Kayahan'dan özel açıklamalar...
40 yılı aşkın süredir şarkılarıyla müzik dünyasına hizmet eden Kayahan, sevenlerine yılbaşı hediyesi olarak sunduğu “365 Gün” şarkısıyla yine gündemde...
1980’li yıllarda “İstanbul’da Bir Güzel”, “E Bebeğim E”, “Canım
Sıkılıyor Canım”, “Kar Taneleri”, “Bekle Gülüm”... 1990’lı yıllarda
“Esmer Günler”, “Hep Karanlık”, “Melankoli”, “Mor Menekşe”, “Yemin
Ettim”, “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun”, “Gözlerinin Hapsindeyim”,
“Mavilim”, “Odalarda Işıksızım”, “Beni Anlamadın ya”, “Sabahlar
Uzak”, “Bir Garip Serçe”, “Allahım Neydi Günahım”, “Her Şeyden
Çok”, “Emrin Olur”, “Atın Beni Denizlere”... 2000’lerde, “Gönül
Sayfam”, “Seninle Her şeye Varım Ben”, “Ne Oldu Can”, “Bir Aşk
Hikâyesi”... Ve en son “365 Gün”... Hepsi hit olmuş şarkılarıyla
tam 40 yıldır müziğe hizmet veren Kayahan, bu işi uzun yıllar daha
götürmenin heyecanıyla sorularımıza cevap verdi.
Müziğin dışında aklınızda başka hiçbir şey yok
mudur?
- Ben, sabah-akşam, 365 gün, her yerde bu işi yapmaya çalışıyorum.
Dolayısıyla aklımdan geçen başka hiçbir şey yok. Bir evimiz var,
bir de işimiz... Hep şunu söylemeye çalışıyorum; farklı olmak için
bir çabam yok, benim doğam bu. Yani ben insanlarla aynı şekilde
yaşamıyorum. Yaşamak için gerçekten de vaktim kalmıyor. Bu o
insanları tenkit ettiğim anlamına gelmesin. Ben buyum ve böyle
yaşıyorum. Uykumda bile şarkı çalışıyorum. Bir gün bana eşim,
“Düşünme, uyuyamıyorum” demişti. Bu mazoşist bir yaşam şekli ama
karşılığında alacağınız tek şey başarının hazzı. Bu da bana yetiyor
zaten.
Ama hayatta birçok şeyi de ıskalamışsınızdır...
- Doğru. Hayatta kendime vakit ayırma kısmını
ıskaladım. Ancak yine de “Türkiye’ye helal olsun” diyorum. O da
benden olsun yani...
YAZDIKLARINDAN DOLAYI HEPSİ MAHCUP OLACAK
Peki, yeni nesil yazarların, şarkıcıların Kayahan’a ayıp ettiğini
düşünüyor musunuz?
- Hayır. Benim şarkımı sevmiyorlarsa bu çok hayırlı bir şey. Çünkü
yıllar önce “Odalarda Işıksızım”ı çıkardığımda da “Böyle rezalet
şarkı mı olur?” demişlerdi. Ve şarkı patlamıştı. şimdi “365 Gün”
için aynı şeyi söylüyorlar ama ben bundan “Büyük bir şarkı daha
geliyor” işaretini alıyorum. Tabii bir de bu insanlar Türkiye’nin
yüzde kaçını temsil ediyorlar, o çok önemli. O arkadaşların
zevklerine saygı duyuyorum, dinlemesinler. Ama dinleyenler hep
Türkiye’nin yüzde 70’i, 80’i oldu. Ben de bu çoğunluğa seslenmeye
çalışıyorum. Diğer arkadaşlar için de bir versiyon yapar,
yollarız.
Sert, agresif birisi olarak bilinseniz de aslında çok
duygusalsınız. Bütün bu eleştiriler, hakkınızda çıkan yazılar sizi
nasıl etkiliyor?
- Tabii ki üzülüyorum ama “Bu çocuk niye benim için böyle
düşünüyor” diye üzülmüyorum. Çünkü onun neden öyle düşündüğünü
biliyorum.
