Yılmaz Özdil yazdı: "Yazlık saray"

Yılmaz Özdil'in Sözcü Gazetesi'ndeki bugünkü yazısı...

Yılmaz Özdil yazdı: "Yazlık saray"

Çankaya Köşkü…

İki katlıydı, dört oda iki salondu, bodrumu vardı.

Köşk lafı sonradan çıktı, bildiğin bağ eviydi.

Kaba yontu, taşla inşa edilmişti, döşemeleri ve çatısı ahşaptı, kiremitliydi, pencereleri ahşap kepenkliydi.

Giriş katının ortasında fıskiyeli süs havuzu vardı, bahçesi kavak ve meyve ağaçlarıyla kaplıydı.

Ankara müftüsü Börekçizade Rıfat tarafından ahaliden bağış toplanarak satın alındı, armağan edildi, Mustafa Kemal kendi adına kabul etmedi, tapusunu Türk Ordusu adına kaydettirdi.

Yol yoktu, atla gidiliyordu, sonradan bir tarla yolu açıldı.

Satın alındığında elektrik yoktu, gaz lambasıyla aydınlatılıyordu, lokomobil denilen ilkel bir jeneratör bağlandı, elektrikli sobayla ısınıyordu.

Gösterişten uzaktı, yalındı.

Ama “manevi mücevher kutusu”ydu.

Çalışma odasının duvarında Osmanlı'nın kurucusu Osman Gazi'nin karakalem portresi asılıydı.

Kütüphanesinde Timur'un 530 yıllık Kuran-ı Kerim'i vardı, İran'ın hediyesiydi.

Masasında aksesuar olarak, altın işlemeli kama duruyordu.

Yerde, devasa boyutlarda bembeyaz bir ayı postu bulunuyordu, Rus büyükelçisi getirmişti.

Çalışma odasında Hereke halı seriliydi, lacivertti, kenarları badem çiçekliydi. Çalışma masasının telefonu beyazdı, seramikti. Koltuğu siyah marokendi. Yazı takımı tunçtu. Bir sehpada Wagner'in tunçtan heykeli, bir başka sehpada Shakespeare'in tunçtan heykeli bulunuyordu.

YAZININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