Zeynep Çamcı: 'Tanıdığım tek şöhret...'
‘Meryem’ filmindeki rolüyle 50. Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Ödülü’nü alan Zeynep Çamcı'dan çarpıcı açıklamalar...
Öncelikle tebrik ediyorum… Türk sinemasının en önemli
ödüllerinden birini aldın… Altın Portakal’da En İyi Kadın Oyuncu
olarak adın açıklandığında; ne hissettin, aklından neler
geçti?
Teşekkür ederim. İnsan çok heyecanlanıyor tabii. Ben de çok heyecanlandım. O yüzden tarif edemiyorum hissettiklerimi. Tarifi yok (gülüyor)…
O anın hayalini kurmuş muydun? Mesela konuşmanı hazırlayıp ayna karşısında deneme yapmış mıydın?
Sonuçta bir olasılık vardı; olabilir de, olmayabilir de. Tabii insan doğal olarak düşünüyor böyle şeyler.
Böyle bir ödül almak çok güzel ama bir yandan da çıtayı yükseltir ve oyuncunun sırtındaki yükü artırır. Sen de böyle bir yük hissediyor musun omuzlarında?
Hissedilebilecek pek çok duygu var elbette ama ‘yük’ bunlardan biri değil. Bu kadar güzel bir şey, niçin insanın sırtına yük olsun ki?
Göründüğü kadar hızlı mı oldu, yoksa arka planı var mı bu başarının?
İstanbul’a 2004 yılında okumak için geldim. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldum. Kısa filmler çektim, figüranlık, bölüm oyunculukları, cast asistanlığı, yapım asistanlığı, muhabirlik yaptım. 10 yıldır çalışıyorum ve bu 10 yıl boyunca 100’ü aşkın görüşmeye gittim; olmadı, yine gittim, yine gittim (gülüyor). Azimle devam ettim yoluma. O kadar da hızlı olmadı yani…
27 yaşında Altın Portakallı, şöhretli bir oyuncu olmak ne değiştirdi hayatında? Çevren değişti mi mesela?
Bir şey değiştirmedi. Aynı şekilde devam etmeyi düşünüyorum. Bundan önce de çok severek yapıyordum işimi, bundan sonra da böyle devam edecek. Bunun dışında da sakin bir hayatım var. Kendi halinde bir Zeynep’im. Etrafımdaki tek şöhret, 10 yıllık ev arkadaşım olan Şöhret.
MERHAMETİ ANLATAN SADE HİKÂYE
Gelelim Meryem’e; Atalay Taşdiken neden seni seçti?
Bu soruyu Atalay Ağabey’e sormak gerekir (gülüyor). Ben çok mutlu oldum tabii. Bana inanan bir yönetmen vardı ama aynı zamanda içimdeki insanın da Meryem’e inanması, onu hissetmesi çok önemliydi.
Sen neden Meryem oldun peki? Ne etkiledi seni filmde?
Sade bir hikâye. İnsanı ve merhameti anlatıyor. Gönülden bir iş… Atalay Taşdiken bir gönül insanı, yaşama inanan, çok mütevazı bir yönetmen. Onunla çalışmak ve Meryem gibi bir karakteri beyazperdeye yansıtmak mutluluk verici, çok özel…
Ne anlatıyor ‘Meryem’ bize?
Sadece bir kadın hikâyesi değil. Kadın, erkek, çocuk; Meryem, insan hikâyesi… Anadolu’nun küçük bir kasabasında yaşayan Meryem, kasabadan bir ailenin İstanbul’da yaşayan oğulları Mustafa ile evlendiriliyor. O da birkaç gün sonra İstanbul’a dönüyor. Meryem, onun ailesine hizmet ederek ve umutsuzca kocasının döneceği günü bekleyerek geçiriyor günlerini. Herkes ona sabretmesi gerektiğini söylüyor. Bu arada askere gitmeden önce Meryem’e âşık olan Murat da kasabaya dönüyor ve dedikodular başlıyor. Bu durumda kayınpederi Meryem’i İstanbul’a yollamaya karar veriyor ama filmde herkesi farklı bir son bekliyor.
Daha önce canlandırdığın karakterlerin aksine hüzünlendiriyorsun bu defa…
Evet, Meryem çok daha gerçek bir karakter. Her yerde karşımıza çıkabilir. Çarşıda, pazarda, sokakta, komşu evde hatta evimizde… Gerçek hayatta çok Meryem var.
İVEDİK’TE DE OYNARIM
Atalay Taşdiken seninle anlaştıktan sonra “Recep İvedik’te oynadığını bilseydim düşünmezdim” demiş. Sen Recep İvedik’te oynamayı kabul ettiğinde “İleride kariyerime olumsuz katkısı olur mu?” diye düşünmüş müydün?
Recep İvedik’te oynarken insanlar böyle olumsuz şeyler söylemişlerdi ama ben böyle düşünmüyorum. Bir insan birçok filmde oynayabilir ve bunlar birbirlerinden çok farklı filmler olabilir. İnsanın aklı, gönlü hangi filmde oynamak istiyorsa oynar. Önemli olan komedi ya da dram demeden rolün hakkını vermektir, oyunculuğun gereğini yapmaktır.
