteri özel ikili ya da üçlü antibiyotik tedavileri ile yok edilebilmektedir. Saydığımız tüm hastalıklarda rol oynayan bu bakterinin tespiti ve tedavi ile yok edilip edilmediğinin belirlenmesi önemlidir. H.pylori kan testi, nefes testi veya endoskopiler sırasında alınan biyopsi örneklerinde tespit edilebilmektedir. Gastrit ve ülser tanısı içinse endoskopi şarttır. Ülser tedavisi günümüzde ilaçlarla yapılmaktadır. Bu tedavide asit üretiminin baskılanması ve Helicobacter pylori'nin eradikasyonu esastır. Ülserde ameliyat sadece komplikasyonların tedavisi ile sınırlıdır. Ülser ancak kanamaya veya midede delinmeye neden olmuşsa cerrahi müdahale yapılır.
HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