Tezekten terazinin boktan olur dirhemi...

Sacit Aslan'ın yeni yazısı...

Değerli dostlar,

Bir süredir tüm Türkiye gibi ben de bazı olayları hayretler içinde izliyor ve ‘yok daha neler’ demeden kendimi alamıyorum.

Benim kuşağımdakiler bilir, "Tezekten terazinin boktan olur dirhemi" diye kadim bir Anadolu ironisi vardır... 'Şimdiki nesil, tezeği nereden bilsin?' dediğinizi de duyar gibiyim…

Ama inanın bu sözler benim söylemek istediğimin tam karşılığı oluyor ve başka bir anlatım tarzı bulamıyorum. Olsun, bunun da bir faydası var... Yeni nesil ile geçmiş nesil arasında bir köprü kurmamızı sağlıyor bu sözcükler.

Peki, ben ne mi söylemek istiyorum?

Değerli okurlar,

Maalesef avamlık, basitlik, liyakatsizlik ve kör cehalet ülkenin her köşesini sardı. Arsızlığa 'halk bunu istiyor' kılıfı giydirenler yıllarca bu toplumu ahlaki ve sosyolojik çöküntünün içine soktu.

Ve bu çapsız güruh haksız kazançlar elde ederek görgüsüzlüklerini her yerde, her ortamda gözümüzün içine soktu!

Ve bakar mısınız; sözde oyuncusu, şarkıcısı, dizi ve film yapımcısı, hayatı yokluklar içinde geçmiş hayalperest senaryo yazarları, sermayesi cehalet olan kanaat önderleri, yüzü, gözü hatta mabadı estetikli 65 yaşına gelmiş kendini genç kız zanneden star artıkları ile kuşatıldık!

Torunu yaşındaki kızlarla evlenmeyi düşünürken üstüne işediğinin bile farkında olamayan ama kendini “abide-i testosteron hümayun” zanneden biçareleri yine adam yerine koymaya başladık!

Ve değerli dostlar;

Fenomen tabir edilen kara para aklayıcısı, it kopuğun, dolandırıcının, siyah ceket dar paça pantolon çorapsız ayakkabı ile dolaşan mafya artığı tiplerin cirit atıp at oynattığı bir dönemde ve ne yazık ki, bunların hepsini alkışlayan paralı veya hayran olan milyonlarca kişinin var olduğunu bilmek ACI veriyor bana.

Güzel olan her şeyin yok edildiği…

Liyakatin, bilginin ve dürüst bir yaşam sürmenin ‘aptallık’ sayıldığı…

Sanatın, edebiyatın, bilimin yerle yeksan edilmesi…

Yalanın, iftiranın ve şantajın irtifası atmosfer sınırına çıktığı bu zamanda…

Sadece yukarıda belirttiklerim suçlu değil...!

Ne yazık ki, hepimiz suçluyuz hepimiz.

Televizyonlarda öğlenden sonra kuşaklarında bu yozlaşmanın sadece şehirlerde olmadığını gördük tüm ülkeye yayılmış şekilde devam ettiğini ve artığını gördük şükretmenin düzgün insan olmanın yerini özenti tiplerin çakma hayatları aldı. Bir şeyleri protesto edeceksek izlemeyerek beğenmeyerek özenmeyerek edelim.

Yıllardır, menfi sonuçlanmış hiçbir konudan ders almadık. Devamlı aynı hataları yaparak farklı sonuçlar bekledik ve bu davranışımızın bize neler kaybettirdiğini öğrendiğimizde iş işten geçmiş olacak maalesef.

Evet, “tezekten terazinin, boktan olur dirhemi…” Ne güzel söylemiş atalarımız! Değil mi? Yani bu ülkeyi kurtaranlar!

Kalın sağlıcakla…

Sacit ASLAN