Ödülü alırken “Ümitleri tükenmeden gün sayan bütün insanlara adıyorum” dedin. Meryem geride kalanların öyküsü aslında? Sen hiç geride kalan oldun mu?
Geride kalan oldum tabii ki… Yolları görebilmek için değerlidir geride kalmak.
Bir kadın ne kadar bekler diye soruyor filmde? Sen ne kadar beklersin ümitlerin tükenmeden?
İçimdekileri halledene kadar beklerim.
Bodrum’da doğmuşsun. Bu güzel tatil beldesinde yolcu değil hancı olmak nasıldı?
Bodrum’da çocukluk sıcacık geçer. Kışları da bol bol mandalina yersiniz. Neşelidir Bodrum insanı…
Eczane deneyimlerinin oyunculuğuna çok katkısı olmuş… Biraz anlatsana o günleri?
Annemin Bodrum’da eczanesi vardı. Ben de vaktimin çoğunu orada geçirirdim. Her yaştan, her yerden birçok insan geliyordu. Onları izliyor, sürekli sorular sorup sohbet ediyordum.
Ödül alınca ailen ne hissetti?
Çok çok sevindiler. En çok onların mutlu olması, mutlu etti beni. İkisini de çok seviyorum, arkadaşım onlar benim.
HAYALLERİMİ RAHAT BIRAKIRIM
Hayattaki en büyük projen ne? Aile kurmak, çocuk yapmak var mı mesela planlarında?
Hayaller insanıyım. Bol bol hayal kurarım. Hatta canlandırma yaparım kafamda hayallerime. Büyük ya da küçük demem hayallerimi rahat bırakırım (gülüyor).
Çok doğal bir halin var…
Normal bir insanım. Neşeli olup çok konuştuğum zamanlar da sakin olup hiç konuşmadığım zamanlar da oluyor. Her insan gibi yani…
Yeni projeler var mı?
‘Beni Böyle Sev’ devam ediyor. Orada Ayşem karakterini oynuyorum. Onun dışında netleşmiş başka bir proje yok.
Dizi nasıl gidiyor peki?
Çok iyi gidiyor, ekip ve oyuncular, yönetmenimiz Cem Tabak hepsi çok güzel insanlar.
Dizide çok âşık bir kızı canlandırıyorsun. Âşık Zeynep nasıl bir Zeynep’tir peki?
Eline sazını alıp şarkılar söyleyebilir, çok iyi atışır (gülüyor).
ARZU AKYOL / AKŞAM İNTERNET SİTESİ
Teşekkür ederim. İnsan çok heyecanlanıyor tabii. Ben de çok heyecanlandım. O yüzden tarif edemiyorum hissettiklerimi. Tarifi yok (gülüyor)…
O anın hayalini kurmuş muydun? Mesela konuşmanı hazırlayıp ayna karşısında deneme yapmış mıydın?
Sonuçta bir olasılık vardı; olabilir de, olmayabilir de. Tabii insan doğal olarak düşünüyor böyle şeyler.
Böyle bir ödül almak çok güzel ama bir yandan da çıtayı yükseltir ve oyuncunun sırtındaki yükü artırır. Sen de böyle bir yük hissediyor musun omuzlarında?
Hissedilebilecek pek çok duygu var elbette ama ‘yük’ bunlardan biri değil. Bu kadar güzel bir şey, niçin insanın sırtına yük olsun ki?
Göründüğü kadar hızlı mı oldu, yoksa arka planı var mı bu başarının?
İstanbul’a 2004 yılında okumak için geldim. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldum. Kısa filmler çektim, figüranlık, bölüm oyunculukları, cast asistanlığı, yapım asistanlığı, muhabirlik yaptım. 10 yıldır çalışıyorum ve bu 10 yıl boyunca 100’ü aşkın görüşmeye gittim; olmadı, yine gittim, yine gittim (gülüyor). Azimle devam ettim yoluma. O kadar da hızlı olmadı yani…
27 yaşında Altın Portakallı, şöhretli bir oyuncu olmak ne değiştirdi hayatında? Çevren değişti mi mesela?
Bir şey değiştirmedi. Aynı şekilde devam etmeyi düşünüyorum. Bundan önce de çok severek yapıyordum işimi, bundan sonra da böyle devam edecek. Bunun dışında da sakin bir hayatım var. Kendi halinde bir Zeynep’im. Etrafımdaki tek şöhret, 10 yıllık ev arkadaşım olan Şöhret.
MERHAMETİ ANLATAN SADE HİKÂYE
Gelelim Meryem’e; Atalay Taşdiken neden seni seçti?
Bu soruyu Atalay Ağabey’e sormak gerekir (gülüyor). Ben çok mutlu oldum tabii. Bana inanan bir yönetmen vardı ama aynı zamanda içimdeki insanın da Meryem’e inanması, onu hissetmesi çok önemliydi.
