Onur Tuna bilinmeyenlerini anlattı

"Hayat Devam Ediyor" dizisinde rol alan 27 yaşındaki Onur Tuna’nın söyleyecek çok şeyi var, özellikle de kadınlara dair...

Onur Tuna bilinmeyenlerini anlattı

Çekime oldukça rahat bir kıyafetle geldiniz, günlük hayatta stiliniz için tercihleriniz de bu  doğrultuda mı?
Genelde haftanın 5-6 günü çalışıyorum dolayısıyla olabildiğince rahat giyinmeye özen  gösteriyorum. Ancak özel bir gün ya da davete  katıldığımda oraya yakışır bir şekilde giyinmeye de gayret ederim. Mesela eğer kendime yakıştırıyorsam özel bir davette dikkat çekici bir parça   giymekten çekinmem.

Son zamanlarda kadınlar tarafından yoğun bir ilgiye maruz kalıyorsunuz. Onlarla aranız nasıldır?
Kadınlarla aram iyidir. Aralarından benim için özel olacak olan kadının bazı toplumsal tabulardan arınmış şekilde, bütün özgüveniyle kendini sunabilecek cümlelere sahip olması benim ilgimi çekebilir. Kadın bana karşı ilk başta nasıl seviyeliyse ben de ona karşı seviyeliyimdir, dolayısıyla bu seviyenin içinde sadece bakışlarından bunu çıkarmam imkansız. O kadının, o bakışları anlamlandırıp benim kafama kakması lazım ki ben de o kadından elektrik alayım. Ben kadınlarda, biz erkekleri harekete geçirecek böyle bir özgüven olması gerektiğini düşünüyorum.

'Kadından elektrik almalıyım'

Peki kadınların ilgisi hep  üzerinizde miydi?
Evet, ortaokuldayken üst sınıftaki kızlar teneffüslerde beni sıkıştırıp öperlerdi. Annem okulda eğitmen olduğu için onun yanına gidip “Ne güzel çocuk doğurmuşsun. Ne tatlı bir çocuk. Keşke benimle aynı yaşta olsa” gibi espriler yaparlardı. Sanırım ben çocukluğumdan bu yana kadınların  ilgisiyle birlikte büyüdüm.

Hayatınızdaki kadın nasıl  özelliklere sahip olmalı?
“Sarışın olmalı, esmer olmalı, dudakları şöyle olmalı” vb gibi kafamda çizilmiş bir kadın portresi yok. O anda aklımda kişinin yüzü, elleri, fiziği ve genel bütünüyle bende görsel olarak yarattığı bir algı oluşuyor. Bu adlandırılacak bir şey değil. Zaman zaman insanın yüzündeki orantısızlık, ilginç bir insan veya kalemle çizilmiş gibi bir kadın da güzel gelebiliyor gözüme. Açıkçası kafamda hayal ettiğim net bir kadın portresi yok. Bir kadının yüzüne baktığımda elektrik alabiliyorsam, o kadın benim için hayatımda olabilecek güzelliktedir. Kaldı ki kadınlar zaten genelde güzeldir.

“Jön olarak anılmak gurur verici”

Sizin için ‘yeni jön’ diyorlar, bu, kariyerinin başında olan biri için nasıl bir motivasyon?

Görsel bir iş yaptığım için insanlardan güzel övgüler alıyorum. Jön kavramının içeriğinde de zaten bu özelliklere sahip olmak var; uzun boylu olmak mesela ilk aklıma gelenlerden biri. Diğer jönlerin arasında bu kadar kısa sürede anılmak açıkçası benim için gurur verici. Fiziksel olarak buna uygunsam ve şu an hayat verdiğim ‘Sıraç’ karakterinin özellikleri sebebiyle insanlar beni oraya koyuyorlarsa bu harika bir şey. Umarım bundan sonra yapacağım işlerde daha da iyi övgülerle karşılaşırım.

Şu sıralar en çok neye ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsunuz?
Güzel soru; setimiz tatile girdikten sonra hemen ailemin yanına Çanakkale’ye gitmeyi çok istiyorum. Ailemle her şey hakkında konuşabiliyorum ve şu sıralar kendimle alakalı en çok da onların görüşlerine ihtiyacım var.

Röportajlarınızda özel hayatınıza dair pek konuşmuyorsunuz...
Genel olarak bir ilişkiye; geçmişte yaşadığım veya gelecekte yaşayacağım ilişkilere bakış açım hakkında, aşk hakkında, sevgi hakkında, insan olmak hakkında söylenecek ne varsa her şeyi söyleyebilirim. Özel hayata müdahale etmek iyi bir şey değil. Neticede insanlar bu ülkede sevdikleri kadına yan gözle bakıldı diye adam vuruyorlar. Ama bizim özel hayatımızı  istedikleri gibi deşifre etme özgürlüklerine de sahipler. Ben bunu adil bulmuyorum, o yüzden de özel  hayatım hakkında detay vermek istemiyorum.

“Ruh sağlığımız için izole ederiz kendimizi"

Görünür olma hali işimin getirisi, sokakta insanların ilgisi alakası da beni memnun ediyor ama bir de işin şu kısmı var; her insan güne aynı uyanamayabiliyor, bu da bir gerçek. Şunun anlaşılması gerektiğine inanıyorum. Bir meslekte senelerini harcamış insanları oturup izlediğimde onların izole hayat yaşamalarının sebebi ‘çok artistler ve kaçıyorlar’ durumu değil, sadece ruh sağlıklarının bozulmaması için kendilerini izole etmeleri.

“AŞKI DELi DOLU  SOKAKLARDA YAŞAMAYI SEVİYORUM”

Mesela aşkı deli dolu sokaklarda yaşamayı seviyorum. Kimseyi umursama-dan sevdiğim insana dokunabilmek, kimseyi umursamadan sevdiğim insana içimden geçenleri söylemek istiyorum. Başbaşa kaldığımızda da sevdiğim insanın yanında bağırabilmek, saçmalayabilmek istiyorum.



Konular Röportaj