Tansu Çiller: "Türkiye’nin milli şuurlu tecrübeye ihtiyacı var"
AK Parti mitinginde Milli Şuur mesajı veren eski Başbakan Tansu Çiller: "Bugün içeride öyle ittifaklar var ki ipleri dışarıda olan ve bu ipe tutunmaya çalışan ittifaklar bunlar. Bu durumu çok büyük bir tehlike olarak görüyorum." ifadelerinde bulundu.
AK Parti'nin Yenikapı mitingine sürpriz bir şekilde katılarak,
"Milli şuur" mesajı veren Türkiye'nin ilk
ve tek kadın Başbakanı Tansu Çiller, 24 Haziran seçimleri öncesi
Sabah Gazetesi'nden Şebnem
Bursalı'ya açıklamalar yaptı. "Bugün içeride
öyle ittifaklar var ki ipleri dışarıda olan ve bu ipe tutunmaya
çalışanlar var" diyen Çiller, istikrarın önemine vurgu
yaptı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a desteğini yineledi.
TÜRKİYE KISKAÇ ALTINDA
Yenikapı mitinginde verdiğiniz "milli şuur" mesajını açar
mısınız?
Türkiye, çok büyük bir kıskaç altında bir süredir. Bu, FETÖ ile
başladı. FETÖ'nün hangi dönemde sinsi hareketini derinleştirdiğini
tartışmaktan ziyade, terör çetesi olarak deşifre edilmiş olması
önemli. Eğer, 17-25 Aralık sürecinde bu deşifre olmasaydı, 15
Temmuz darbe girişiminin faturası çok fena olurdu. Bu yapının
iplerinin dışarıda olduğu çok açık. Türkiye üzerinde de çok büyük
bir kıskaç var. Çok tehlikeli bir coğrafyada yaşıyoruz. Nice
devlete mezar olmuş bir coğrafya bu. Türkiye de bu tehdit algısını
gördü ve önlemini aldı. Fırat Kalkanı ve Afrin Harekâtı ile ciddi
askeri harekâtlar yaptık. Afrin destanı askerle birlikte millet ve
devletle yazıldı. Kandil'e operasyon yapıyoruz ki; Kandil'in
psikolojik, tarihi ve fiziki anlamı çok önemli. Menbiç'e operasyon
çok önemli bir gelişmedir. Ama mesele sadece askeri operasyonla
çözülecek durumda değil.
Ne ile çözülecek peki?
Bakınız; bir müttefikiniz, ortağınız var bir bakıyorsunuz başka bir
konuda karşınıza geçiyor. Karşınızda olan bir ülke de bir başka
olayda müttefikiniz durumuna geliyor. Dar bölgede, farklı-değişken
ortaklıklar artık söz konusu. Dış politikanın en önemli ayağı
terör, terörün en önemli ayağı dış politika. Ayrıca; demokrasi
mücadelesini, terörle mücadelenin bir uzantısı olarak da görmek
lazım. Yani güvenlik olmadan özgürlük olmaz. Tecrübelerime
dayanarak söylemeliyim ki; terörle mücadele sadece askeri mücadele
ile olmaz, dış politika ve demokrasi ile de desteklenmesi gerekir.
Sorunların üzerine kararlılıkla gitmek şart idi. Dün de öyle idi,
bugün de böyle.
'5 BENZEMEZ'İN DERDİ
HDP
Bugün ile kıyasladığınızda gördüğünüz nedir?
Bugün içeride öyle ittifaklar var ki ipleri dışarıda olan ve bu ipe
tutunmaya çalışan ittifaklar bunlar. Seçim sonrasına dönük olarak
bakıyorsunuz; bu 5 benzemez ve dışarıdaki 6. ortaklarını (HDP)
Meclis'e sokmaya çalışıyorlar ve ipleri dışarıda ona bakarak,
tutunarak hareket ediyorlar. Bunların bir araya gelmesi, acil
kararlar alması mümkün değil. Ve ben bu durumu; çok büyük bir
tehlike olarak görüyorum. Değiştirelim diyorlar; peki yerine ne
koyacaksınız? Yerine koyacağınız ittifak, dış politikada,
ekonomide, terörde tehlikeyi sona erdirebilecek mi? Tam tersine,
daha da tehlikeyi büyüteceği belli.
