Volkan Severcan'ın mutlu yuvası
Volkan Severcan eşi Müge ve kızı Melis’le birlikte mutlu bir yaşam sürdürüyor... İşte ünlü oyuncunun özel açıklamaları..
Volkan Bey, ilk olarak Tiyatro Kare’nin sahneye koyduğu
“Leyla’nın Evi” oyunundan başlamak istiyoruz. Nasıl dâhil oldunuz o
oyuna?
- Volkan Severcan: 2010’un Ocak ayında Nedim (Saban) beni aradı.
Avenue Q’yu yeni bitirmiştim. Bu oyundan bahsetti, Ömer rolünü
teklif etti. 26 senedir komedi oynadığım için bu rol çok çarpıcı
geldi ve kabul ettim.
Ömer rolünü sizin için çarpıcı, etkileyici kılan
neydi?
- Volkan Severcan: Ömer, trajik bir rol... Bir kâhyanın oğlu. Çok
despot bir babası var. Annesi bu yüzden kaçmış gitmiş. ıyi bir
eğitim almış ama hayatında hiç düzgün ilişkiler kuramamış. Babası
ve karısı arasında kalan, baskı gören bir adam. Hayatı bu yüzden
çok trajik bir hâl alıyor.
ONUR’UN KAYBI ÇOK BÜYÜK BİR
TRAVMAYDI
Ekip çok acı bir kayıp yaşadı. Onur Bayraktar’ın trafik kazası
sonucu aranızdan ayrılması sizleri nasıl etkiledi?
- Volkan Severcan: Bu çok spekülatif bir durum. Bu soruları Nedim
Saban’a sormanız gerek aslında. Oyunu oynatmak ya da kaldırmak
tiyatro sahibinin elinde çünkü. Kendi fikrimi soruyorsanız, işin
devam etmesi doğru olandır. Ama işin nasıl devam edeceği konusunda
ben farklı düşünürüm, Nedim farklı düşünür, herkesin başka başka
düşünceleri olabilir. Ben hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadım
ve büyük bir travmaydı. “Yarın görüşürüz” deyip ayrıldık, ertesi
gün toprağa verdik. Ertesi gün de oyun oynadık. Korkunç bir şeydi
hepimiz için. Çok zordu.
25 yıl komediden sonra trajik bir karakteri oynamak nasıl
hissettirdi size?
- Volkan Severcan: Son dönem genellikle komik roller oynadım ama
arada trajik rollerim olmuştu. Mesela “Günaydın İstanbul Kardeş”te
de trajik bir rolüm vardı. Arada değişik türler oynamak sempatik
oluyor.
Bir de kendi oyununuzdan bahsedelim. “Bavul”un da galası
yaklaştı değil mi?
- Volkan Severcan: Evet... “Bavul” Sam Bobrick’in bir oyunu. Son
yıllarda oynadığım en güzel komedilerden biri. Kardeşim Bora
uyarlamasını yaptı. Ayşen Gruda, Melda Gür ve Nuri Gökaşan’la
oynuyoruz. “Bavul”da da karısı tarafından terk edilmiş, psikolojik
sorunları olan bir adamı canlandırıyorum. Gala 7 Mart’ta Profilo’da
yapılacak.
AİLEMLE GÜNLERCE GÖRÜŞEMEDİĞİM OLUYOR
İki oyunun yanı sıra bir de “Çocuklar Duymasın”da rol
alıyorsunuz... Üstelik de haftada iki bölüm
çekiyorsunuz.
- Volkan Severcan: Evet, haftada iki bölüme çıktık ama pek sorun
değil bu... Sit-com, diğer işlerden daha farklı, hızlı
çalışabiliyoruz. Bu yüzden o kadar zor olmuyor. Çok
hırpalanmadığımı itiraf edeyim. Tiyatro için de en yoğun
zamanlarımız prova dönemleri oluyor, oyun başladığında hayat
normale dönüyor. Çalışacağız, başka türlü olmuyor. şikayetkçi
değilim.
Eşiniz ve kızınız isyan etmiyor mu bu
duruma?
- Volkan Severcan: Muhteşem bir ailem var ama dediğiniz gibi onlara
yeterince zaman ayıramıyorum bu yoğunlukta... Eşim çalışıyor, kızım
okuyor. Bazen günlerce birbirimizi görmediğimiz oluyor. Ben gece
geç geliyorum, gündüz onlar olmuyor. Sadece “ıyi geceler kızım”
diyebiliyorum. Çalışmadan olmuyor ama ne yapalım... Armut piş
ağzıma düş diye bekleyemeyiz.
