Servet Çetin: 'Önder beni yaktı'
Eskişehirspor’un tecrübeli savunmacısı, tarihe geçen 4-0’lık F.Bahçe-Milan maçındaki kötü performansı ile ilgili olarak ilk kez konuştu.
Bağlamasını yanından hiç ayırmıyor... Benzetme yerindeyse, onunla
yatıyor, onunla kalkıyor! Çalışmalardan arda kalan sınırlı
zamanlarını odasında türkü okuyarak geçiriyor.
Aslen Iğdır’lı... Futbola başlaması başlı başına bir roman gibi!
7-8 yaşlarındaydı... Abisi İrfan Çetin, ailede futbol oynamaya tek
yatkın çocuktu. Ne var ki, onun da hayalleri yok değildi ve
“şans kapıyı çalacak mı?” diye bekliyordu.
Ağabeyi İrfan ondan iki yaş büyük ve Kartal’da idmanlara
çıkıyordu... İrfan’ı beğenmişlerdi. Onun da içinde fırtınalar
kopuyordu. Bir gün telefon çaldı, o minicik elleriyle ahizeyi
kaldırdı, “Buyrun” dedi. İrfan’ı arıyordu
telefondaki hoca. O ‘Ben İrfan değilim, kardeşi
Servet’im’ diye yanıt verdi. Karşıdaki ses, “Peki,
sen top oynamasını biliyor musun’ diye sordu? Şaşkındı,
heyecanlandı, tek kelime çıktı ağzından
‘Eveeeet’... Karşıdaki sesin, ‘O zaman kap
çantanı gel’ şeklindeki daveti onu neredeyse ağlatacak
gibiydi. Çantayı kaptı ve macera başladı...
Ağabeyi İrfan futbolu bıraktı, ama o yoluna devam etti... Bugün 32
yaşında ve 17 yıldır profesyonel olarak top koşturuyor. Milli
Takım, Fenerbahçe, Galatasaray, Denizlispor ile irili - ufaklı
birçok takımın formasını giydi. O da Türk futbolunun unutulmazları
arasında yer aldı.
Evet, yukarıda anlatmaya çalıştığımız bir zamanların forvet
oyuncusu, şimdilerin ise geçilmez savunma oyuncularından Servet
Çetin’den başkası değildi. Dayanıklılık testlerinin o ilerlemiş
yaşına karşın hâlâ ‘1’ numarası Servet Çetin.
Sazıyla, türküleriyle, sol kulağındaki küpeleriyle, karizmatik
yapısıyla dikkatleri üzerine çeken Servet’le Antalya’da biraraya
geldik, biz sorduk, o samimi yanıtlar verdi.
Şimdilerde Eskişehirspor’un başarıları için ter döküyor... Burada
keyifli ve de mutlu...
Hemen zirveyi sorduk Çetin’e: “Sezon başında kadrosu
nedeniyle kantarımda Galatasaray ağır basıyordu. Yıldız oyuncular
fazlalıktaydı. Ne var ki beklenen patlamayı bir türlü yapamadı
Galatasaray. Lider Fenerbahçe ise çok iyi bir çizgi yakaladı. Son
dakikada kazandıkları maçlar, onlara büyük moral olarak geri döndü.
Bir iş kazası, bir terslik olmazsa sezon sonunda Fenerbahçe
şampiyon olacaktır.”
Bu iddialı söylemden sonra devam ediyor
Servet: “İkinci yarı mı? Çok çetin geçecek. Küme düşme
korkusu olan takımlar maçlara çok daha fazla asılacak. Bir puan bir
puan diye düşünebilir herkes. Kaldı ki, büyük takımları yenen
şampiyon olmuyor bu ligde, diğer takımları es geçemezsiniz, onları
da yenmek zorundasınız.”
Bir zamanlar Hiddink’in gözdesi olan Servet niye Milli Takım’da
yok, merak ettik: “Milli takıma alınıp alınmamam tabii
ki hocaların takdiri. Bu konuda yorum yapamayız. Ben de hiçbir
zaman yorum yapmadım. Çağırırlarsa tabii ki seve seve giderim.
Orada ortam çok farklı. Ben şöyle de düşünüyorum. Tamam
Fenerbahçe’ye gittiğim yıllarda gençtik, deli doluyduk. Ancak şu
anda her yerde oynarım. Çalışırım, elimden geleni yaparım. Beni
hiçbir zorluk yıldıramaz. Şartlar ne olursa olsun çalışmayı
bırakmıyorum. Görev verilirse, koşa koşa giderim, gitmiyorum diye
kimseye de gönül koymam abi.”
Senin pencerenden forvette mi, yoksa savunmada mı oynamak
daha kolay?
Bence forvet oynamak daha kolay.90 dakika çok kötü oynarsınız.
Ancak çıkıp son dakikada bir gol atarsınız ve kahraman olursunuz.
Defansta olsan son dakikada öyle bir hata yaparsınız, bütün fatura
size kesilir. Konsantre olmazsanız bir maçta en kötü forvete karşı
bile sorun yaşarsınız. Ama konsantre olduğunuz zaman en iyi forvete
karşı görevinizi en iyi şekilde yaparsınız. Herkes Shevchenko
karşısında zorlandığımı düşünür. Ben Fenerbahçe’de oynarken bize üç
gol atmıştı. Ancak bu yanlış bir düşünce. O gün Ümit Özat libero,
ben ve Önder Turacı da stoper oynuyordu. Ben Gilardinho’yu, Önder
Shevchenko’yu tutuyordu. Onun adamını kaçırdığı her pozisyon gol
oldu. Sonra da fatura bizim üstümüze kaldı.
