Kel erkeklere kanser uyarısı!..
4 bin erkeği kapsayan araştırmaya göre; kelliğin görüldüğü erkeklerde, prostat kanserine yakalanma riski yüzde 50 daha fazla.
Bu erkekler; meyve-sebze tüketmeli, E vitamini ve likopen
bakımından zengin besinler yemeli
Prostat; ceviz büyüklüğünde, mesanenin altında yer alan ve üretrayı
(mesaneyi penisin ucuna bağlayan tüp) saran, halka şeklinde bir
bezdir. Bu bez; enfeksiyonları engellemek ve spermlerin hareket
kabiliyetlerini artırmak için üretrayı kayganlaştıran bir sıvı
salgılar. Prostatı etkileyen başlıca iki durum vardır. Biri; benin
prostat hiperplazisi de denilen (BPH) prostat büyümesidir. Hemen
hemen her erkek, eğer uzun da yaşarsa, prostat büyümesiyle
karşılaşacaktır. BPH kanser değildir ve hayatı tehdit etmez.
Tedavisi ise prostatın bir bölümünün ya da tamamının çıkartılmasını
gerektirebilir.
ALTI ERKEKTEN BİRİNDE VAR
Diğer durum olan prostat kanseri ise ciddidir. O da BPH’ye benzer semptomlarla kendini gösterir fakat vücudun diğer bölümlerine de sıçrayabilir ve ölümcül olabilir. Erkeklerde prostat kanseri, kansere bağlı ölümler arasında ikinci sıradadır. Bu kanser türüne ABD’de her altı erkekten birinde rastlanıyor. Totalde ise yılda yaklaşık 200 bin erkeğe hastalık tanısı konuluyor ve bu hastaların 30 binden fazlası da ölüyor. Öte yandan, prostat kanseri çok yavaş ilerlediği için, her zaman yaşamı tehdit etmiyor. 50 yaş üzerindeki erkeklerin yaklaşık yüzde 30’unda prostat kanserine rastlanır fakat hastalık vakaların sadece yüzde 3’ünde ölümcüldür. Bu hastalıkta çoğu erkek tanı konduktan hemen sonra tedavi olmamayı, bekleyip ne olacağını görmeyi tercih eder.
GECELERİ SIK İDRARA ÇIKMA
Prostat kanserinin ilk dönemlerinde genellikle fazla belirtiye
rastlanmaz. İlerleyen dönemlerinde ise hastalar şu şikayetlerle
karşı karşıya kalırlar:
Özellikle geceleri çok sık idrara çıkma ihtiyacı ve bu nedenle
uykunun bölünmesi
İdrar yapmaya başlamada güçlük veya hiç idrar yapamama
Zayıf veya kesik kesik idrara çıkma
Ereksiyon güçlüğü
İdrar ya da menide kan görülmesi
Sırt, kalça ya da üst uyluklarda ağrı veya katılık
RİSK FAKTÖRLERİ NELER?
Yaş: Prostat kanserine genellikle 55 yaşın
üzerindeki erkeklerde rastlanır. 10 prostat kanserli erkeğin sekizi
ise 65 yaşın üzerindedir.
Genetik: Eğer babada prostat kanseri öyküsü varsa,
hastalık riski iki kat, erkek kardeşde varsa beş kat artar. Anne
veya kız kardeşinde meme kanseri görülmüşse, risk iki kat
artar.
Irk: Hastalığa siyahi erkeklerde, beyazlardan iki kat daha
fazla rastlanır. Asyalılar’da ise az görülür.
Hormonlar: Aşırı testosteron prostat kanserini
tetikler. İşe karışan diğer hormonlar ise östrojen, prolaktin,
insülin ve IGF-1’dir.
Diyet: Günümüzdeki araştırmalar; kırmızı et ve doymuş yağ
ağırlıklı diyetlerin, prostat kanseri riskini artırdığını
gösteriyor. Risk; meyve, sebze, selenyum, vitamin E, likopen
bakımından düşük diyet ile beslenenlerde artar.
Erkek tipi Kelik: Amerika’da yapılan ve 4 bin
erkeği kapsayan bir araştırmada; 20’li yaşların ortalarından
itibaren saçlarını kademeli olarak kaybeden erkeklerin, prostat
kanserine yakalanma ihtimalinin yüzde 50 daha fazla olduğu ortaya
çıktı. Bunun nedeni; her iki durumun da, vücudun primer erkeklik
hormonu olan testosterona karşı bir reaksiyon geliştirmesidir.
Testosteron reseptörleri, prostat gibi saç follikülleri üzerinde
bulunur. Kellik aynı zamanda, kalp hastalıkları riskini de
artırır.
DÜZENLİ OLARAK EGZERSİZ YAPIN!
Çoğunlukla 55 yaşın üzerindeki erkeklerde görülen ve hayatı tehdit eden prostat kanserine yakalanmamak için yaşam biçimine dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun için en başta sigaradan uzak durmak ve aşırı alkol kullanmamak çok önemli. Öte yandan düzenli olarak egzersiz yapmak da prostat kanseri riskini azaltıyor.
KAN TESTİ İLE TEŞHİS KONULUR
Prostat kanseri, fiziksel muayene ve kan testi ile saptanır. Doktor muayene sırasında prostat üzerindeki sert veya yumrulu alanları tespit eder. Kan testinde prostat-özgül antijen (PSA) adı verilen bir proteinin seviyesine bakılır. PSA genellikle prostat kanseri olan erkeklerde yükselir ancak kanser teşhisi konulan erkeklerin yüzde 35’inde ise normal seviyededir. Bu nedenle uzmanlar bu ’normal’ olarak belirlenen seviyenin düşürülüp düşürülmemesi konusunu tartışmaktadır.
TELOMERAZ SEVİYESİNE BAKILIR
Menide bulunan ve telomeraz adı verilen bir enzimin aktivitesini ölçen yeni bir test, prostat kanserinin saptanmasında daha duyarlı olabilir. Şimdiye kadar test geliştirme aşamasındaydı fakat birkaç yıl içinde uygulamaya geçilebilir. Telomerler, DNA üzerinde kuyruk gibidirler. Hücrenin her bölünmesi telomeri kısaltır ve belirli bir büyüklüğe eriştiği zaman, hücre daha fazla bölünmez. Kanser hücreleri ise, ve bir hücrenin sürekli bölünmesine olanak veren telomerazı kullanır.
PROF. DR. ERKAN TOPUZ /SABAH İNTERNET
SİTESİ