Kaç yıldır evlisiniz?
- Volkan Severcan: 14 yıldır...
Kızınız kaç yaşında?
- Volkan Severcan: Melis 13 yaşına bastı.
ALLAH HERKESE VOLKAN GİBİ KOCA VERSİN
Müge Hanım, eşinizi istediğiniz zaman istediğiniz kadar görememek
isyan ettirmiyor mu gerçekten?
- Müge Severcan: Ben evlendiğim zaman medya kuruluşunda
görevliydim. Onların nasıl bir ortamda çalıştıklarını biliyordum.
Volkan’ın çalışma şeklini bilerek evlendim, o yüzden de hiç isyan
etmedim. Benim için sürekli birlikte olmak değil, verimli zaman
geçirmek önemli.
Nasıl bir eş Volkan Bey?
- Müge Severcan: Allah herkese Volkan gibi bir koca versin. Bir
kere klasik Türk erkeği gibi değil. Biz birbirimizi tamamlıyoruz.
Mesela Volkan yemek yapmayı çok sever ama iş ampul değiştirmeye
gelince “Bırak, elektrikçi çağıralım” der. Benimse tornavida ve
matkap takımım var, mümkünse hiç yemek yapmayabilirim.
Nasıl tanışmıştınız?
- Müge Severcan: Afife Tiyatro Ödülleri’nin ilki yapılıyordu.
Liseden arkadaşım olan şebnem Özinal, akşam birlikte gidelim diye
beni aradı. Ablası Özlem de gelecekti fakat köpeği hastalanınca son
dakikada planı iptal etti. şebnem bunun üzerine bana eşlik etmesi
için Volkan Severcan’ı çağırdı. O gece oturduğum koltukta Volkan’ın
adının yazılı olduğu etiket kafama yapıştı, Volkan bunu görünce
“Beni kafanıza taktınız galiba” dedi. Tanışma hikayemiz
böyle...
BİR YAŞINA BASMADAN DUBLAJA BAŞLADIM
Melis, biraz da sen anlat... Nasıl bir şey oyuncu bir babanın kızı
olmak?
- Melis Severcan: Birçok arkadaşıma göre ben babamı
daha az görüyorum ama yine de güzel bir duygu.
Sen oyuncu olmayı düşünüyor musun peki?
- Melis Severcan: Evet, çok isterim. şimdilik dublaj
yapıyorum zaten. Daha bir yaşına basmamışken dublaja başladım ve
babamla birlikte konuştuğumuz filmler oldu zaten.
Kızınızın oyuncu olmasına siz ne dersiniz Volkan
Bey?
- Volkan Severcan: Melis çok yetenekli ve çok da seviyor bu dünyayı
ama ben çocuk oyuncuların çok doğru değerlendirildiğini
düşünmüyorum. Çok küçük yaşta ekranda olmak, çocukları psikolojik
olarak yıpratır. Ben hiçbir projede çocukların psikolog eşliğinde
oynatıldığını görmedim. O yüzden de şimdilik uzak tutmaya
çalışıyorum. Liseyi bitirdikten sonra konservatuvara gitmek
isterse, tamam. şimdilik seslendirmeyle idare ediyoruz.
KOMEDİ İNSANI GENÇLEŞTİRİYOR
Melis, ileride nasıl projelerde yer almak istersin? Baban gibi
komediye mi ağırlık verirsin acaba?
- Melis Severcan: Komedi olabilir.
Aile boyu komedyen olacaksınız o zaman...
- Volkan Severcan: Komediyi seviyoruz biz. Komedyen olmak,
komedinin içinde var olmak insanı gençleştiriyor. Gülmek, güldürmek
gibisi yok.
METİN AKPINAR HAYRANIYIM
Severcan ailesinin bir akşamı nasıl geçiyor? Televizyon izler
misiniz?
- Volkan Severcan: Ara sıra yeni başlayan şeylere bakıyoruz ama
buna mesleki takip diyelim. Oturup dizi izleyecek zamanım olmuyor.
Üçümüz “Monk” ve “CSI: Miami”yi seviyoruz. Akşam zamanımız
olduğunda mısırımızı patlatıp biri iki bölüm bunları izliyoruz.
Yerli dizilerden beğendiğiniz işler yok mu
hiç?
- Volkan Severcan: Takdir ettiğim işler var. Metin Akpınar hayranı
olduğum için “Papatyam”ı ayrı bir yere koyuyorum. Her ne kadar
rakip olsa da “Muhteşem Yüzyıl”ı doğru bir iş olarak görüyorum.
“Kurtlar Vadisi”ni beğeniyorum çünkü farklı.