Acaba iyi bir savunmacı hangi donanımlara sahip
olmalı?
En önemlisi sezgileriniz güçlü olacak ağabey. Duracağı yeri iyi
bilmesi gerekiyor. En önemlisi de yanındaki arkadaşları ile uyum
içinde oynaması gerekiyor. Fizik gücümüzün de hep en üst seviyede
olması şart. Bunun için de her zaman çalışıyorum ben.
Yabancı hiç olmasın
“Bana kalsa yabancı oyuncu hiç olmasın. Bir iki taneyi
anlarım. Ama biz dünya para veriyoruz ve bazen hiçbir karşılık
alamıyorsunuz. Genç oyuncu çıksa belki milli takımda oynayacak. Her
zaman yabancılar daha fazla kazanıyor. 5 yıllık sözleşme imzalıyor.
Belki bir sene ya oynuyor ya oynamıyor. Bütün sözleşmenin parasını
alıp gidiyor. Hoca da Türk olsa tabii ki daha iyi. Şans vereceksin
ki Türk hocalar da bir yerlere gelebilecek.”
BÜTÜN TÜRKÜLERİ BİLİRİM
“Kitap okurum. Bağlama da çalıyorum. İlerletmek için ders alıyorum.
Bütün türküleri bilirim. Sesim çok iyi değil ama arada söylüyorum.
Bağlamaya merakım çocukluğumdan beri var. Galatasaray’da başladım
çalmaya. Bazen günde bir kitap bitiresim geliyor. Bazen de bir ay
sürüyor o kitabı bitirmek. İpad’im var. İnternet kullanıyoruz ama
pek de ilgi alanıma girmiyor. Sıkılıyorum o tür şeylerden.
Facebook, ınstagram gibi şeyler açıyor insanlar. Benim hesaplarımın
hepsini arkadaşlar açtılar, ama kullandığım
söylenemez.”
Büyük konuştum küpeyi taktım
“Büyük araba kullanmayı seviyorum, küçük bir araba aldım, içine
sığmadım, sattım. Küpe meselesine gelince... Valla ağabey, eskiden
‘erkek adam küpe takar mı’ diyenlerin başında geliyordum. Meğer ne
kadar büyük konuşmuşum. Fener’de sakatlandım. Bayern’in
doktorlarına gitmiştim. Almanya’da akrabaların yanındaydım. Oradaki
arkadaşlarım ısrar ettiler, olmaz dedim. Bir ara, ‘Ya sana çok
yakışır, üstelik bunlar mıknatıslı’ dediler, taktım. Eve döndüm,
annem görmesin diye kulağımı saklıyordum. Tabii ki sonunda gördü,
annem ‘Bu ne? Çabuk çıkar onları’ diye tepki gösterdi. Ben de
onları doktorun taktığını ve kan dolaşımını hızlandırdığı gibi bir
yalan söylemek zorunda kaldım. Bu yalan sayesinde bir ay süreyle
eve rahat girip çıktım. Annem daha sonra çıkar onu dedi ama
alıştı.”
Şampiyonluk neden olmasın?
Eskişehir olarak bizim hedefimiz ilk 5. Bizim ekibimiz iyi, geniş
bir kadromuz da var. Ertuğrul hocanın Bursaspor’da şampiyonluk
yaşayıp bize gelmesi bize de moral oluyor. Sezona da bunun
sayesinde iyi başladığımızı düşünüyorum. Tabii ki Eskişehir camiası
taraftarıyla beraber çok büyük bir camia. Bu sene taraftarın
desteği daha yüksek oldu. Böyle destek devam ederse başarı da
gelecektir. Futbolcular ve şehir inanırsa şampiyonluk neden
olmasın?. Eskişehirspor, Anadolu takımları arasında çok iyi
şartlara sahip olan bir kulüp. Ancak soğuk bir şehir. Bu yüzden
antrenman sahasının ve maç yaptığımız stadın en azından ısıtması
olması gerekiyor. Oyuncuları almak için milyon eurolar veriliyor.
Ancak o futbolcu buzlu bir zemine çıktığı zaman sakatlanabiliyor.
Bu da çok büyük bir kayıp.
Mancini Terim’in yerini
tutmaz
Yabancı hoca, Fatih hoca gibi Galatasaray’da etki sağlayamaz. Gelir
işini yapar. Ama Fatih hocada durum farklı mesela. Otoritesi daha
farklı. Duruşundan oyuncu etkileniyor. Mancini kötü hoca değil
tabii ki. Ama daha profesyonel bakıyordur. Türk hocalar oyunculara
çok yardımcı oluyor. Problemleri ile bile ilgileniyor. Yabancı
hocalarla çalıştık. Onlar seninle sadece idmanda genel olarak
ilgilenir. Tek tek bizle gelip konuşmazlar. Rıza Çalımbay, Bülent
Uygun, Fatih Terim, Feyyaz Uçar bunların bana çok yardımları
oldu.
Bilic’i çok seviyorum
Bilic’i çok seviyorum. İnşallah uzun zaman onunla devam ederler.
Bence bu sezon Beşiktaş’ın en iyi yaptığı iş Bilic’i almak oldu.
Bilic’in Escude’yi satış listesine koyması da bence çelişki değil.
Ersan iyi oynadı sonuçta. Yabancı statüsüne de takılıyor. Hocalar
yabancı tercihini genelde ileri uca kullanır. Fernandes’i çok
seviyorum. Ama bir var bir yok. Kestiği toplarda Almeida çok etkili
oluyor.
BİLAL MEŞE / SKORER