Gülben sahaya indi...

GÜLBEN ERGEN SAHAYA İNDİ, İLK GOLÜ ARDA'YA ATTI...

Şimdi böyle çok sevilen, sevimli şöhretler çok sevilen gazete Hürriyetin sayfalarında gazeteci Gülben  Ergen'in (gazeteci diyorum aman ha yanlış anlaşılmasın müsvette filan değil  Hürriyet'in gazetecisi, Cem Küçük gibi ayar yemeyelim) bir araya gelince insanın hepsini sevme katsayısı birden artıyor.

Röportajda İslamın Endülüs etkisi gibi muazzam bir Barselona'da Türk etkisi çıkıyor ortaya!

Arda'nın Ekibi Türk, kahvaltı Türk, gidip röportaj yapan Gülben Ergen Türk hani bu kadar Türk Türkiye'de nasıl bir araya gelemedi de Barcelona'da buluştular diyesim geliyor.

Neyse eskiden Demet ablasına sormadan kız beğenmeyen Arda'nın sanki yeni 'aplası' Gülben olmuş gibi, çok iyi Demet komiklik yapayım derken  ünlülerle insani ilişkilerinde biraz pasif kaldı, Gülben doldurmuş boşluğu, yanlız bırakmamak lazım Arda'yı hatta her futbolcuya bir akıl ablası şart. Caner çok boşlukta... Fakat Gülben boşluğu öyle bir doldurmuş ki Arda'ya yer kalmamış.

Gülben Ayakta top resmiyle adeta 'eşimden ayrıldım sahalara döndüm' der gibi.

Röportajda insanı koparan başlıklar şöyle:

Gazeteci Gülben (Müsvette filan değil hakiki gazeteci) diyor ki:
'Ha Bayrampaşa'da evindeyiz ha gurbette. Zeytinimiz, peynirimiz, soframız Türkiye, eşi, dostu, kardeşi, arkadaşı, yardımcısı, asistanları, hepsi biz. Her şey bizden, her şey doğal, sıcak, samimi, gerçek ve fazlaca mütevazi...'

Bayrampaşa ile Barselona'yı zaten ancak Gülben gibi zeki üst düzey Hürriyet  gazetecisi (Müsvette değil aman ha) mukayese edebilir! Yanlız fazla mütevazii bulmuş ee o kadar kusur Bayrampaşa çocuğunda bile olur!

Arda ise röportaj boyunca hakikaten büyük bir düşünür gibi konuşmuş  şu sözlere bakın;
'Hayatta her noktada had bilmek çok önemli. Ne istersin dersen de hakkımı isterim. Hakkım için savaşım çok sert olur. Ettiğim savaşlar da ortadadır. Hak Allah'ın hakkıdır. O yüzden mücadele etmek zorundayım'

Bu sözleri ben, Arda'nın mücadelelerinin, istediklerinin sanki Tövbe, Allah'ın istekleriymiş gibi  algıladım, Arda sanki yürüyen Allah'n isteklerine vesile olmuş bir ermiş... Tövbe etmesini öneririm haddini aşan laflar olmamış gibi, yani maksadı aşıyor...

Arda'da dur durak yok devamında kendisini eleştirenlere şöyle bir cümle dikkat çekiyor;
'Bunlara da saygı duymak lazım. 100 yıllık tarihte yapılmamış işler yaptıysanız bu eleştirilere katlanmanız gerekli. Ben sadece karakteristik olanları kaldırmam.’

Arda ve tevazu yanyana gelmeyecek anlaşılan, her ne kadar Gülben mütevazi bulsa da, 100 yıllık tarihte yapılmamış işleri açmak lazım. Arda bu sözleriyle spor tarihimizde kim varsa silmiş, ama kendisinin onlardan farklı neler yaptığını açmamış, 'karakteristik eleştiri' ise ne demek anlayan varsa beri gelsin.

Zaten Gülben'in anlatımıyla Arda tek kelimeyle cevap veriyormuş 'Eyvallah' kime niye yok, Eyvallah etmek yani baş eğmek sporla, futbolla ne alaka... Ne diyor bu çocuk yahu müşkülde mi ne?

