Fatih Altaylı'dan Enes Kara yorumu

Fatih Altaylı'nın Habertürk'te yayınlanan bugünkü yazısı...

Fatih Altaylı'dan Enes Kara yorumu

Tıp fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes intihar etti.

İntiharın gerekçesi felaket.

Enes, oldukça muhafazakar ve tarikatçı bir ailenin evladı.

Belli ki, aile Nurcu.

Gencecik çocuğu da üniversite için gittiği kentte, zorla tarikat yurdunda kalmaya zorlamışlar.

Bir yandan okul, bir yandan Enes’in anlattıklarından öğrendiğimiz tarikat yurdundaki veya yurtlarındaki baskı sonucu çocuk boğulduğunu hissetmiş, gençliğini, insanlığını yaşayamaz hale getirilmiş.

Çocuk içinde isyan etmiş ama isyanını ne ailesine ne de yurttaki ortama yansıtamayınca ve işin içinden çıkamayınca çareyi intihar etmekte bulmuş.

Yazık ki, ne yazık.

Bu varan ikiydi aslında.

Bir de birkaç hafta önce meydana gelen olay vardı.

Antalya’da yine bir tarikat yurdunda, 18 yaşındaki bilgisayar mühendisliği öğrencisi bir çocuk, 38 yaşındaki aşçı tarafından başı kesilerek öldürülmüş ve katil “Deccal’in başını kestim” demişti.

Bu yurtlarda neler döndüğünü bilmiyoruz.

Bazen böyle cinayetler veya intiharlarla gündeme geliyor bu yurtlar, bazen cinsel istismar suçlamaları ile bazen de yetersiz yerlere, sadece din kisvesi altında toplandıkları için ruhsat verilmesi ve sonrasında ölümlere sebebiyet vermesi ile.

Sonra birileri çıkıp “Bunlara nasıl yurt açtırırsınız” deyince de konuyu hemen zıvanadan çıkarıp “Bakın şu dinsizlere. Tarikat yurtlarına karşı çıkıyorlar çünkü dine karşılar” yaygarası yapıyorlar.

Ancak tüm bunlardan daha vahim bir durum var.

AİLELER…

Evet büyük harflerle yazdım.

Çünkü asıl vahim olan yer orası.

Antalya’da 18 yaşındaki bilgisayar mühendisi adayı evladı başı kesilerek öldürülen baba ne dedi hatırlıyor musunuz!

“Bir evladım daha olsa onu da o yurda veririm. Biz ölümünü düğün gecesi olarak görüyoruz.”

İnsanın ağzına geliyor da söyleyemiyor kelimeleri.

Ya da yazamıyor buraya.

Keza Enes’in babası ne diyor duydunuz herhalde.

“25 yıldır cemaatin içindeyim. Kaldığı yerde bir sorun yoktu. Biz kimseden şikayetçi değiliz.”

Kendinden de şikayetçi değildir muhtemelen ve vicdanı da oldukça rahattır oğlunu intihara sürükleyen babanın.

Türkiye’nin sorunu bu babalardır.

Bu ailelerdir.

Belgesel izliyorsanız görmüşsünüzdür mutlaka.

Hayvanlar bile evlatlarını canları pahasına korur, onlara sahip çıkarlar.

Bu tiplerin belgeseli çekilip izlense, yavrusunu korumaktan aciz ve koruyamamaktan dolayı hiçbir vicdani yük duymayan yeni bir tür olarak tanımlanırlar.

Adını büyük ihtimalle, “Primate nonconsicencia” koyarlardı.

O çocukları ölüme yollayan işte bu "Primat" kafadır.

FATİH ALTAYLI / HABERTÜRK

Konular Fatih Altaylı