Sen neden Meryem oldun peki? Ne etkiledi seni filmde?
Sade bir hikâye. İnsanı ve merhameti anlatıyor. Gönülden bir iş… Atalay Taşdiken bir gönül insanı, yaşama inanan, çok mütevazı bir yönetmen. Onunla çalışmak ve Meryem gibi bir karakteri beyazperdeye yansıtmak mutluluk verici, çok özel…
Ne anlatıyor ‘Meryem’ bize?
Sadece bir kadın hikâyesi değil. Kadın, erkek, çocuk; Meryem, insan hikâyesi… Anadolu’nun küçük bir kasabasında yaşayan Meryem, kasabadan bir ailenin İstanbul’da yaşayan oğulları Mustafa ile evlendiriliyor. O da birkaç gün sonra İstanbul’a dönüyor. Meryem, onun ailesine hizmet ederek ve umutsuzca kocasının döneceği günü bekleyerek geçiriyor günlerini. Herkes ona sabretmesi gerektiğini söylüyor. Bu arada askere gitmeden önce Meryem’e âşık olan Murat da kasabaya dönüyor ve dedikodular başlıyor. Bu durumda kayınpederi Meryem’i İstanbul’a yollamaya karar veriyor ama filmde herkesi farklı bir son bekliyor.
Daha önce canlandırdığın karakterlerin aksine hüzünlendiriyorsun bu defa…
Evet, Meryem çok daha gerçek bir karakter. Her yerde karşımıza çıkabilir. Çarşıda, pazarda, sokakta, komşu evde hatta evimizde… Gerçek hayatta çok Meryem var.
İVEDİK’TE DE OYNARIM
Atalay Taşdiken seninle anlaştıktan sonra “Recep İvedik’te oynadığını bilseydim düşünmezdim” demiş. Sen Recep İvedik’te oynamayı kabul ettiğinde “İleride kariyerime olumsuz katkısı olur mu?” diye düşünmüş müydün?
Recep İvedik’te oynarken insanlar böyle olumsuz şeyler söylemişlerdi ama ben böyle düşünmüyorum. Bir insan birçok filmde oynayabilir ve bunlar birbirlerinden çok farklı filmler olabilir. İnsanın aklı, gönlü hangi filmde oynamak istiyorsa oynar. Önemli olan komedi ya da dram demeden rolün hakkını vermektir, oyunculuğun gereğini yapmaktır.
Ödülü alırken “Ümitleri tükenmeden gün sayan bütün insanlara adıyorum” dedin. Meryem geride kalanların öyküsü aslında? Sen hiç geride kalan oldun mu?
Geride kalan oldum tabii ki… Yolları görebilmek için değerlidir geride kalmak.
Bir kadın ne kadar bekler diye soruyor filmde? Sen ne kadar beklersin ümitlerin tükenmeden?
İçimdekileri halledene kadar beklerim.
Bodrum’da doğmuşsun. Bu güzel tatil beldesinde yolcu değil hancı olmak nasıldı?
Bodrum’da çocukluk sıcacık geçer. Kışları da bol bol mandalina yersiniz. Neşelidir Bodrum insanı…
Eczane deneyimlerinin oyunculuğuna çok katkısı olmuş… Biraz anlatsana o günleri?
Annemin Bodrum’da eczanesi vardı. Ben de vaktimin çoğunu orada geçirirdim. Her yaştan, her yerden birçok insan geliyordu. Onları izliyor, sürekli sorular sorup sohbet ediyordum.
Ödül alınca ailen ne hissetti?
Çok çok sevindiler. En çok onların mutlu olması, mutlu etti beni. İkisini de çok seviyorum, arkadaşım onlar benim.
HAYALLERİMİ RAHAT BIRAKIRIM
Hayattaki en büyük projen ne? Aile kurmak, çocuk yapmak var mı mesela planlarında?
Hayaller insanıyım. Bol bol hayal kurarım. Hatta canlandırma yaparım kafamda hayallerime. Büyük ya da küçük demem hayallerimi rahat bırakırım (gülüyor).
Çok doğal bir halin var…
Normal bir insanım. Neşeli olup çok konuştuğum zamanlar da sakin olup hiç konuşmadığım zamanlar da oluyor. Her insan gibi yani…
Yeni projeler var mı?
‘Beni Böyle Sev’ devam ediyor. Orada Ayşem karakterini oynuyorum. Onun dışında netleşmiş başka bir proje yok.
Dizi nasıl gidiyor peki?
Çok iyi gidiyor, ekip ve oyuncular, yönetmenimiz Cem Tabak hepsi çok güzel insanlar.
Dizide çok âşık bir kızı canlandırıyorsun. Âşık Zeynep nasıl bir Zeynep’tir peki?
Eline sazını alıp şarkılar söyleyebilir, çok iyi atışır (gülüyor).
ARZU AKYOL / AKŞAM İNTERNET SİTESİ