İPİN SAHİBİNİN DEDİĞİNİ Mİ
YAPACAKLAR
Bugün muhalefet partilerinin temsilcileri eski sisteme dönüleceği
vaadinde bulunuyor. Sizin işaret ettiğiniz sıkıntılar bir anlamda
uyarı mıdır?
Önemli olan, sorunlarınızın çözümünü kime teslim edeceğinizdir.
Bugün millet bunu gördü; seçim ile iktidarları değiştirmek mümkün.
Ancak, kime teslim edeceğinizi iyi düşünmeniz gerekiyor. Allah
korusun, 5 benzemez ile 6'ncı ortak (HDP)
mı yapacak Anayasa değişikliğini? Diyelim ki 3'te 2 çoğunluğu elde
ettiler, bunlar dışarıda tutundukları ipin sahibinin dediğini mi
yapacaklar? Bunların dediğiyle mi referanduma gidilecek? Peki, bu
arada terör, dış politika ve ekonominin durumu ne olacak? Kaldı ki
bugün; birbirine hiç benzemeyen 5 parçalı ittifak ve içerideki
ortakları HDP'nin ayrı ayrı misyonları var. Bunların uyum içinde
çalışması, eşyanın tabiatına aykırı bir kere. Acil çözüm, uyum ve
sonuç almak mümkün değil. Ben bu tehlikeyi gördüm ve milletime
karşı borçlu hissettiğim için bu tavrı aldım. Milli şuurdan kastım
budur.
FETÖ 28 ŞUBAT'IN DA
DESTEKÇİSİYDİ
Siz 28 Şubat post-modern darbesinde demokrasiden yana açıkça tavır
aldınız ve aslında bunun siyasi faturasını da ödediniz. 28 Şubat'ta
da FETÖ parmağı var mıydı?
Bu pusu bir süredir devam ediyordu. O zamanki ortağımız Refah
Partisi'nden uzak duruyordu FETÖ. 28 Şubat sürecinde dış mihrak
desteği de çok açık idi. FETÖ de bu mihraklardan destek alıyordu.
Dışarıdan oynanan oyunu, tuzağı görmek lazım. Bakınız; merkez sağın
bölünmesi de bu darbelerin sonucudur. 12 Eylül darbesinde AP
kapatıldı, bir süre sonra ANAP kuruldu. Sonra Demirel'in yasağı
doğru bir şekilde kaldırıldı ama bu iki parti birbirine düşman
kardeş oldu. Aynı mahallede ikinci bakkalı açtırdılar ve birbirine
düşürdüler. Bir kısır döngü oluştu. 28 Şubat'ta da DYP ve ANAP 2
ayrı yere savruldu. DYP, darbenin mağduru olurken ANAP darbeden
yana tavır aldı. Bütün darbelerin altyapısında dış güçler olduğu
bir gerçek.
MİLLETİME GÜVENİYORUM
24 Haziran seçim sonuçlarına dair öngörünüz nedir?
Mesele partiler meselesi değil, sistemin nasıl işleyeceğidir.
İttifaklar seçim sonrasında da devam edecek. Mesele, neyi kimin
yapabileceği, milli şuurdur. Millet sağduyu ile doğru olanı
bulacaktır. Sandığa giderken herkes son defa daha düşünecektir.
Duygu ve tepkiyle değil, ülkesinin ve milletinin çıkarını düşünerek
tercih yapacaktır. Benim meselelerimin çözümünü kim yapabilir?
Ülkem bir siyasi boşluğu kaldırabilir mi? Bu refleks ile milletim
tercihini yapacaktır. Herkes her şeyi söyler. Millet son sözü
söyler. O söz de her sözün üstündedir. Ben milletime güveniyorum.