Ülke sorunları hasta ediyor!..
Ekonomi, terör, işsizlik, trafik sorunları, geçim sıkıntısı, medya yoluyla alınan haberler gibi etkenlerin toplumda gerilim oluşturarak "gerilim tipi baş ağrısı"na neden olduğu bildirildi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer İyigün, ağrı ve oluşma nedenleri
hakkında bilgi verdi. Halkın birçok açıdan gergin olmasının, baş
ağrılarının en büyük sebeplerinden olduğunu ifade eden İyigün,
şöyle konuştu:
"Ekonomik sorunlar, trafikte yaşanan sıkıntılar, medya
yoluyla alınan kötü haberler gibi etkenler nedeniyle insanlar
gerginleşebiliyor. Bu gerginlik aileye, iş yerine, komşulara
yansıyor. İnsanlar huzursuz ve parlamaya hazır hale geliyor.
Trafikte basit bir kazada bile birbirine geçmiş olsun diyen çok az
insan çıkıyor. Çoğu yumruk yumruğa kavga ediyor. Bu, toplumun
gerginliğini gösterir. Gergin bir toplumun içinde, gergin
insanlarda baş ağrıları oluşabiliyor. Bunun adına gerilim baş
ağrısı diyoruz."
"STRESTEN UZAKLAŞMAK EN İYİ
İLAÇTIR"
Gerilim tipi ağrının genellikle alnın ön kısmında oluştuğuna
değinen İyigün, "İstirahat ettiği, uyuduğu ve ilaç aldığı
zaman geçebilir ama aynı gerginlik devam ediyorsa günlerce de
sürebilir. Stresten uzaklaşmak en iyi ilaçtır" dedi.
Türkiye'de en çok satılan ilaçlar arasında antidepresanların
bulunduğunu vurgulayan İyigün, "Bu durum gerilim tipi baş
ağrılarının niye çok olduğunun kanıtı. Antidepresan ilaçların çok
satılması, insanların sıkıntı içinde olduğunu gösteriyor. Buna
bağlı gerilim tipi baş ağrıları çoğalıyor. Antidepresanların çok
kullanımı toplumumuzun ruhsal yapısının çok düzgün olmadığını
düşündürüyor" ifadelerini kullandı.
"AĞRI BİR LÜTUFTUR"
İyigün, ağrının bir hastalığın sinyali olduğunu anlatarak, şunları
söyledi:
"Ağrının fazileti vardır diye hastalara anlattığım zaman,
hastalar 'ağrının ne fazileti var, bunun neresi hoş' diyorlar. Ağrı
insanlar için bir lütuftur. Bir uyarıcı, kapının, telefon zilinin
çalması gibidir. Ben varım, hastalık olarak başladım diyor. Bir
hastalığın ilk bulgusu ve habercisidir. Onun için biz doktorlar
ağrıyı seviyoruz. Hastayı rahatsız ettiği için 'hekime git, başının
çaresine bak' diyor. Eğer ağrı güzel bir his olsaydı hangimiz
doktora giderdi, hangimiz hastalığımızı araştırırdık? Ağrının
olması hastalığın varlığını, ağrının geçmesi de bize hastalığın
yavaş yavaş geçtiğini düşündürür."
"TEŞHİS KONULMADAN AĞRI YOK
EDİLMEMELİ"
Prof. Dr. İyigün, bir doktor tarafından ağrının gerçek sebebi
bulunmadan ağrıyı yok etmenin büyük bir tıbbi hata olacağını
belirterek, şunları kaydetti:
"Ağrıyı teşhis koymadan yok etmemek lazım. Acilde karnı
ağrıyarak gelen birinin rahatsızlığının ne olduğunu anlamadan ağrı
kesici yaparsak hata yapmış oluruz. Ağrının şiddeti değil, varlığı
önemlidir. Az ya da çok ağrı fark etmez. Ağrı geldiğinde hekime
müracaat etmekte çok büyük fayda var. Ağrının vasıfları vardır.
Yayılma şekli, şiddeti. Bir iğne batar gibi mi, sıkışır gibi mi,
zonklar gibi mi, gerilir gibi mi? Her ağrı farklıdır. Hekim ağrının
yayılmasından, şeklinden ne tip bir ağrı olduğunu tahmin edebilir.
O organın üzerine yönlenir ve tetkiklerini ona göre yapar."
HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