Neden sizin hakkınızda böyle düşünüyor?
- Onu burada söyleyemem. Şimdi arkadaşım Neco’nun kızının (Ayşe
Özyılmazel) benimle ilgili yazdıklarını öğrendim. Bunun için
kızamam. Çünkü olayın perde arkasında başka bir şey var.
Ne var?
- Hacivat’la Karagöz var. Bu durum bana göre çok önemli değil. Ama
şuna inanıyorum ki, bu yazdıklarından, “365 Gün” şarkım çok
sevildiği zaman mahcup olacaklar.
HEP İYİ DUYGULARA HİTAP ETMEYE ÇALIŞTIM
Bu şarkı 365 günde yapıldığı için mi adı “365 Gün”
oldu?
- 365 günde yapılmadı. Evet, ben şarkı için en doğru cümleyi bulana
kadar aylarca düşünürüm, yazarım. Dolayısıyla “365 Gün” tam 2,5
yılda tamamlandı. Neden bu kadar uzun sürüyor, çok zeki
olmadığımdan değil, dediğim gibi daha iyisini yapmak istediğimden.
Mesela “Geceler” şarkısı için 1500 sayfa sözüm, 10 tane ayrı
aranjmanım var. Ama “Geceler” uluslararası ödül kazanmış şarkıdır.
Bütün şarkılarımla bu kadar çok uğraşırım.
Çok kısa zamanda yazdığınız bir şarkı var
mı?
- Kızım Beste uyurken yaptığım “E Bebeğim E” şarkısı var. Başka bir
şarkı çalışıyordum. Bir bayram sabahıydı. Beste daha uyuyordu ve
yatağının başucunda da gerçekten kırmızı pabuçları vardı. Oturdum
bu şarkıyı yaptım, bu da Türkiye’nin hiç eskimeyen ninnisi oldu.
Sonra Aslı Gönül’e yaptım, o da çok sevildi. Benim şarkımla
kaynanalar, gelinler barıştı, sevgililer bir araya geldi, evlendi.
Ben hep toplumda iyi duygulara hitap etmeye çalışıyorum.
BEN BİR PADİŞAH GİBİ BÜYÜTÜLDÜM
Yeni şarkınızda “sevgi için ölebilirim de hapislere de düşebilirim”
diyorsunuz...
- İnşallah gerekmez, ama gerekirse yaparım demek istiyorum. Mesele
bu; gerekirse yapmak. Bir insan aşık olur, karşısındaki için her
şeyini bırakır. Bu ne için yapılır, sevgi için. Sevmek, pek çok
şeyden vazgeçmektir. Sevmek, kendinden vazgeçip “biz” olma
sanatıdır. Sevmekte ben yoktur, biz vardır. İnanın ki herkes gerçek
sevgiyi hak eder. Ve herkes bir anne-babanın çocuğudur, herkes o
anne-babanın büyük emekleriyle büyümüştür. Saygı ve sevgi
insanoğlunun doğuştan hak ettiği şeydir. O yüzden bundan
vazgeçmemeli, günübirlik ilişkilerle hayatı değersiz kılmamalı.
Bunu ölmek, hapislere düşmek anlamında anlatmıyoruz. Bunlar simge.
Ama insanlar, sevdikleri zaman, karşısındaki için her şeyi
yapabilmeliler. Siz, sizin için her şeyi yapabilecek biriyle aynı
yastığa baş koymak istemez misiniz? Ya da uğruna her şeyi
yapabileceğiniz biriyle birlikte olmayı? Allah parasız, servetsiz
bıraksın ama sevgisiz bırakmasın kimseyi. Aslolan sevgidir.
Sevgiye bu kadar düşkün olmanızın bir sebebi var mı?
- Ben koskoca bir sülalenin tek erkek çocuğuydum. Çok
sevildim. Bir sultan, ağa ya da padişah gibi büyütüldüm. Sevmenin
insanı ne kadar beslediğini gördüm. Ve insanları beslemek, onlara
bir şey katmak için sevgimi kimseden esirgemedim. Herkesi
seviyorum.
Sema Eren