İbrahim Kutluay: 'Babalık büyük keyif'
İbrahim Kutluay, altı yaşındaki kızı İrem ve üç yaşındaki oğlu Ömer’le objektif karşısına geçti...
Annelik içgüdüseldir ama babalık sonradan hissedilir
derler. Siz baba olduğunuzu ilk ne zaman hissettiniz?
- Demet hamile kaldığında çok sevinmiş ve babalığı ufaktan da olsa
hissetmeye başlamıştım. İrem’i ilk kucağıma aldığımda ise daha
farklı duygular içerisine girdim. Sanırım baba olduğumu asıl o
zaman hissettim.
Peki, babalığı bize nasıl tarif edersiniz?
- Babalığı da, anneliği de tarif etmek pek kolay değil aslında.
Karşılıksız sevginin hüküm sürdüğü bir duygu... Aynı zamanda
hayatının odağında tamamen çocukların olması demek bence.
Çocuklarıyla arkadaş olan babalardan mısınız?
- Şu an İrem de, Ömer yaşı, onlarla arkadaşlık kurabileceğim yaşta
değil. Bu yüzden daha çok onlarla oyun oynamaya, birlikte keyifli
zaman geçirmeye çalışıyorum. Büyüdüklerinde ikisiyle de arkadaş
olmaya özen göstereceğim elbette. Saygı hep ön planda olmalı tabii
ama çocuklarımın dertleri ya da herhangi bir sıkıntıları olduğunda
önce bana gelmelerini isterim. Bu yüzden hiç sıkılmadan, çekinmeden
bana dertlerini açabilecekleri samimi bir arkadaş ilişkimizin
olmasını çok arzu ederim.
KENDİ BABAM GİBİ BİR BABA OLMAYA ÇALIŞIYORUM
Sizce baba olmanın en zor ve en keyifli yanları
nelerdir?
- Ben babalığın her anından keyif alıyorum. Elbette baba olmak çok
büyük sorumluluk getiriyor ama ben zaten küçük yaştan itibaren
sorumluluk almış biriyim. Bu yüzden babalığın sadece keyifli
yanlarını görüyorum.
Babalık sizi değiştirdi mi? Baba olmadan önceki İbrahim
Kutluay ile olduktan sonraki arasında ne gibi farklar
var?
- Açıkçası ben kendimde çok büyük farklar göremiyorum, aynı
olduğumu düşünüyorum. Tabii bu soruyu bir de yakınlarıma sormak
lazım. Gerçi onların da olumsuz bir şey söyleyeceklerini sanmam.
Çünkü normalde kendi yaşıtlarımdan daha olgun bir yapım vardır.
Baba olduktan sonra sorumluluklarım arttı, hayata bakış açım
değişti ama çok da büyük ölçeklerde bir değişiklik olmadı.
Kendi babanızın babalığıyla sizin babalığınız arasında fark
görüyor musunuz peki?
- Hem var hem yok diyebilirim. Ben ailemin ilk çocuğuyum ve
doğduğumda babam 41 yaşındaydı. Babamın benim hayatımdaki yeri ve
önemi gerçekten çok farklı. Aynı şekilde annem de öyle. Ailem
sayesinde başarılı bir spor hayatım oldu. Babam hayatım boyunca
arkamda durdu, her derdimi onunla paylaştım. Aramızdaki yaş farkı
nedeniyle tam anlamıyla arkadaş olduğumuzu söyleyemem ama çok iyi
bir baba- oğul ilişkimiz oldu. O zamanki baba figürü daha
farklıydı; biraz mesafeli ama sevgi dolu bir ilişkiydi. Sporcu
olmamı çok istiyordu. Spor hayatıma başladıktan sonra da her zaman
benimle gurur duyduğunu hissettirdi. Ben de babam gibi bir baba
olmaya çalışıyorum.
ANLAŞMAZLIKLARIMIZI ÇOCUKLARA YANSITMAYIZ
Çocuk bakımı konusunda eşinizle ters düştüğünüz noktalar oluyor
mu?
- Her ailede olduğu gibi bizde de arada sırada
oluyor elbette. Ama bunu hiçbir zaman çocuklara yansıtmıyoruz. Eğer
anlaşmazlığa düştüğümüz bir durum varsa, önce kendi aramızda
hallediyor, sonra uygulamaya koyuyoruz.
Kızınızla ve oğlunuzla ayrı ayrı zaman geçiriyor
musunuz?
- Evet, hem ayrı ayrı hem de da hep birlikte bolca zaman geçirmeye,
ama asıl önemlisi kaliteli vakit geçirmeye gayret ediyorum. İrem’le
de Ömer’le de ayrı ayrı ilgileniyorum. İkisinin de yaşlarına uygun
oyunlar oynuyoruz. İrem’le parka gidiyoruz, kitap okuyoruz,
yüzüyoruz. Aynı şekilde Ömer’le de çeşitli oyunlar oynuyoruz.
Geçtiğimiz senelerde İrem’le baş başa tatile gitmiştik ve ikimiz de
çok eğlenmiştik. Birlikte havuza girdik, yemek yedik, birlikte
uyuduk... Çocuklarımla doya doya zaman geçirebildiğim için kendimi
çok şanslı hissediyorum.
Çocuk yetiştirme felsefeniz nedir?
- Öncelikle çocukları özgüvenli ve mutlu yetiştirmek gerektiğini
düşünüyorum. Kendinden emin, sorumluluk alabilen, ailesine bağlı,
kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olmaları için elimden
geleni yapmaya çalışıyorum.
İREM VE ÖMER’İ SPORA ZORLAYAMAM
Çocuklarınızın sporcu olmaları ister misiniz?
- Benim için asıl önemli olan iyi bir insan olmaları... Daha sonra
-eğer kendileri de isterse- sporcu olmaları için elimden gelen
desteği veririm. Yani ben öyle istiyorum, sporcu olsunlar gibi bir
düşüncem yok. Çünkü sporcu olmak gerçekten zordur, çok büyük
fedakârlık ve emek gerektirir.
Baba olmanın verdiği sorumluluk sizi hiç bunalttı
mı?
- Hayır, hiçbir zaman böyle bir şey hissetmedim. Aksine babalık
benim için en büyük keyif.
ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞU DÜŞÜNMÜYORUZ İKİSİNİN DE GÖBEK BAĞINI BEN
KESTİM
- Şu anda istiyoruz diyemem ama kısmet.
Siz çocuklarınızın doğuma girmiş miydiniz?
- Evet. Hem Demet’e destek hem de o ana şahit olmak için doğuma
girmeyi kendim istedim. Ömer’in de İrem’in de göbek bağını ben
kestim. Doğar doğmaz onları kucaklamak ve o anı yaşamak
inanılmazdı, herkese tavsiye ederim.
ONLAR BANA EN BÜYÜK HEDİYE
Babalar Günü’nde size verilebilecek en güzel hediye
nedir?
- Hiç düşünmedim açıkçası. Hediye alıp vermekten çok hoşlanan biri
değilimdir. Ama çocuklarımın yanımda olması benim için en büyük
hediye zaten. Ayrıca İrem de, Ömer de çeşitli sürprizler
hazırlıyor, resimler yapıyorlar benim için... Bence yeterli.
Müge SERÇEK BİROĞLU