Uykumuzdaki düşman!..
Gece horlama, tıkanarak uyanma, kendini yorgun hissetme, gün içinde uyku atakları ile kendini gösteren uyku apnesi trafik kazalarından, uykuda kalp krizine kadar birçok tehlikeye davetiye çıkarıyor.
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun
Boğaz Kliniği sorumlusu Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, tıkayıcı uyku
apnesinin en sık görülen uyku bozukluğu olduğunu ve kilo alımına da
neden olduğunu söylüyor.
Uyku Apnesi, hala pek çok bilinmezi içeren bir hastalık. Aslında
tıp dünyası bu hastalığı yeni yeni keşfediyor. Uyku hastalıkları
tek başına bir bilim dalı değil. Göğüs Hastalıkları, Nöroloji,
Psikiyatri ve Kulak Burun Boğaz uzmanlarından oluşan bir ekibin
değerlendirdiği hastalıklar gurubu.
UYKUDA NEFES 10 SANİYEDEN FAZLA DURUYORSA
UYKU APNESİDİR
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun
Boğaz Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; uyku
hastalıklarından en sık obstrüktif uyku apnesinin görüldüğünü
belirtiyor. "Uyku hastalıklarından en sık obstrüktif uyku
apnesi dediğimiz tıkayıcı uyku apnesini görüyoruz. Bu
hastalığa, uyku sırasında solunumun 10 saniyeden daha uzun süre ile
durması ile teşhis koyuyoruz." Prof. Dr. Fatma Tülin
Kayhan; horlamanın uyku apnesi hastalarında sık görüldüğünü ifade
ediyor.
"Uyku apnesi en çok orta yaşlı, kilolu ve erkek hastalarda
görülüyor. Kadın hastalarda, erkek hastalara göre daha az
görüyoruz. Bu hastalığın toplumun yüzde 5’inden fazlasında
görüldüğü yapılan çalışmalarda gösterilmiş."
Belirtilerin çoğunun sinsi olduğunu ifade eden Kayhan,
hastalığın çok tipik belirtiler vermeyebileceğini kaydediyor.
"Hastalar en çok eşleri ya da oda arkadaşı tarafından
horlamasından şikayet edilerek veya uykuda nefesinin
durduğu tespit edilerek geliyor. Buna tanıklı apne
diyoruz. Hastanın uykuda nefesi duruyor ve bir saatlik uykuda
5’in üzerinde duruyorsa, bu durum bizim için anlam ifade ediyor.
Bir saatlik uyku içinde hastada 5 kere ise çok farkına varmıyor ama
bu bir saatlik uykuda 80-90 kere 100 kere solunum durması meydana
gelebiliyor."
UYKU APNESİ KİLO
ALDIRIYOR
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, hastanın uyku boyunca devamlı
solunumu durduğu için kandaki oksijen düzeyinin düştüğü
belirtiyor.
Uyku apnesi hastaları, yatakta 7-8 saat geçirse bile sabah
kalktığında çok yorgun oluyor. Çünkü derin uykuya geçemiyor,
uykusunu alamıyor. Sürekli uyandığı için bu uyanıklıklar sırasında
vücutta bazı hormonlar salgılanıyor. Adrenalin, kortizon hormonu
gibi. Bunlar da hastada yıllar içinde kalp damar hastalıkları,
yüksek tansiyon gibi problemlere neden oluyor. Ayrıca hasta
uykusunu alamadığı için konsantrasyon güçlüğü oluyor ve bu durum
onu pasif hale getiriyor. Egzersiz kapasitesini azaltıyor. Bu da
kilo almayı artırıyor.