Futbolu Barcelona'da bırakmak istiyor, ama mutlak Galatasaray’a dönecek, Fenerbahçe ise rezerv, herhalde karşısında sıkı bir gazeteci görünce heyecanlanmış olmalı Arda laflar tutmuyor... Yahu Gülben bu çocuğu bu röportajla ne hale getirmiş yani benim diyen  spor gazetecisi yapmazdı biz devam edelim.

Arda dil kursuna gitmiyor, 'Dersten sıkılıyorum. Dil konusunda sıkıntı çekmiyorum. İspanyolca ve biraz İngilizce konuşuyorum' diyor.  Konuştuğuna göre biliyor niye gitsin, kahvaltıyı da simitçide yapıyor bu arada  bizlere de sitemi var diyor ki;

'Halklar arasındaki sindirilmişlik sıkıntılı. Burada halk futbolcularına sporcu olarak bakıyor. Bizim halkımız sporcuya topçu, görmemiş gözüyle bakıyor. Ülkemizde oyuncu para kazanınca "ne kadar iyi" oluyor, futbolcu kazanınca görmemişlik oluyor.’ Sözlerine Gülben cevap vermeyince bize kaldı, yoo Arda beycim sindirilmiş dediğin maddi manevi sıkıntılar içindeki halk artık artık hepsine saydırıyor inanmazsan Gülben'e sor.

Okuduğu kitaplar arasında Turgenyev’in 'Babalar ve Oğullar' var, bilmem Terim ile barışmasında bu roman rol oynadı mı, pek alakası yok oradaki 'Babalar ve Oğullar'la Terim ile ilişkisi, ama edebiyat iyidir.

Arda'nın Barselona Dali, Güzel sanatlar müzesini tavsiyesi çok güzel, hani Lorca'da okuyorum, Luis Buniel ile ilişkilerini ha dedi ha diyecek gibi geldi ama daha oraya gelmemiş fazla yüklenmemek lazım, hem futbol hem tavla, hem ekip, hem aşk hayatı, hem entelektüellik hepsi omuzlarında Arda çocuğun zor tabii...

Son günlerin zor sorusu dövizini Türk parasına çevirdi mi sorusu yok, Gülben usta bir gazeteci olarak bunu nasıl atladı hayret ama Arda bu konuda şöyle demiş sorulmadan; 'Halep'teki katliam da beni çok üzdü. Instagram hesabıma yeni fotoğraf koymuyorum sürekli o gözüksün diye. Dövizin artışı da üzücü. Fakir daha fakir, zengin daha zengin oluyor. Döviz kazanan biri olarak artış beni rahatsız ediyor. İnsanlar borçlanıyor. Allah kolaylık versin hepsine. İnşallah memleket daha iyiye gider.' Vah canımmmm çok üzülüyormuş görüyor musunuz...

Ortaya karışık cevaplar arasında şampiyon olur bu sözler!

Fakat Gülben'den gelen en müthiş soru sona saklanmış; 'Van'daki bir hudut karakoluna ısıtıcı yollamışsın fakat TSK iade etmiş. Neden geri yollamışlar?' sorusu olmuş.

Sen bunu TSK'ya sorsana Gülben, iade nedenini ne bilsin Arda...

Velhasıl Gülben'in 'Danışmanının olduğunu söylemişsin...' cümlesine verdiği cevaba göre Arda; 'Bir danışmanlık şirketi ile çalışıyoruz. Giyim, basın, yaşam ve birçok konuya bakıyorlar. İyi bir proje hazırlığındayız. Ünlü insanlara ve sporculara danışmanlık vermek gibi bir hayalimiz var. Mesela ünlü bir tarihçi ile anlaşacağız, o tarihçi gelecek, futbolculara ve sanatçılara ofiste Yakın Türkiye Tarihi anlatacak. Sen sanatçı ya da futbolcu olarak yakın tarihi bileceksin.' Cevabından önce bence sen Gülben hangi PR şirketiyle çalışıyor öğrensen senin için daha iyi olacak, hani senin iyiliğin için... Bildiğimden değil bu röportajdan sonra acaba aynı şirket Gülben'e mi çalıştı diye içimden geçti de...

Çünkü bu röportajda Futbol topu ayağında fotoğrafıyla Gülben sahalara inmiş, ilk golü de sana atmış. Keşke hiç konuşmasaydın Arda....

Sacit ASLAN