Derin uyku apnesi olan hastaların daha çok trafik kazası daha çok
yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, bu kişiler gün
içinde kolaylıkla uykuya dalabildiklerini kaydediyor. Uyku apnesi
şikayeti ile bize başvuran hastaları öncelikle dinliyoruz. Her
başvurana test yapmıyoruz. Saatte 10 kereden az solunum duruyorsa
bu hafif düzeyde uyku apnesidir. Bu durumda bazı tedbirler işe
yarayabiliyor. Hastanın kilo vermesi, yatak pozisyonu ile
düzeltilebiliyor. Hastayı analiz edip, ona göre uyku
laboratuvarında hastalığının derecesini tespit ediyoruz. Saatte
10-20 arası ise buna orta düzeyde kabul ediyoruz. Bizim için en
tehlikeli hasta grubu, saatte 60-70-80 solunumu duranlar.
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan uyku apnesi olan hastalarda tıkanmanın
nerede olduğunu tespit etmenin tedavi açısından çok önemli olduğunu
belirtiyor.
Cerrahi tedaviler ve uygulanan belli araçlar, ortodontik cerrahi
yöntemler ve CPAP adını verdiğimiz alet var. Uyku apnesinde en çok
kullanılan CPAP yani basınçlı maske ile hastanın uyuması
sağlanıyor. Bu sayede hastanın uykusunda oksijen
düzeyinin düşmesi önleniyor. Bir nevi hastaya zorla nefes
verilmesi sağlanıyor. Fakat cpapta hasta uyumu yüzde 50-60
düzeyinde. Yani yaklaşık yüzde 40-50 oranında hasta bunu
kullanamıyor.
UYKU APNESİNDE YENİ YAKLAŞIM: ROBOTİK
CERRAHİ
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; tıkayıcı uyku apnesinde önemli olan
şeyin tıkanmanın oluştuğu seviyeyi belirlemek olduğunu vurguluyor.
Tıkanma burunda da, yumuşak damak, bademcikler, dil
kökü veya gırtlağın hizasında da olabilir. Uyku
esnasında bunların birinde veya birkaçında da tıkanma olabilir.
Bunu tespit edip, düzeltici cerrahi yapılması gerekiyor. Eskiden bu
seviyeler bilinmediği için hastalara genellikle yumuşak damak
veya burun düzeyinde işlemler yapılırdı. Eğer hastanın dil kökü ya
da daha alt seviyelerde tıkanması varsa ameliyattan bir fayda
göremiyordu.
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, bu hastalarda tıkanmanın nerede
olduğunu tespit etmek için uyku endoskopisinin kullanıldığını
kaydediyor.
Biz çok yeni olarak uyku endoskopisi adı verilen yeni bir yöntemi
kullanıyoruz. Öncelikle uyku testi ile hastada bir tıkanma var mı
bunu teşhis ediyoruz. Tıkanmanın nerede olduğunu ise uyku
endoskopisi ile ortaya çıkarıyoruz. Hastamıza ameliyathane
şartlarında narkozun başlangıç kısmını verip uyutuyoruz. Bir nevi
uykuyu taklit ettiriyoruz. Hasta horlarken d bir optikle tıkanan
bölgeleri kaydediyoruz. Sonrasında da cerrahi planlıyoruz.
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, robotik cerrahiyi daha çok ağız, baş
boyun kanseri ameliyatlarında kullandıklarını, uyku apnesinde
kullanımın ise çok yeni olduğunu ifade ediyor.
Tıkayıcı uyku apnesinde kullanımı çok yeni. Çok iyi sonuçlar
alıyoruz. Normal açık cerrahi veya diğer ameliyat yöntemlerinde
yapamadığımız dil köküne ve gırtlağa yaklaşımı robot ile çok kolay
yapabiliyoruz. Yani hastanın dil kökünde bir tıkanıklık varsa
oradan bir dil kökü parçasının çıkarılması ve epigrot adını
verdiğimiz o kapakçığın üst kısmının çıkarılması robot ile ağız
içinden çok kolay gerçekleşiyor. Bu işlemi yaptıktan sonra hasta
rahatlıyor, cpapa gerek kalmıyor.
HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